Yusuf Ziya DÖGER
Kürdler iki yüzyıldır karşı karşıya oldukları inkâr, imha ve dayatma sürecindehakka ve haklılığa dayanan taleplerini bir anlamda, hepikircikli bir tutumla ifade etmeye yöneldiler. Taleplerini net biçimde ortaya koyma yerine, onlar üzerinde egemenlik tasallutu oluşturan inkârcı ve imhacı devletlerin nezdinde kendi taleplerini meşrulaştıracak yol ve yordamı aradılar. Oysa Kürdler üzerinde egemenlik tasallutu oluşturanlar, hiçbir dönemde hakka ve haklılığa dayalı bu talepleri görme eğilimine yanaşmadılar. Aksine, bu türden bir tutum dahi sergilemeyeceklerine dair binlerce veri ortaya koydular. Buna rağmen Kürdler -kendilerince- egemenler nezdinde de kabul görme ihtimali olabilecek taleplerle sanki üzerlerindeki şimşekleri dağıtacaklarınainanırcasına davranmayı da çoğu zaman ihmal etmediler.
Egemenler kendilerinden beklenilen talepler konusunda karşı tarafı her zaman için en azına razı etme yolunu bulmaya çalışırlar. Oysa talepte bulunanlar, söz konusu taleplerin karşılanmasını bir lütuf olarak değil, hak ve haklılığa dayanan meşruiyet çerçevesinde olmasını önemsemektedirler. Egemenlerin, onların meşruiyete dayalı taleplerini gayr-ı meşru niteliğe büründürerek topluma sunması, talepte bulunanların elini zayıflatmaya dönük hamleler olarak öne çıkar.
Egemenlerin, 'talepleri gayrı meşru kılma ve talepte bulunanların elini zayıflatmaya dönük hamleler'inin farkında olan Kürdler, tarihsel süreçte bunları dikkate alarak hareket etmeye çalıştılar; Şeyh Ubeydullah Nehru ve Şeyh Mahmut Berzenci Osmanlı hilafetine bağlılığı vurgulayarak, Şeyh Said Palevi yeni Türk devletincekaldırılan hilafeti öne sürerek taleplerini ortaya koydular. Ancak bu tutum toplum kesimlerinin bir kısmında asıl niyetin ne olduğunun bilinmemesi anlamında algılanabilmektedir. Dolayısıyla toplumsal destek anlamında kuşatıcılık niteliğini sekteye uğratma gibi bir durumla karşı karşıya kalmasına neden olmuştu.
Bu konuda farklı örnekler de var: Mele Selimi Dimilli, ortada var olan hilafete rağmen “nasıl ki Balkan toplumlarına topraklarını bıraktınız, bize de topraklarımızı bırakınız” talebi ile hareket etti. Benzeri bir tutumu 1930 Ağrı direnişinde de görmek mümkündür. Yine yüzyılımıza damgasını vuran Barzanilerin mücadelesinde bu tutumun sergilendiğine şahit olmaktayız. Ki bu sonuncusu, günümüzde taleplerinin önemli bir kısmına kavuşma imkânı elde etmiş görünmektedir.
O halde; hak ve haklılığa dayalı taleplerle ortaya çıkan bir hareketin başarı elde etmesindeki en önemli öğe taleplerinin netliğidir. Bu netlik beraberinde daha çok sıkıntılar doğursa da gelecek perspektifi açısından toplum tarafından kabulünü kolaylaştırmaktadır. Çünkü zihinlerdeki amacın net biçimde ortaya konulması toplumdaki motivasyonu güçlendirmektedir. Böylece kendisinden sonraki kendisini var kılma mücadelesindeki azmin tetiklenmesi sağlanmış olunur.
Kuzey Kürdistan’da, son kırk yıldır egemen devletle yaşanan çatışma sürecine ait 'taleplerin muğlaklığı' çözüme ulaşmayı zorlaştıran önemli bir öğedir. Hareketin, başlangıçtaki taleplerinin netliğini gün be gün erimeye bırakarak egemenlerin kabule yanaşacağı biçime evirme tutumu, çözüm yerine acıların katlanarak yaşanmasına sebebiyet vermektedir. Çünkü hak ve haklılığa dayalı taleplerin karşılık bulması sadece egemen devlet ile talipler arasında çözülebilecek nitelikte değildir. Uluslararası kamuoyunun taleplerin netliğine bakarak gelecek perspektifi oluşturmaya ve buna göre soruna el atmaya çalıştığı herkesin malumudur.
