Ali Saydam
Algılama dünyasında hiç yapılmaması gereken 20 davranış biçimi nedir diye sorsalar, mutlaka ilk 3’ü şöyle sıralardım.
İkincisi: Bu başlık, aslında kendi içinde birbiriyle etkileşim halinde çalışan bir gruplama. Şöyle: Karşı tarafın muallakta (havada) bırakılması, müphemiyet (belirsizlik) duygusunun oluşturulması, kafalarda istifham işareti (soru işareti) belirmesine izin verilmesi…
Üçüncüsü: Bu başlığın özü ‘İttifaklar’ meseledir.
Bu konuda Salı günü yazdığımız “Geleceğimizin garantisi geçmiştedir” başlıklı yazımıza bir göz atılmasını tavsiye edebiliriz. Osman Gazi’nin o yazıda alıntıladığımız Karacahisar kalesinin fethinden sonra kardeşi Gündüz Bey’e verdiği mükemmel dersi ve Osmanlı’nın istimaletstratejisini ‘İttifaklar’ parantezinde ele almak ilginç olabilir.
İttifaklar konusunu daha önceleri de defaatle burada ele aldık. Demokrasilerde iktidar olmak için ittifaklar kurabilme becerisi şarttır. Bunun için de yukarıdaki üç olmazsa olmazı ihmal etmemek gerekir tabii ki… Hatta şirketleri yönetirken dahi ittifaklar tesis etmek büyük önem taşır… Hep söylerim: Duyguda ittifak olmaz, düşüncede olur. İktidar ve ittifak birbirlerinin zıddı gibi görünse de, aslında birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar…
Nereden geldik bu konuya… Şuradan: Sabah yazarı, dostluğumuz uzun yıllar öncesine dayanan sevgili Mahmut Övür’ün, dünkü “Kabine değişikliğindeki gecikmenin sırrı” başlıklı yazısı, bunları düşünmeye sevk etti bizi.
AK Parti’deki MKYK değişikliğini beklenti doğrultusunda bulan ve MYK’da sadece 3 kişinin değiştirilmesinin de “bir nebze de olsa değişim ihtiyacını karşıladığını” belirten Övür, değişim rüzgârlarının kabine değişikliği konusuna gelince durduğunu ifade ederek demiş ki: “Bu kabinedeki asıl sürpriz ise Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı olmasıyla, o göreve Ali Babacan’ın yeniden gelmesi ihtimali. Hangisi gelirse gelsin, her ikisi de hükümetin rotasında yeni bir yolculuğu işaret edecek.”
Övür yorumunu şöyle sürdürüyor: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, yeni dönemin ruhuna uygun, daha değişimci bir kabineye sıcak baktığı ve bu yüzden bir an önce hedefe yönelmek istediği söyleniyor. Başbakan Yıldırım’ın tavrı ise biraz farklı... O mevcut tablonun sürmesinden yana. MYK’da da değişimin üç kişiyle sınırlı kalmasında Başbakan’ın bu yaklaşımının etkili olduğu biliniyor.”
Bu tespitin tam zıddını yapanlar da var. Sayın Cumhurbaşkanı‘mevcut tablonun sürmesinden’ yana; Sayın Başbakan ise değişimi, hatta radikal değişimi savunuyor…
İş dünyasından kimle karşılaşsam bana kabine değişikliğini soruyor. Anlıyorum onları. Ona göre pozisyon alacaklar… O girer mi bu çıkar mı, tartışması; zengin tahmin ve sürprizli varyasyonlarla sürüp gidiyor.
Bütün bu tartışmaların, MYK’daki değişimle ilgili süper bir memnuniyet durumunun oluşmamasının nedeni; referandum öncesi yaratılmış olan beklenti sanki. Kim yaratmıştır; nasıl yaratılmıştır, bilmiyorum. Ancak ortada AK Parti’nin birden silkinip, eskisinden çok daha güçlü bir dinamizme kavuşacağına; kadrolarını hızla değiştireceğine; etkili olamayan muhalefet, dış siyasi rekabetin zayıflığıyla, bu sefer biraz da güç kirlenmesi (Sayın Cumhurbaşkanı ‘metal yorgunluğu’ diyor) nedeniyle ortaya çıkan iç çatışma ve tartışmaların kesilip atılacağına dair müthiş bir beklenti oluştuğu inkâr edilemez…
İşte o beklentinin büyüklüğü ile algılanan arasındaki negatif farktır ortadaki farklı görüşlerin nedeni…
Sayın Cumhurbaşkanının Parti’nin başına geçmesi ile birlikte yeni dönemde bile örgüt içinde ve dışında alışılageldik, sıradan politika figürlerinden biri haline getirilme arzusu, özellikle muhalefet tarafından sahiplenilmekte ve körüklenmektedir. Burada da ciddi bir ‘beklenti yönetimi stratejisi’ uygulanmalıdır. Cumhurbaşkanı bu yıpratılma stratejisine karşı korunma altına alınmalıdır.
İlk paragraflarda arz etmeye çalıştığımız üç hususu bir kez daha vurgulayalım:
Müphemiyete izin vermemek; beklenti / algı dengesini doğru yönetmek ve ittifakları kaybetmemek, yitirilmiş olanları yeniden tesis etmeye çalışmak ve nihayet AK Parti’nin en büyük ‘kıymeti’ (asset) olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı her türlü melanete karşı korumak…
AK Parti’nin ve ülkenin istikrarı için en önemli kritik başarı faktörüdür…
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019