Abdurrahman Dilipak
Şeytan kimi nasıl kandıracağını biliyor. Paraysa para, kadınsa kadın, makamsa makam. Din sizin için önemli ise şeytan sizi Allah’la aldatmayı deneyecektir. Nefsinizin hoşuna giden ne varsa onunla gelecektir.
Bizim, para-makam ve fahşa konusunda zaafımız var. Şeytan da bu silahları kullanıyor.
Cenab-ı Allah boşuna “Fuhuşa yaklaşmayın” demedi.
“Haram para” ile varacağınız yer bellidir. “Haksız makam” da insanı aynı yere götürür. Sonunda bunların hepsi aynı kapıya çıkar.
Peki, bizimkiler nasıl oluyor da, bu tuzağa bu kadar kolay düşüyor?
Şeytan zaafımızın farkında. Önce bizi zihnen hazırlıyor ve yedirmek istediği haltı zihnen meşrulaştırmaya çalışıyor. Hani “kedi aç kalır ve yavrusunu yemeye karar verirse, onu fareye benzetirmiş”. Şeytan da, hakikati çarpıtarak üstümüzdeki, manevi anlamda caydırıcı baskıyı hafifletiyor. Mesela “Mut’a” diyor. Tabi bu Caferilikteki Mut’a da değil. Bir sürü kişi üniversite yıllarında bu tuzağa düşürüldü. Zaten sonra arkası geliyor.
Mesela, bir başkası, “Bunlar cariye hükmündedir” deyip çıkıyor işin içinden.
Bir fıkra anlatılır. Kadının biri bir pavyonda dansözmüş. Sonra vazgeçmiş, mütedeyyin bir hayat yaşamaya başlamış. Günlerden bir gün bir düğüne gitmiş. Kadınların kına gecesi. Onlar da mütedeyyin insanlar. Başlamışlar kendi aralarında oynamaya. Demirler “kız hadi sen de oyna.” O “olmaz” demiş, “bıraktım”. Onun hayat hikâyesini bilenler, “kadın kadına oynuyor, eğleniyoruz, ne olacak, bir şey olmaz” demişler. Kadını zor bela oynamaya ikna etmişler. Kadın başlamış oynamaya, bir yandan da “Allah günah yazma, Allah günah yazma” diye mırıldanıp duruyormuş. Kınaya katılanlar da kalkmışlar mı, oturanlar tempo tutmaya başlamışlar.. Kadın da coşmuş, “yazarsan da az yaz, yazarsan da az yaz.” Sonunda kadın şirazeden çıkmış, “ister yaz, ister yazma.. İster yaz ister yazma”.. Bizimkiler de böyle başlıyor.
Mesela 4 evliliği istismar edenler de var. Turnike sistemi. Evlenirken tarih belirlemiyor ama, kafasındaki plan o. Aklınca “Boş ol” diyecek, boşayacak, sıradakini alacak, biraz da onunla gönül eğleyecek.. “İmam nikâhı” da işin aldatmacası. Bu konuda katalog usulü çalışan ajanslar bile oluşmuştu.. O kadın, ondan ayrılıyor, bununla nikâh kıyıyor. Dindarlar ya. Aynı anda en çok 4 tane.. Biri gidiyor, biri geliyor, iki gidiyor, iki geliyor.
Adnan (Hoca)cılara (!?) göre, zaten 4’ü bir yerde değil, 2’şer ikişer, 3’er üçer, 4’er dörder.. Hem zaten Allah cennette “Şarap” ve “Huri”lerden söz etmiyor mu? Biz de Cennete ulaşmayı hayal etmiyor muyuz? Dünyada iken cennet hayatı yaşasak ne olur! Adnan Oktar bunu söylüyordu zaten. Ve iyi de bir çevresi vardı. Sadece dikkatli yapacaksın. Karşılıklı rıza olacak ve bu işi “ayağa düşürmeyeceksin”. Bu Havas’ın işidir. Şeriat’a takılırsanız bu işi anlayamazsınız! Şeriat sıradan insanlar içindir!?
