Sezin ÖNEY
Türkiye’de, dünya haberleriyle hiç ilgilenilmeyen, son derece içe gömük bir dönemden sonra Avrupa ile iki konu, gündemin tepesine oturdu; önceCharlie Hebdo saldırısı ve ardından da Yunanistan’da SYRİZA’nın seçim başarısı.
Ancak, Charlie Hebdo konusunda nasıl “komplo teorileri”, “İslami tartışmalar”, saldırganların dolaylı veya doğrudan kutsanması, Türkiye’de medya ve buna paralel olarak kamuoyu gündemini ele geçirdi ve olaya yönelik tartışmaları zehirlediyse, şimdi de “SYRİZA” konusunda farklı yollarla aynı şey oluyor.
SYRİZA ve Podemos, Avrupa’nın iki “iç savaş” ve “darbe” mirasına sahip ülkesinde tüm siyasi sistemi sarsan biçimde ortaya çıkan, “solun da solu” çizgide partiler.
Türkiye’de medyanın ve siyasette bir kesimin, SYRİZA’nın Yunanistan’daki seçim başarısından hareketle gündeme taşıdığı ana vurgu, bu başarıdan Türkiye’deki siyasi hareketlere pay çıkarmak oldu. Bu durum, Yunanca kökenli güzel iki kelime ile anlatılabilir: hipokrasi ve ironi.
Aynı çevrelerin, Yunanistan krizin pençesinde kıvranırken, en kötü günlerindeyken, orada insanların neler yaşadığına dair en ufak bir ilgisi neden yoktu?
Veya Podemos’un da siyasi programının başlıca konularından olan “gençlik işsizliği”, İspanya’nın üzerine karabasan gibi çökmüşken, inşaat manyası nedeniyle oluşan “balon” patlarken, Türkiye’nin ilgisi neredeydi?
Türkiye gündemini yaratan iki başlıca güç olan medya ve siyaset, aslında başka bir ülke ile ilgilenirken de, sadece “kendiyle” ilgileniyor. O nedenle, Yunanistan ve İspanya’da yaşanan krizin insani boyutu, Charlie Hebdo saldırısının neden “ifade özgürlüğüne destek” tepkisine yol açtığı Türkiye’de kamuoyu geneline sirayet edebilen “gerçekler” değil.
Kaldı ki, İspanya ve Yunanistan’da olup biteni anlamak için, bu iki ülkenin de, darbeler ve iç savaş geçmişleriyle hesaplaşmayı, Türkiye’nin yakınından dahi geçemediği boyutta gerçekleştirdiğini ve sonsuz bir maraton gibi, bu yüzleşme sürecini hâlâ da sürdürmekte olduğunu gözardı etmemek gerek.
İspanya ve Yunanistan’da da, krizle beraber işsiz kalan gazeteciler ve merkez medya düzenine karşı alternatif oluşturmak isteyen medya çalışanları, yeni ve bağımsız gazeteler, internet siteleri kurdu. İşsiz gazeteciler için “acil durum fonları” oluşturuldu. Medya genelinde, meslek ahlakı ve duruşu sorgulanmaya, özeleştiri yapılmaya başlandı.
Türkiye’de de, siyaset dönüşecekse, medyanın da gerçekten ve sadece “işini yapar” hâle gelmesi gerekecek.
Medya ve siyasetin, “failleri gizleme”, gerçek failleri gizlemek ve sorumluluğu üstlenmelerini engellemek için “komplo teorilerini”, “provokatör bahanelerini” terk etmesi de şart.
Bugünlerde, Güney Afrika’da enteresan bir olay sözkonusu; hani “dış dünyaya” ilgi başlamışken, bu gelişme de, Türkiye’de siyasetin ve medyanın kapsama alanına girebilir belki umuduyla bahsedelim.
Güney Afrika’da, “Baş Kötü” olarak bilinen Eugene de Kock’un “şartlı tahliyesi” gündemde. Güney Afrika’da eşitlik için mücadele eden siyah aktivistleri öldüren, işkenceden geçiren “ölüm mangalarının” başındaki polis. Ülkede Apartheid dönemi sona ererken Kock da, “Gerçeklik ve Uzlaşma Komisyonları”nın karşısına çıkmış, cinayetleri itiraf etmiş, yargılanmış ve 212 yıl hapse mahkûm edilmişti.
Güney Afrika, eğer demokratikleşme ve eşitlik yolunda bir yol alabildiyse, bunu “faillerin” yüzünü teşhis etmesi ve adını koymasına borçlu. Şimdi, de Kock’un “gerçekten pişman olduğu” ve kendisinin de öne sürdüğü üzere “sadece siyasi liderlerin emirlerine uyduğu” gerekçesiyle affının gündemde olması tartışmaları, Türkiye’yi tabii ilgilendirmiyor. Çünkü Türkiye’de, failler ve siyasi azmettiricileri yok, sadece provokatörler, komplolar var.
Hipokrasi ve ironi, bu coğrafyada binlerce yıl önce yaratılmış sözcükler ve Türkiye’ye bugün egemen medya ve siyaset ruhunu yansıtıyor. “Fail” ise, Türkiye sözlüklerine hiç giremeyecek bu gidişle.
Not: SYRİZA ve Podemos’un söylemi ve siyasi başarısının en büyük nedenlerinden biri, yolsuzluğa karşı tepki. Türkiye’den onlara öykünen veya başarılarından pay çıkaranların galiba atladığı bir nokta bu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024