Abdullah Kıran
11. yüzyılın başlarında üç büyük Kürt mirliği; Şeddadiler, Revvadîler ve Mervanîler, Kafkasya silsilesinden kuzey Mezopotamya’ya, Mezopotamya’dan Persiya’ya (İran’da Fars nüfusun çoğunluk teşkil ettiği alan) kadar oldukça geniş bir coğrafyada egemenliklerini sürdürmekteydi. Bu Kürt mirlikleri birlikte hareket edebilmiş olsaydı, o zamanlar askeri ve siyasi olarak Ortadoğu’nun kaderini belirleyebilecek bir konumdaydı. Ancak o çağda etnik milliyetçiliğin hiçbir koşulu ve temeli mevcut değildi. Nitekim gerek Şeddadiler ve gerekse Revvadîler köken olarak Hezâbanî aşiretine dayandığı halde, aralarında bir sevgi bağı yoktu. Öte yandan Mervanîlerin de bu iki mirlikle, en azından akrabalık bağı üzerinden sıcak bir ilişkileri bulunmamaktaydı.
Paul A. Blaum’un da dikkat çektiği üzere, bu üç Kürt mirliği akrabalık veya bir Kürt devleti bilinci doğrultusunda birbirlerini kucaklayabilmiş olsaydı, din esaslı imparatorluklar çağında muazzam bir yapı ortaya çıkabilirdi (Blaum, 2006:4). Ne ki Kürt mirlikleri ayrı ayrı savaş şefliklerinin hanedanlaşmasını temsil ediyordu ve hiçbir zaman birleşmediler. Abbasi devletindeki dağınıklık ve parçalanmışlığın ortaya çıkardığı siyasi boşluğu dolduran ise, Gazneli egemenliğindeki Oğuz aşiretlerinin Selçuklu savaş şefliği oldu.
Selçukluların ortaya çıkışı
11. yüzyılın başlarından 20. yüzyıl başlarına (yani Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışına) kadar Ortadoğu, Fuat Köprülü’nün ifadesiyle “Türk askerî aristokrasisine müstenid” devletlerin egemenliğinde kaldı. Daha özel olarak İran coğrafyası, yaklaşık bin yıllık bu zaman dilimi içinde, aslen İranlı olmayan hanedanlarca yönetildi. Bu bin yıllık zaman zarfında bazen Türkler, bazen Moğollar, bazen de Kürtler İran’a hükmetti. Ancak bu en tepedeki idarelerin, İran’ın ulusal psikolojisi ve edebi bilinci üzerinde belirgin bir etkisi olmadı. Zira yönetenler, daha aşağı bir kültürel seviyeye sahip olmaları itibariyle, Pers kültürüne adapte olmak durumunda kaldı. İran kültürünü benimseyen “yabancılar” yönetimde dil olarak Farsçayı kullandı; vergilerin toplanması ve devlet bürokrasisi Fars memurlar eliyle yürütüldü. İran’ı yönetecek ilk “yabancılar” olarak kabul edilen Selçukluların da resmi dili Farsçaydı (Bosworth, 1968:1).
Selçuklu devleti, Türklerin İslam coğrafyasında egemen bir unsur olarak kabul edilmesinde belirleyici bir rol oynadı. Daha önce bireysel ölçekte, özellikle askerî kölelik kurumu üzerinden İslâm devletine intikal edip yönetici, asker, komutan ve devlet adamı rolüyle Abbasi halifeliği içinde sağlam bir yer edinen Türkler, şimdi başka bir kanaldan, geniş aşiret kitlelerine önderlik eden bir savaş şefliğinin hanedanlaşması yoluyla, kabileden devlete geçiş yaptı. Selçuklu devleti döneminde nizamiye medreseleri gibi eğitim kurumları oluşturacak kadar kurumsal bir devlet aklıyla hareket ettiler. Gene Selçuklu devleti, Türklerin Fars ve Arap coğrafyasından Kürdistan ve Anadolu topraklarına doğru genişlemelerinin imkânlarını sağladı, zeminini hazırladı.
