Sezin ÖNEY
Şu an, İstanbul’da açık, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük resim ustalarından bazılarının eserlerinin bulunduğu üç sergi var. Bu sergiler ve diğerleri, sadece sanatsal bakımdan değil, Türkiye’nin toplumsal ve siyasi hâlini yansıtmaları açısından da enteresanlar.
Rönesans Ustaları, Hollandalı Ustalar, karma iki sergi. Pera Müzesi’ndeki Zamanın Tanığı ise sadece Goya üzerine kurulu bir sergi. Bu “büyük isimlerin küçük sergileri”, daha önce İstanbul’a ve Türkiye’deki diğer kentlere gelen diğerleri gibi dolup taşıyor. Örneğin, Hollandalı Ustalar, yaniRembrant ve Diğerleri: Karanlık ve Işığın Buluştuğu Yerde sergisi, Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde (SSM) şubattan bu yana açık, ancak yoğun ilgi nedeniyle, geçen pazar kapanacakken bir hafta daha uzatma aldı.
“Büyük isimlerin küçük sergileri” tanımlaması, asla bir küçümseme değil. Sanat, günümüzdeki hemen her şey gibi, piyasa kurbanı. Sigortalamadan, kargolanmasına öyle bir maliyetleri var ki, birçok sanat eserinin Batı’da bulundukları müze ve galerinin dışına çıkarılması imkânsız.
Halkımız, susamış gibi sergilerle ilgili, çok ilgili.
Bu bahar, Dali’nin, her zevkin kolay kabul etmeyeceği, kimi eserleri zihni ve gözü bayağı bir zorlayan nitelikteki bazı eserlerinin, Ankara’da düğün salonları ve “oto sanayi” ile çevrili CER Modern’de büyük ilgi göstermesine tanık olmak, serginin kendisinden bile ilginç bir deneyimdi; hatta asıl sürreal olan tam bu durumu gözlemekti.
Yine, Emirgân’da Atlı Köşk’teki SSM’deki, müzenin kendi koleksiyonundan Osmanlı’nın son zamanlarından Cumhuriyet’e geçiş dönemindeki toplumsal dönüşüm sürecini, resim sanatı üzerinden izleyen Bir Ülke Değişirken: Tanzimattan Cumhuriyete Türk Resmi sergisi ise, Türkiye’nin tarihini tablolar üzerinden dile getiriyor
Sergi, Osmanlı son dönemindeki aslında son derece geleneksel isimlerin, tabuları yıkan, sanatsal tavırları, portreden çıplak modellerin tasvirlerine daha önce denenmemiş “modern” yönelimlerinin izini sürmek açısından çok da ilginç. Tabii, bu ülkenin tarihini, Osmanlı’dan bu yana, siyaset dışındaki bir “perspektiften” inceleyip yorumlamak için de.
20. yüzyıl başında Paris’te gördükleri eğitim sırasında, belli ki Doğu-Batı’nın çatışmasını da yaşayan,İbrahim Çallı, Hüseyin Avni Lijiv ve Halil Paşa’nın çıplak modellerle çalışmaları, bireyselliğin, insana da bir merak ve yeni bir arayışın ürünü.
Aslında, İstanbul’un diğer bir sergisinde de, aynı insani arayışın, insanı bir “küçük kâinat” olarak incelemenin, insana olan ilgi ve merakın, sanatçı tarafından yansıtılışı ana temayı oluşturuyor. 1 haziranda Tophane-i Amire’de açılan Büyük Ustalar: Michelangelo, Leonardo, Raphaelsergisinden bahsediyorum.
Da Vinci’nin, 16. yüzyıl başında, Haliç için tasarladığı, zamanın çok ilerisindeki köprü, Michelangelo’nun bu köprünün yapımı ve diğer bazı “çılgın projeler” için İstanbul’a gelme planları, gencecik ölen ve Rönesans’ın en güzel renkleri kullanan sanatçılardan Raphaello’nun meşhur “Atina Okulu”ndaki (veya asıl adıyla, “Sebeplerin Bilgisi”) bilginler arasında (bugün Başbakan tarafından aşağılanan) filozof Zerdüşt’ün de yer alması, bu coğrafyanın, ortak tasavvurunu da ortaya koyuyor.
Gelelim şimdi, Türkiye’nin bence, ülkenin her köşesinde daha insani bir yaşam arayışındaki halkına bayağı bir beden küçük gelen siyasetini anlatan sergiye. Bu sergi, özellikle gene Boğaz hattında tanık olduğum bir “tablo” ile birleşince, çok anlamlı oldu.
Bahsettiğim sergi, İhtişam ve Tevazu; Padişahın Ressam Kulları. Bu sergi, Dolmabahçe Sanat Galerisi’nde, 25 mayısta Meclis Başkanı Cemil Çiçek tarafından açılmıştı. Resimler, Avrupa’ya resim eğitimi görmeye gönderilen Osmanlı’nın son çeyreğinin bazı ressamlarının, kendi isimlerine, Sultan Abdülaziz ve İkinci Abdülhamid’e atfen, “Kulları” imzasını da ekledikleri eserleri.
“İhtişam ve tevazu”da, tevazuun kime ait olduğu bir belirsiz kalıyor; yeteneğin ihtişamı mı bahsedilen, yoksa padişahın mı? Aynı şekilde, tevazu kimin; yeteneğine rağmen kendine “kulluk” payesini biçen ressamın mı, sanata destek olma alicenaplığını gösteren padişahın mı?
Bu soruların cevabı tartışılır ama, tartışılmayacak bir şey var. Sergiden birkaç kilometre sonra, Boğaz’da bir lokantanın önünde trafiği yararak sıralanan dizi dizi son model makam arabasından fırlayan, “havariler”, daha doğrusu korumalar ve tanımlanamayan hizmetliler güruhu ve hale gibi çevreledikleri bir bakan, insanı sarsan ve vicdanını tırmalayan bir (sahte) ihtişam görüntüsü oluşturuyor.
Daha geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren, içeriği hepimizi etkileyecek bir yasanın sorumlu kişisi, üstelik de görevi gereği aslında bu kadar çok çevreye zarar veren bir araba filosuyla dolaşmaması gereken bakanın bu güce böylesi tamah eden hâli, açıkçası hiç de güven telkin etmiyor.
İşte, günümüz Türkiyesi, ve hiç de odağında insan olmayan manzarası; küçük kâinat, insan- küçük dünya, siyaset.
Türkiye, bu güce tapınma kültürünü halletmeden, ne Kürt sorununu ne de diğer insan hakları temelli sorunlarını çözebilir.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024