Abdurrahman Dilipak
Dünyanın birçok ülkesinde durum aynı. Biri gidecek, bir başkası gelecek! Bakın bakalım, gerçekten bir değişiklik oluyor mu? Namuslu bir yurttaşın, “değişim, görüntüdeki bir ismin yerine bir başkasının gelmesinden başka bir anlamı olmayacaksa, bana ne o değişimden” dediğini duyar gibi oluyorum.. Evet; demokrasi yanlışlardan birisini seçme, kendi hırsızını seçme özgürlüğü değildir. Türkiye bu anlamda İslam dünyasına örnek olacaksa çok daha dikkatli olmamız gerek.
Türkiye’de bugün tartışılan konu, 15 Temmuz’da bizimle dayanışmak için sokağa çıkan insanları üzdü. Bugünlerde Malezya’da, Türkiye’de ne olup bittiğini soruyor insanlar. Türkiye hem kendisi hem de dostları için bu durumdan bir an önce kurtulup yoluna devam etmelidir.
Beylikdüzü’nden bir okurum aradı; “Burada bir sürü işadamı var. Çoğunun belediye ile akçalı işleri var. İmamoğlu’nun bunlardan haberi olmaması mümkün mü? Eğer Beylikdüzü’nün yiyicileri, Büyükşehir’e gidecek olursa orada da onu rahat bırakmazlar” diyor.
Ben, adı “İmamoğlu” olunca, hele bir de Kur’an-ı Kerim okuyunca dini hassasiyetinin daha yüksek olduğunu düşünmüştüm. O okurun dediğine göre, gerçek öyle değilmiş..
Her yerde dürüst insanlar var. Okurum yazılarımı internetten okuyor. Aslında AK Parti’ye yakın biri de değil sanırım. “Beylikdüzü’nün yeni belediye başkanı da İmamoğlu ile aynı ekipten, onun Beylikdüzü’ndeki emanetçisi” diyor.
İşin kötü yanı ne biliyor musunuz. İlgezdi’den niçin hesap sorulamıyor. Çünkü bu konuda bir “dehşet dengesi” oluştu. “Söylersen söylerim” noktasında. Sonuçta birbirlerine dişleri geçmiyor.
Dahası bunlar işi bir adım daha ileri götürdüler, belediye meclisindeki farklı partilerden kişiler, perde arkasında el sıkışıyorlar. O “vurgun”u paylaşıyorlar. İşin ucu Ankara’da birilerine gidiyor, halkevlerine, cemevlerine, camiye de..
O okurum diyor ki, İmamoğlu da CHP’li, Mansur Yavaş da. İkisini kıyaslarsanız, Yavaş’ın eli öpülür.
Ben bunları niye yazıyorum? Herkes ayağını denk alsın diye. Bazı gerçekler bilinsin, birileri de bilindiğini bilsinler diye. Her partide bu yamyamlardan var ve bunlar farklı sloganlar söyleseler de aslında zihniyet ikizidirler. Ve bunlar gelinen noktada perde gerisinde ortaklıklar kurarak Mafialaşıyorlar.
Partiler de bunlarla başedemiyor, çünkü elleri her yere uzanıyor. Onun için hangi partide olurlarsa olsunlar, namuslu insanlar, kendi içlerindeki namussuzlara karşı gözlerini açsınlar.
Sahi, herkesin bildiği bu gerçekleri, genel başkanlar bilmiyor mu? Niçin bilmiyorlar! İstihbarat ne iş yapıyor? Yargı neden bunların üzerine gitmiyor?..
Evet, o zaman ben şimdiden ihbarda bulunuyorum, bunları takibe alın. Alışmış kudurmuştan beterdir. Bunlar yemeden duramazlar. Bunların kadınlarla ilişkileri vardır. Bunlar kumarbazdır. İçmeden vijdanlarındaki zonklamayı durduramazlar.