Dandanakan savaşı (1040) ile Gaznelileri ağır bir yenilgiye uğratan Selçuklular, ardından Nişabur’u ele geçirmiş ve bu şehirde Tuğrul Bey önderliğinde Selçuklu devletinin temelleri atılmıştı.[1] Gazneli Mahmud ile Selçuklular arasındaki husumet, temelde yerleşik bir devlet ve tarım ekonomisi ile göçebe aşiret düzeni arasındaki çelişkiden kaynaklanıyordu. Siyasî planda bu, Selçuk’un en büyük oğlu İsrail’in (diğer oğulları Mikail, Yunus ve Musa), Mahmud’un “haksızlık”larına karşı çıkmasına yansımıştı. Aslen Türkistanlı olup Maveraünnehr kıyılarına göç etmiş olan Selçuklular, kışları Buhara civarındaki Nur’da, yazları da Semerkant yakınlarındaki Sughd’da geçirirdi. Sultan Mahmud, önceleri Selçuklu önderliğindeki Oğuz aşiretlerini sınırlarını korumak için ülkesine dâvet etmiş, ancak daha sonra aralarında anlaşmazlık baş gösterince, İsrail’i ve oğlu Kutalmış’ı tutuklayarak Hindistan’daki Kalanjar kalesine hapsetmişti. Yedi yıl kalede tutuklu kalan İsrail, Türkmenlere, aslen bir memlukün (askerî kölenin) oğlu olan Mahmud’a boyun eğmemeleri ve umutsuzluğu düşmemelerini öğütledi. İsrail yedi yıl Hindistan’da tutuklu kaldıktan sonra hapiste vefat ederken, oğlu Kutalmış kaçıp Sistan’daki amcaları ve akrabalarına ulaştı (Muhammed İbrahim, 1902:587).
Selçukluların isabetli stratejisi
Gazneli-Selçuklu mücadelesinde iki taraf oldukça farklı stratejiler izledi. Gazneliler, genellikle Hindistan gibi İslâm dinine mensup olmayan bir coğrafyaya doğru, yağma ve ganimet amaçlı seferler düzenlerken, Selçuklular bir an önce halifeliğin Bağdat’taki merkezini bir şekilde denetim altına alıp, daha çok İslâm topraklarında güçlü bir devlet inşa etmeye yöneldi. Bir süredir Bağdat’ta tam anlamıyla bir kaos ve keşmekeş yaşanmaktaydı. Öyle ki, 1037 yılında Bağdat’ta Cuma hutbesi dört farklı halife adına okunuyordu: Halife el-Kaim Billah, Celâlüddevle, Ebû Kâlîcâr ve Ukeyli Kirwash b. al-Mukallad. Ancak bütün bu keşmekeş döneminde Bağdat’taki gerçek güç, bir türlü disipline uymayan, yola getirilemeyen ordudaki Türkler ve Deylemli askerlerdi (Bosworth, 1968:39).
Tuğrul Bey, Gaznelileri etkisizleştirmesinin ardından Bağdat halifeliği üzerinde elde edeceği meşruiyetle, civardaki Kürt mirliklerini ve Büveyhileri daha kolay denetim altına alabileceğini hesaplamış olmalı. Bu nedenle, Dandanakan savaşından hemen sonra Halife Kaîm bi-Emrillah’a (hd 1031-1075) elçi yollayarak saltanatının tasdik edilmesini istedi. 1043-44’te Rey kentine de hâkim olduktan sonra (bkz aşağıda), fethettiği yerlerde Abbasi halifeliği adına hutbe okutmağa başladı. Bunun üzerine Kaîm bi-Emrillah da, Kâdilkudât (baş kadı) Mâverdi’yi elçi olarak Cürcân’da bulunan Tuğrul Bey’in yanına gönderip halka adil davranması çağrısında bulundu. Tuğrul Bey’in yanında bir yıl kalan Mâverdi, kendisinin halifeye itaatkâr ve emirlerine hürmetkâr olduğunu, halifenin emri dışına çıkmayacağını bildirdi (İbnü’l Esir, 9:398).
Selçuklular ve Annazî Kürt mirliği
İslam coğrafyasında pek çok bölgeyi ele geçirerek konumlarını güçlendiren Selçuklular, Büveyhileri de ortadan kaldırarak Irak’a doğru harekete geçti. Herzem ve Hazar bölgesindeki vilayetleri hâkimiyet altına alan Sultan Tuğrul, 1042-43’de batı yönünde Cibal’a doğru hareket ederek Rey’e geldi. Rey şehrini payitaht (başkent) ilân ederken, kardeşi İbrahim Yinal Kürdistan içlerinde, Kâkûyî[2] toprakları ve Annazî mirliği yönünde operasyonlar yapmaya başladı (Bosworth, 1968:42). Selçuklular Irak’a doğru genişlemeye çalışırken, Annâzi Kürt mirliğinin topraklarından geçmeleri ve bu beyliği de bir şekilde kendilerine bağlamaları gerekiyordu.[3]
Aslında, henüz Selçuklu devleti ortaya çıkmadan Oğuz boylarının 1030 yılında Annâzi emirliğine yönelik bir saldırısı olmuş, ancak Oğuzların mağlubiyetiyle sonuçlanmıştı. Şahancan aşiretinden gelen Annazî hanedanı Hulvan ve Kirmanşah civarına hükmederken, aynı dönemde Fars’ın doğu kesimlerinde, özellikle Darabjird civarında Şebankari Kürtleri etkindi. İran Kürdistanı ve Loristan’ın dağlık kesimi, hemen her zaman olduğu gibi, çoğunlukla yarı-göçebe bir hayat sürdüren Kürtlerin denetimindeydi (Bosworth, 1968:24). Göktaş, Bûka[4] ve Kızıl[5] komutasındaki askeri birliklerle Annâzi emirliğine bağlı Esedabâd ve Dinever yöresindeki köylere karşı saldırıya geçen Oğuz boyları, Dinaver hâkimi Emir Ebu’l-Feth b. Ebu eş-Şevk’in sert bir direnişiyle karşılaşmış ve çıkan savaşta Oğuzlar yenilirken, bir kısmı tutsak edilmişti. Oğuzlar tutsaklarının serbest bırakılması amacıyla Emir Ebu’l-Feth ile bir yakınlaşma içine girince, Ebu’l-Feth kendileriyle bir barış anlaşması yapıp esirleri salıvermişti (Al- Birwari, 2016:18).