Durun daha bitmedi. Allah affeder. Birçok günah işliyoruz. Bu da bir günah. Bunun da bir kefareti olmalı. İyilik yaparsın Allah affeder. Hacca gidersin Allah affeder. Yalan söylemek de haram, bu da. Kaldı ki karşılıklı rıza olunca ve bedelini ödüyorsan o zaman, zaten günah da hafifliyor. Bir de böyle diyenler var.
Bir süre sonra zaten buna gerek de duymuyorlar. Kadın-erkek farketmiyor. İş grup eylemlerine dönüyor, afrodizyaklar, alkol, kimi Mikenos’a gidiyor, kimi Rusya’ya, kimi Asya’ya.. Artık tut bunları tutabilirsen. Şeytan önlerine düşüyor, vur patlasın, çal oynasın bir hayat. Para, kadın, alkol ve kumar. Artık ne din, ne ahlak, sınır tanımıyorlar. Onlar için her şey mümkün. O suçluluk psikolojisinden de kurtuluyorlar. Gözlerinde şeytani bir pırıltı, dudaklarında müstehzi bir gülücük. Yerinde duramayan, aceleci, neşeli, zinde, yakışıklı, yaşam koçları her şeyleri ile ilgileniyor onların. Dindarken ya da solcuyken bu yola düşenlerin daha filozofik bir yanları oluyor. Farklı fantezileri oluyor. Daha neşeli, daha relax, özgüveni daha yüksek bir görüntü veriyorlar. Aralarındaki iş dayanışması çok yüksek. Daha liberal, daha özgürlükçü, daha iyimser.. Görüntü ile gerçek aynı olmasa da böyle bir durum söz konusu.
Kadınlarla tanışmak için iş, deniz, spor, NLP ve benzeri kurslar son derece önemli.
Zaten öyle çok fazla bir dini hassasiyetiniz yoksa, “seviyeli bir beraberlik” deneyebilirsiniz. Bir sürü sanatçı öyle yapmıyor mu? Sıkılırsanız değiştirirsiniz.. (Tevbe tevbe)
Sahi Aile Bakanlığının bu konuda bir çözüm teklifi var mı? Gençlerin sağlıklı gelişimi konusunda ne düşünüyorlar? “Babasız çocuk sendromu”nun batıda ve doğuda, özellikle Çin’de sebep olduğu sorunlar konusunda bir bilgimiz var mı?
İnternet, televizyon, her türlü medya yetmiyormuş gibi şimdi bir de insanımsı robotlar, humanoidler çıktı. 1960’lı yıllarda “Evlenmeyin bekârlar naylon kızlar çıkacak” diye bir şarkı vardı. Hani şu “Zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman” diye şarkıların TRT’de çalındığı zamanlarda. Bugün geldiğimiz nokta bu.
Uyuşturucu, alkol, fuhuş, Mavi Balina benzeri oyunlar, subliminal mesajlar, gazetelerin magazin sayfaları, sinema filmleri, çizgi filmler, pembe roman dizileri, dizi filmler hepsi insanları şeytanın davetine çağırıyor.
Gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler dökülüyoruz. Bu işin zengini fakiri, okumuşu, okumamışı da yok. Tabi burada en büyük vebal de toplumun önünde olanlar. Vitrindekiler ve topluma yön verenlerde.
Bunlar kendi aralarında bir “Societe” oluşturmaya da başladılar. Dernekleri, kulüpleri var. Batıdan destek ve himaye görüyorlar. Giderek politize oluyorlar.
Dikkat ederseniz, hemen her dizide bir gay var, piercingli, tattoolu, munis, iyiliksever, akıllı ve dürüst bir karakter olarak öne çıkan, haksızlığa uğrayan biri.
15 Temmuz’da başımıza bomba yağdıranlar yeni silahlarını kalbimize ve beynimize yöneltiyorlar. Kan lekesi yok. Kafa derimiz ve göğüs kafesimiz parçalanmıyor ama kişilik olarak ölüyoruz.
Bu konuda devlete ve topluma, vakıflara ve okullara, herkese, hepimize görev düşüyor.
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022
7.03.2022
17.02.2022