Okurum, bana İmamoğlu’ndan söz etti. Ben de diyorum ki, İmamoğlu sana söylüyorum, “bizim tayfa” siz de dinleyin! Biliyorum Şeytan tüyü var sizde ve her yerdesiniz.
Bir arkadaş anlatmıştı, bir yıl kadar önce bir belediyede meşru bir işini halletmek için rüşvet vermeden işini yaptıramamış. Sonra da bin pişman camiye gidip dua etmek istemiş, “Rabbim beni affet, Rabbim bu adamlara hidayet ver” diye. Oturmuş, dua etmiş, ezan okunmuş. Namazını kılmış. Tam kalkacak, bir bakmış arkasında o kendinden zorla rüşvet alan adam. “Allah belanı versin, seni şikayete geldim, sen de buradasın” demiş, tabii içinden!. “Rüşvet verirken kendimi çok yalnız ve ezilmiş hissetmiştim. O an utancımdan yerin dibine girdim” diyor. Lanet olası bu herifler yüzünden yaşanıyor bugünkü acılar.
Bakın, inkarcıların yaptıklarından daha alçakçadır bunların yaptıkları. Bir de utanmadan dindar geçiniyorlar bu aşağılık adamlar.. Halkçı geçineni de, milliyetçi geçineni de, liberal geçineni de aynı şekilde.
Bunların anne-babaları, akrabaları, hanımları, çocukları yok mu. Onlar bu alçaklığa nasıl razı oluyorlar bilmiyorum. Çevrelerinde akıl ve vijdan sahibi kimse yok mu!
Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste denmiştir. Elbet bir gün mutlaka! Zulm ile abad olunmaz. Bu dünyanın bir de öbür dünyası var. Bakın kim bunlara yardım ederse bilsinler ki, bunları yakacak ateş onlara da dokunur.
MASAK cesaretle, Allah’tan korkarak, bunları 90 gün takibe alsın hepsi dökülür. Bu; “devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyen adamların çaldıklarına el koyun, Türkiye’nin acil ihtiyaç duyduğundan daha fazlasını bulursunuz.
Ama ilk şart: “Senin hırsızın”, “benim hırsızım” demeyeceksiniz. Hırsız hırsızdır. “Sakallı”, “matruş”, “başı açık”, “başı örtülü” bakmayacaksınız. Babası hacıymış değilmiş bakmayacaksın! “Vay o namaz kılanların haline ki…” diye başlayan ayeti hatırlayın. Onlar bizi “Allah’la aldatma”ya kalktıkları için iki kere zalimdirler. Kim bir hırsıza “bizim hırsızımız” diye sahip çıkıyorsa, o “bizden değildir”.
Torpil yok, rüşvet yok, “adil şahidler” olacağız. İşi ehline vereceğiz, ehliyet ve liyakat imandan önce gelecek. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız. Değilse ötekilerden ne farkımız kalır ki!
Adalet mülkün temelidir. Siyaset ve bürokrasi vekalet müessesesidir. Varlık ve meşruiyeti, toplumun hak ve hukukunu korumak ve geliştirmektir. Değilse haindir. Şeytanın içimize sızmış askeridir o zaman onlar. Onların o zaman FETÖ’cülerden ne farkı kalır ki. Onlar da aynı şeyi yapmıyorlar mı idi.
Din ve devlet büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyelim biz de. Allah’tan korkalım. Ve biz de kendimizi gözden geçirelim. Çünkü aslolan bizim kendimizi değiştirmemiz ve bizim de arınmamızdır. Biz de sütten çıkmış ak kaşık değiliz.
Belki de onlar, bizim günahlarımızın cezası olarak başımıza musallat edilmiş mahluklardır. Biz kendimizi değiştirelim ki, Allah da bizi bu zalimlerin zulmünden kurtarsın.
Allah, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. İtiraf edelim ki, “biz zalimlerden olduk” ve şimdi tevbe zamanıdır.
Selâm ve dua ile.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024
2.06.2022