Annâzi emirliği henüz Selçuklu egemenliğini kabul etmeden kendi içindeki iktidar mücadelesi nedeniyle oldukça yıpranmıştı. 1043 yılında Ebu eş-Şevk, kardeşi Mühelhil’in yönetiminde bulunan Şehrizor (Kerkük) şehrine saldırarak kenti yağmaladı ve ateşe verdi. Mühelhil ise kardeşi Ebu eş-Şevk’in Şehrizor üzerine yürüdüğünü duyunca, karşılığında Ebu eş-Şevk’in hâkimiyeti altındaki Sinde ve diğer vilayetlere saldırarak yağmaladı ve her iki taraf ağır kayıplar verdi. Kimi girişimler sonucu iki kardeş bir araya getirilerek barıştırıldı, ancak aralarındaki husumet gene de son bulmadı (İbnü’l Esîr, 1991b:391).
Tuğrul Bey’in emriyle Selçuklular H.437/1045 yılında ikinci kez Annâzi mirliği beldelerine karşı saldırıya geçti. İbrahim Yınal, mirliğe bağlı Dinaver ve Karmîsîn’e (Kirmanşah) saldırarak, Emir Ebu’l- Feth b. Ebu eş-Şevk’in askerlerini buralardan attı. Ardından Emir Ebu’l- Feth’in kuvvetlerinin bulunduğu Hulvan’a karşı harekete geçen İbrahim Yınal, Annâzileri buradan da çıkararak şehri ateşe verdi (Al- Birwari, 2016:49). Selçuklu saldırıları birbiriyle kavgalı olan Ebu eş-Şevk ve kardeşi Mühelhil’in barışarak birlikte hareket etmesine yol açtı. Ancak iki kardeş barıştıktan kısa bir süre sonra Emir Ebu eş-Şevk ölür. Yerine geçen oğlu Sa‘dî, amcası Mühelhil ile tekrar ihtilafa düştü. H.438/1046 yılında Sa‘dî, amcası Mühelhil ile savaşmak için İbrahim Yınal’dan yardım talebinde bulununca, İbrahim Yınal bir Oğuz ordusunu Sa‘dî’nin emrine verdi. Bu destek ile Annâzi emirliğinin başkenti Hulvan’ı ele geçiren Sa‘dî, İbrahim Yınal adına hutbe okuttu (Al- Birwari, 2016:49).
Annâzi mirliği, Selçukluların egemenliğini kabul ederek Tuğrul Bey’in kardeşi İbrahim Yınal adına hutbe okutan ilk Kürt emirliği oldu.Annâzi mirliğinden sonra Selçukluları tanıyıp Tuğrul Bey adına hutbe okutmayı kabul eden ikinci Kürt mirliği Mervanilerdir. Bunu Mervani emiri Nasrüddevle (hd 1011-1061), 1049-50 yılında gerçekleştirdi. Kürtler bir kere Selçukluları tanımaya başlayınca, Büveyhoğulları yerine Selçuklulara daha dostane yaklaşmış ve onları tercih etti (Biçer, 2013:166).
