Ali Saydam
Dün internette bir Tweet dolaşıyordu. 860 kişi beğenmişti. Fena bir rakam değildir bu tür ciddî Tweet’ler için…
Alman TV’si ZDF’te 2008 yılında yayınlanmış Johannes B. Kerner adlı bir tartışma programından 2 dakika 8 saniyelik bir bölümü tercüme edip koymuşlar. Bu bölümde Jürgen Todenhöfer, konuşuyor. Video 9 yıl kadar eski. Ancak Todenhöfer’in söyledikleri, dün gibi yeni…
O iki dakikacık içinde bakın Alman katılımcı nasıl derinlikli bir analiz yapıyor:
- Tamamen ‘bir rastlantı sonucu’ 30 - 40 Iraklı’nın bir Amerikan bombasıyla öldürüldüğünü duyduğunuzda, Iraklıların canının Batılılar için çok fazla bir değer taşımadığını tespit edebilirsiniz. Yahudi kökenli (ABD’li) büyük yazar Susan Sontag ile ölümünden önce güzel bir sohbetimiz olmuştu. Sontag’a şöyle dedim: “Gözlemlediğime göre bir Amerikalı 10 Iraklı ediyor”. Bana şöyle cevap verdi: “Saçma! Bir Amerikalı 1000 Iraklı’dan daha değerlidir…
Bu tespit benim kadar onu da üzüyordu.
- Bu çarpık idrak nereden geliyor? Savaş makinelerinin pazarlanmasına yenik mi düştük? Herkes biliyor ki, ikisinin de hayatları aynı değerde. Neden başka türlü tesir ediyor?
- Sanırız biz kendimizi yaşamsal bir yalan içerisine yerleştirip orada huzur bulmuşuz. Bu yalan şu: “İyi olan, asil olan, yardımsever olan bizleriz.” Oysa gerçek bu değil. Böyle eğlenceli bir programda bu tür ciddî şeylerden söz etmek zor.
- Bizce uygun. Hayatın gerçekleri bunlar.
- İnanıyorum ki, biz Batılılar, dünyayı fikirlerimizin, değerlerimizin ve dinimizin mükemmelliğiyle fethetmedik. Yalnızca, herkesten fazla acımasızca şiddet uyguladığımız için ele geçirdik. Daha da ciddî olmam gerekirse, Haçlı seferleri sırasında 4 milyon insanı katletmiş olanlar Müslümanlar değildi… Kolonyalizm döneminde 50 milyon insanı öldürmüş olanlar da Müslümanlar değildi… 1. ve 2. Dünya Savaşları’nda 70 milyon insanın ölümüne neden olanlar da Müslümanlar değildi… 6 milyon Yahudi’yi de Müslümanlar öldürmedi…
Bütün bunlar Batı dünyasının şiddet uygulamalarıydı…
Bunu bu şekilde idrak etmemiz lazım…
Tabii ki geçmişle yüzleşmemiz gerekir; ancak bugünü de oradan yola çıkarak anlamaya çalışmalıyız…
Video’yu izlerken şu analizi, Genel Başkanı’ndan vazgeçtim, acaba herhangi bir CHP’li yetkili yapamaz mıydı, diye düşündüm…
Sadece bu tespiti yapmakla da kalmasaydı mesela… ABD’nin YPG’ye verdiği silahlarla PKK’yı donatmasına da karşı çıksaydı. Hatta gelişmiş bir Kuvâ-yi Milliyeci ruhuyla AK Parti’den daha şiddetli bir şekilde Millî Bağımsızlığı ve Misak-ı Millî sınırlarını savunsa; Kuzey Irak ve Suriye’de olan bitene, Türkiye’nin tecrit edilmesine karşı çıksalardı…
Almanya’nın bize sürekli parmak sallamasına da kızsalardı mesela. Ülkenin haysiyetini savunsalardı.
Yeni Havaalanı’na yapılan yatırım ve projeyi zayıf bulsalar, daha da büyüğünü isteselerdi. Marmaray’ı, köprüleri (ilk ikisinde yaptıkları gibi) kötüleyeceklerine, İstanbul metro inşaatını, “Köstebek gibi yerin altının kazılmadık yerini bırakmadılar, yer altındaki(!) tarihi eserleri mahvedecekler” diye eleştireceklerine, kültürel mirasa da sahip çıkarak daha gelişmiş köprü ve alt geçitler, daha geniş metro ağları talep etselerdi, halk için…
Keşke FETÖ ve FETÖ’yü koruyan Batı’nın diliyle konuşmaktan hicap duyarak, 15 Temmuz’u bir kurgu gibi gösterme saplantısından kurtulsalar, FETÖ yerine Türk halkının yanında yer alsalardı ve FETÖ’yü AK Parti’den daha da canhıraş bir tutumla lanetleselerdi…
Keşke siyasi mücadelelerinde, %50 artı 1 adına, PKK ile arasına hiçbir zaman mesafe koyamamaktan malul HDP ile işbirliğine gidip omuz omuza fotoğraf vereceklerine, dünyanın en zor işini başarmayı, yani ilkeli olmayı seçselerdi…
Ve nihayet, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olan her şeyin, herkesin yanında yer almak şeklindeki, 15 yıldır tutmamış 12 seçim kaybettirmiş stratejide ısrar etmeyip, siyasi iletişimin eksenine halkı koymayı başarabilselerdi…
Keşke… İşte o zaman Türkiye’de gerçek demokrasinin temeli için gerekli olan, vatanperver, yurtsever, tam bağımsızlıktan yana, büyük fikirleri olan, halktan yana güçlü bir muhalefet gelişebilirdi…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2020
15.10.2019
24.09.2019
12.09.2019
10.09.2019
25.06.2019
7.05.2019
11.04.2019
4.02.2019