Abdurrahman Dilipak
Bazı şeyleri yeniden düşünmenin zamanı gelmedi mi?!
Yeniden iman etmekten başlayarak, mezhebimizi, ideolojimizi, siyasi tercihimiz, aklınıza gelen ne varsa.
Ve tabii, okuyarak, düşünerek, istişare ve şura ile.
Mesela toplum olarak genel anlamda “atalarımızın dini ya da gelenek” hâkim aklımıza. Dini pratiklerimiz dar bir ilmihal bilgisi ile sınırlı. 29, 30, 32, 54 farz gibi mesela. Akaid temelli bir itikadımız yok. Okumadan imzaladığımız bir sözleşme metni gibi. Artık “Galu bela zamanı” diye bir zaman da gençleri “interesting” bulmuyor. “New age” moda akımlar, “yaşam tarzları” daha çok ilgilerini çekiyor sanki.
Kur’an’ın meali, hacim olarak “Çalıkuşu” romanı kadar, ama çoğu kimse zahmet edip, zaman ayırıp okumuyor. Evinde, işyerinde Kur’an-ı Kerim olmayanların oranı % 33. Üç evden birinde Kur’an-ı Kerim yok, bırakın meali.. Yokluğu da boşluk oluşturmuyor zihinlerde(!?). Hiç meal yüzü görmemiş yurttaş sayısı % 60+ bir de cevapsız: % 23. Meal okuyan sayısı % 17, Kur’an kursuna giden, İmam-Hatiplisi, ilahiyatçısı, cami cemaati, meraklısı dahil.
Bakın, memleketimizde evinde Kur’a-ı Kerim olup da okuyan düzenli okuyan insan sayısı % 25, zaman zaman okuyan % 32, evinde Kur’an-ı Kerim olmayan % 33, % 10’da cevapsız.
% 33’lük kesim büyük ölçüde sol-sosyalist, kendini Laik-Atatürkçü diye tanımlayan kesim. Ateist, agnostik, fuhuş, uyuşturucu, kriminal risk grubu kesimler bir de.
Bu insanlara ulaşamıyoruz ve hayatımızla onlara güzel örnek olamıyoruz bir de. İdeolojik-politik tartışmalarla sürekli uzaklaşıyoruz birbirimizden. Tehditkâr, aşağılayıcı, dışlayıcı bir dil, sadece siyaset ve ideoloji le sınırlı kalmıyor, futbola kadar gidiyor. Etnik, mezhebi, hemşericilik gibi alt başlıklara kadar gidiyor bu iş. Bir türlü Taif’e giden peygamber gibi olamıyoruz. Güzel söz ve hikmetle hakkı tebliğ konusunda ciddi sorunumuz var. Bu dili akraba ve komşuluk ilişkilerinin de ötesi aile içinde bile belli bir seviyede tutamıyoruz. Şimdi, siyaset, bürokrasi, iş dünyası, medya ortamında da bol bol herkes karşısındakilere haddini bildiriyor. Gücü yeten yetene. Ya bendensin ya da düşmanımsın. Zaten Allah’ın emrine uymazsan haram işlemiş olursunuz. Peygamberin sünnetine uymazsanız mekruh olur. Birileri gibi düşünmezseniz dinden çıkarsınız ya da kelle koparırlar. Bu âlemde herkes sahip olduğu imkân ve güçle birbirini yola getirmeye, satın almaya boyun eğdirmeye çalışıyorlar. Her biri modern bir put sanki. Aslında İlahlık ve Rab’lik taslıyorlar. Firavun da öyle yapıyordu.
Mesela Riyazüssalihin isimli hadis kitabının hacmi Harry Potter kadardır. Ama bu hadis kitabını okuyan çok azdır. İlahiyat, Kur’an kursu ve İmam-Hatiplilere sorun, ders kitabı ve ödev olarak verilen dışında siyer okumuşlar mı?
İslam’ı doğru-düzgün anlamak için, Akaid, Kelam, Usul-ü Tefsir, Usul-ü Hadis, Usul-ü Fıkıh, eş zamanlı olarak Tefsir destekli Meal, Hadis ve Fıkıh okumamız gerek. Bir İslam tarihi, bir de peygamberler tarihi okumamız gerek. Ondan sonra Mezhep, Tarikat seçilir.
Kitap bize “Bilmediğiniz şeyin peşine düşmeyin” der. İşte o zaman “Şeytan bizi Allah’la aldatıyor”(!?) ve gidip FETÖ’nün peşine takılıyoruz. Kalkancı gibilerin peşlerine takılıyoruz. Birileri de bize kızıp gidip BÇG’ci oluyor.
Ya hu, çocuklarınızı “Allah’ın emri, peygamberin kavli” üzerine evlendiriyorsunuz da, söz gelişi, evlilikle ilgili Allah’ın emrini, Peygamberin sözünü bilen mi var.
Cenaze namazı kılıyoruz, “er kişi niyetine”, kim o bilmiyoruz. “Hakkını helal eder misin?” Hakkım var mı bilmiyorum ki, bakalım helal edecek miyim, etmeyecek miyim, ölenin adı bile söylenmiyor. Ritüel, seremoni, ikonalar, gelenek, geçiştiriyoruz işleri.
İstişare ve Şura zaten hak getire! Kim kime ne danışacak. Herkes her şeyi biliyor. Kimi haşa Cebrail’e de gerek görmüyor Allah’la konuşuyor. Kimi Peygamberle konuşuyor. Kimi Mehdi ile Mesih ile birileri de bunlara inanıyor. Kimileri 3’ler, 7’ler, 40’lar meclisi ile işi bitiriyor. Kimi cinler, kimi şeytanlardan aldıkları ile yetiniyor, kimi istihbarat kaynaklarını kullanıyor ve herkes “benim dediğim doğru” diyor. Şura için zaten halkı adam yerine koyan mı var. Peygamber danışıyor, halkla konuşuyor, onları dinliyor. Hz. Ömer’i hutbede konuşurken susturabilirsiniz ama bir siyasi ya da bürokrata laf söylemek haddinize mi! Hesap sorarlar.
Deist filan diyoruz da, “Allah’ın varlığı”na inananların sayısı % 86. Buna Yahudi, Hristiyan, Müslüman, Deist dâhil. Vahiy’e inanan % 76.
Cemaat ya da tarikata bağlı olanların oranı % 15.
İlginç bir detay, siyasi tercihte dindar insan tercihi % 51.
Evleneceği kişinin dindar olmasını tercih ediyor gençler büyük ölçüde.
Halifeliğe evet diyenler % 54, Hayır % 40, Kararsız % 6.
Günahına pişmanlık duyan % 90. İşte asıl damar bu.
Gusül abdesti alan % 65.
Evet, her şeyi yeniden gözden geçirmemiz gerek. Dinimizi vahiy, siret ve sünnetle tashih edelim. Yoksa halimiz yaman!
Selam ve dua ile.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
3.08.2025
26.08.2024
5.08.2024
4.06.2024
27.05.2024
20.05.2024
5.05.2024
29.04.2024
22.04.2024