Mervani Kürt mirliği üzerinden Roma ile komşuluk
İbn’ül Erzak’a göre, TürklerMervani ülkesine ilk 1043’te geldi. Sultan Tuğrul, H.434 (1043) yılında, Buğa ve Nasığlı adlı iki komutanının emrine 10,000 süvari vererek Diyarbekir üzerine gönderdi. Türklerin büyüklerinden sayılan bu iki emir, buraya saldırıp yağmaladı ve Meyyafarikin önlerine gelerek başkenti kuşattı. Saldırı üzerine şehrin kapıları kapatıldı ve iki taraf arasında bir haberleşme trafiği başladı. Mervaniler 50,000 altın teklif ederek Tuğrul Bey askerinin geri dönmesini istedi. Ancak bu teklifleri kabul görmedi. Bir gece içki içerek sarhoş olup kavga eden iki komutan birbirini bıçakladı ve ikisi de aldıkları darbelerden dolayı can verdi. İki komutanın öldüğü haberini alan Emir Nasrüddevle, kuşatma ordusuna karşı saldırıya geçti. Bir kısmını öldürdü, bir kısmını esir aldı ve ellerindeki her şeye ganimet olarak el koydu. Nasrüddevle, 53 yıl devam eden hükümdarlığı süresinde başka bir saldırı ile karşılaşmadı. İbn’ül Erzak, bu saldırıdan Türklerin bölgeye ilk gelişleri şeklinde söz ederek, “Ondan önce buralarda yüzleri bile görülmemişti” der (İbn’ül Erzak, 1975:153).
Mervaniler 1049-50 yılında Selçuklu egemenliğini kabul ettikten sonra, “sade aracılar olarak” Roma imparatoru ile Selçuklu sultanı arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasında belirleyici bir rol üstlendi (Ripper, 2012:232). İbnü’l Esir, daha önce Tuğrul Bey’in kardeşi İbrahim Yınal tarafından esir alınan Ahbaz kralının fidye karşılığında serbest bırakılması için bizzat Roma imparatorunun İbn Mervan Nasrüddevle’ye haber göndererek gayret göstermesi talebinde bulunduğunu yazar. Bunun üzerine Nasrüddevle, Şeyhülislâm Mervan oğlu Ebu Abdullah’ı Tuğrul Bey’in yanına göndererek Tuğrul Bey’den Ahbaz kralı Karbıt’ı serbest bırakması talebinde bulununca, Tuğrul Bey hiçbir fidye almaksızın, Nasrüddevle’nin hatırı için Karbıt’ı bedelsiz bırakır. Tuğrul Bey bu davranışıyla Roma imparatorunun da takdirini kazanır. Tuğrul Bey’in yapmış olduğu iyiliğin altında kalmak istemeyen Roma imparatoru, Konstantinopolis’teki mescidi tamir ettirerek burada namaz kılınmasına müsaade eder; hutbenin Tuğrul Bey adına okunmasını sağlar ve kendisine çeşitli hediyeler gönderit (İbn’ül Esir, 9:423).
[1] İbnü’l Esîr, Tuğrul Bey’in Nisabur’a girdiği sırada ayyârlar olarak bilinern özerk şehir eşkiyasının çok büyük zarar vermekte olduğunu; halkın malını yağmaladığını, adam öldürdüğünü, ırz ve namusa tecavüz edip istediklerini yaptığını yazar. Tuğrul Bey şehre girince ayyârlar ondan korkup bu çirkin işlerden vaz geçer ve halk da huzur bulur (İbnü’l Esîr, 1991b: 369).
[2] Kâkûyîler, Deylem kökenli bir hanedan olup,1008-1051 arasında Batı Persiya, Cibal ve Kürdistan’da hakimiyet sürdü. Bkz Encyclopaedia Iranica, “Kakuyids”.
[3] Başlangıcı H.381/991 yılı olarak kabul edilen Annâzi emirliği, Ebu Feth Muhammed b. Anâz tarafından kurulmuştu. Kürt Şâzencân aşiretine mensup bir Kürttü. Şâzencân aşireti Hulvân (bugünkü Serbîl Zehâb) ile Karmîsîn (bugünkü Kirmanşah) yöresinde yaşıyordu. Annâzi Emirliği, farklı kaynaklarda Benû ‘Anâz, Benû ‘Ayâr, Benû ‘Anân,Benû Henâz, Anâd ve Benû ‘Abâz şeklinde geçer (Abdulelah M. Abdullah Al- Birwari, 2016:18).
[4] Sultan Tuğrul’un 1043 yılında 10 000 süvari ile Diyarbakır üzerine gönderdiği emir veya komutanı. Kimi kaynaklarda “Bûka” şeklinde geçer (İbn’ül Erzak, 1975: 152).
[5] İbnü’l Esîr, Kızıl’ın Oğuzların Irak kolu emiri olduğunu ve H.434’te (1042-43) Rey’de öldükten sonra buraya bağlı bir nahiyede defnedildiğini yazar (İbnü’l Esîr,1991b:377).
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları







































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2025
26.11.2024
29.03.2024
18.07.2023
9.06.2023
20.05.2023
13.03.2023
15.11.2022
29.07.2022
7.03.2022