Bu nedenle Kürd hareketi açısından taleplerin net bir biçimde ortaya konulması gerekmektedir. Kürdlerin temel talepleri açısından sıkıntılı olmasına rağmen, 7 Haziran seçimleri öncesinde ortaya konulan Türkiyelileşme perspektifinin destek bulması ancak bununla açıklanabilir. Çünkü net tutum, zihinlerdeki istifhamları izole ederek ya karşısında ya da yanında tutum almaya yönlendirmektedir.
Önceleri, oluşturulan Türkiyelileşme perspektifinin egemen toplumca kabul edildiği vehmi oluştu. Ancak 7 Haziran seçimleri egemen devletin ana kodlarını oluşturan sistemin kilitlenmesi, devletin eski tepkilerine geri dönmesine neden oldu. Devlet kodlarına dönünce, toplumda buna eşdeğer tutum sergilemeye başladı.
Şimdi bir seçim arifesindeyiz. HDP taleplerini açık biçimde deklere etmek zorundadır. Görüntüye çıkarılan talepler ile zihinlerdeki taleplerin uyuşması zorunludur. Çünkü hem söz konusu taleplere taraf olacaklar hem de bunun karşısında duracak olanların tutumları da ancak böyle netleşir. Muğlak tutum niyetin sorgulanmasına yol açar ki bu, taleplerin meşruiyetinin de sorgulanmasına sebebiyet verir.
Bu seçimde HDP, açıkça 'biz âdemi merkeziyetçi bir yönetim karşılığında başkanlık sistemini destekleriz' deklarasyonu yayınlamalıdır. Hatta 'seçim sonucunda AKP tek başına hükumet kuramazsa –ki kuramayacağı aşikârdır- hükümet olmaları için destek veririz ama bunun için olmazsa olmaz şartımız Federal sistemin hayata geçirilmesidir' demelidir. Oluşturulacak bu net tutum hem Kürdleri talepleri üzerinden blok haline getirir hem de karşı tarafın ona göre pozisyon almasına neden olur. Uluslararası kamuoyu açısından da netlik oluşur ki bunun nasıl destekleneceği açığa çıkmış olur.
Dolayısıyla Kürdlerin AKP devletiyle karşı karşıya olmadığı Kemalist kodlara sahip bir sistemle karşı karşıya olduğu da net biçimde ortaya çıkacaktır. Ortada TC diye bir sistem vardır ve yasalarla güvence altına alınmıştır. Aynı zamanda ordu ve polis teşkilatıyla korunmaktadır. Oysa Kürd hareketi sistemi bir tarafa bırakarak 'AKP devleti, AKP polisi ve AKP askeri' gibi ifadelerle bir anlamda hedef saptırmaya çalışarak, 'asıl hedefinin ne olduğunu toplumdan gizlediği' izlenimi uyandırmaktadır.
Sonuç:
HDP’nin 7 Haziran öncesinde geliştirdiği “seni başkan yaptırmayacağız” söyleminin Kürdlere maslahat açısından ne getirip götürdüğü açık biçimde tartışılmalıdır. Bu tartışmanın sistem algısı farklı olan Türk devlet kodlarına yaradığı açık biçimde ortadadır. Dolayısıyla Kürdler bu tartışmanın içine çekilerek hak ve haklılığa dayalı meşru talepleri açısından boşa düşürülmüştür.
Bu tartışmanın bugün Kürd şehirlerinin viran olmasına neden olduğu ve 90’lardaki gibi, metropollere göçe neden olmaya başladığı ayan beyan ortadır. 'Adamı başkan yaptırmayacaksınız', tamam, anladım! Peki, karşılığı ne olacak. Varto, Silvan, Gever vb birçok Kürd şehri yerle bir edilecek. Bence çıkın ortaya ve 'biz seni başkan yapma karşılığında Fedaral bir sistem istiyoruz' deyin. Hem ortam rahatlar hem de çocuklarımız ölmekten kurtulur. Ha derseniz ki, 'yapmaz', yapmayacaksa elbette karşılığında geliştirilebilecek siyasi argümanlar bulunur. Ki bu argümanlar aynı zamanda uluslararası kamuoyunda Kürdlerin hak ve haklılığa dayalı taleplerinin de görülmesine vesile olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017