Alper GÖRMÜŞ
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Bu ülkenin bir Kürt sorunu vardır” dediği günlerden bugünlere kadar “Kürt sorunu”nun sorun olmaktan çıkartılması doğrultusunda hiçbir şey yapılmadığını söylemek haksızlık olur.
Peki bunlar, Türkiye’nin artık bir “Kürt sorunu”nun kalmadığını söyleyebilecek kadar radikal adımlar mıydı? Bu sorunun cevabı da kocaman bir “hayır”dır!
Bu durumda, Başbakan Erdoğan’ın, hem de birkaç kez tekrarladığı “Artık bu ülkenin bir Kürt sorunu yoktur, fakat benim Kürt kardeşlerimin sorunları vardır” çıkışını nasıl yorumlamalıyız?
Başbakan, bunca tecrübeden sonra “benim Kürt kardeşlerim”in asıl sorununun “Bu ülkede Kürt sorunu yoktur” anlayışı olduğunu nasıl anlayamaz?
Herkes gibi ben de şaşkınım açıkçası...
Hiç şüphem yok ki Başbakan, “Bu ülkenin Kürt sorunu yoktur” cümlesinin Kürtler arasında “Bu ülkede Kürt yoktur” çağrışımı uyandırdığının farkında değil. Farkında olsaydı, mümkün değil sarf etmezdi bu cümleyi. Bu çıkış, Erdoğan’ın Kürtlerin gerçek hissiyatlarıyla empati kurabilecek bir noktaya henüz (ve hâlâ) gelemediğini gösteriyor.
Peki, Başbakan “Bu ülkenin Kürt sorunu yoktur” cümlesinin, eski CHP’nin “Kürt meselesi bir aş ve iş meselesidir” siyasetinin başka kelimelerle tekrarından başka bir şey olmadığının farkında mı? (Ne hazindir ki bu sözler, “devlet partisi” CHP’nin, küflü Kürt siyasetini değiştirmeye başladığı sırada patladı Kürtlerin suratlarında.)
Bence Başbakan, “Kürt sorunu yoktur”un “Kürtlerin sorunu iş ve aştan ibarettir” anlamına geldiğinin farkında... Ve bu sözler, tıpkı 2009 yerel seçimlerinde olduğu gibi, AK Parti’nin bu seçim kampanyasını da Kürtlerin kimliksel hakları üzerinden değil, “kalkınma ve hizmet” üzerinden götüreceğinin göstergesi...
2007 seçimlerinde “Kürt sorunu vardır ve bu benim de sorunumdur” diyen Başbakan’ın partisini Kürtler ödüllendirdi ve AK Parti’yi bölgede birinci parti yaptı... İki yıl sonra, 2009’da ise bölgeyi “yatırıma boğmasına” rağmen tam tersine cezalandırdı...
Soru şu: Bu iki tecrübe orta yerde durduğu halde, şimdi neden 2007 değil de 2009 örnek alınıyor? AK Parti neden kendisini Kürtler nezdinde değil de devlet ve devlet politikaları nezdinde “sempatik” kılacak hamlelere yöneliyor?
Benim görebildiğim kadarıyla AK Parti siyasetlerini devlete yaklaştırıp zehirleyen başlıca iki etkenden söz edebiliriz...
Birincisi: Erdoğan ve AK Parti, Türk toplumunda çok güçlü milliyetçi eğilimler olduğuna dair, bir türlü üzerinden atamadığı, sık sık depreşen derin bir korku taşıyor.
İkincisi: Erdoğan ve AK Parti, Kürtlerin Abdullah Öcalan ve PKK’yı sevmelerinin / düşman görmemelerinin altında yatan “psikoloji”yi bir türlü kavrayamıyor ya da kavrasa bile kabul edemiyor (gerçekçi davranamıyor).
Hiç kuşkusuz her iki etken de, AK Parti’nin genlerine gömülü olarak duran ve zaman zaman uç veren devletçi-milliyetçi zeminin üzerinden “işliyor...”
AK Parti’yi Kürt meselesini nihai olarak çözecek adımları atmaktan alıkoyan her iki etken de bugünlerde ağır kokular yayarak arz-ı endam eylemiş durumda...
Geleneksel milliyetçilik korkusu, seçimler öncesinde temel bir hedef haline getirilen “Ne yapıp ne edip MHP’yi baraj altında tutmak” hedefiyle birleşti ve çok daha ağır kokular salmaya başladı.
Keza, Kürtlerin en PKK’ya karşı kesimlerinin dahi “PKK’ya karşı operasyonlar”a onay vermemesinin altında hangi “psikoloji”nin yattığını ısrarla anlamak istememekten kaynaklanan öfke, seçim öncesinde “bölgede BDP’ye yenilme” ihtimaliyle birleşti ve çok daha ağır kokular salmaya başladı.
Yazının bundan sonrasında bu iki “zehirleyici” etkeni biraz daha açmaya çalışacağım.
MHP’yi baraj altına itme hedefi her şeyi zehirliyor
Seçim öncesinde AK Parti’yi, “iyi niyet taşları” üzerinde cehenneme doğru yürüyen bir adama benzetiyorum.
Biliyoruz, AK Parti seçimlerden yeni anayasayı tek başına yapabilecek, olmazsa referanduma götürebilmeyi mümkün kılacak sayıda sandalye elde ederek çıkmayı hedefliyor. Niyeti iyi: Özgürlükçü, insan merkezli yeni bir anayasa yapmak istiyor. Fakat bu amaç doğrultusunda kullandığı araçlar ve siyasetler öyle kötü sonuçlara yol açabilir ki, ortada ne insan kalır, ne de özgürlükçülük...
Artık bir sır değil: “Milliyetçiliğe abanmak ve böylece MHP’ye gidecek oyları çalmak”, bu amaç doğrultusunda devreye sokulmuş temel bir AK Parti siyasetidir.
Şu kadarını kabul ediyorum: Bu siyaset, MHP tabanındaki en katı milliyetçi çevreler üzerinde “akıl çelici” bir etki yaratabilir ve buradan AK Parti’ye bir miktar oy kayabilir. Fakat oy miktarının AK Parti’nin umduğu oranlara varmayacağı açık. Hiçbir oy, asıl sahibi dururken taklidine yönelmez. Hele ki söz konusu siyasetin seçime dönük “konjonktürel” hüviyeti bu kadar barizken...
Öte yandan, AK Parti’nin “milliyetçilik” siyasetiyle kendi tabanındaki “milliyetçiler”in MHP’ye kaymasını engelleme amacı taşıdığını da biliyoruz.
İşte bu nokta bizi, AK Parti’nin Türk toplumunda “güçlü bir milliyetçi eğilim” olduğuna dair karşılığı olmayan algıya taşıyor.
12 Eylül 2010 referandumundan önce de böyle düşünüyordum, fakat referandumun yüzde 58’le onaylanmasından sonra buna kesinlikle kani oldum.
Hatırlayalım: Referanduma birkaç hafta kala, Başbakan Erdoğan birkaç kez açık açık devletin PKK’yla ve Öcalan’la görüştüğünü, bundan sonra da görüşmeye devam edeceğini açıkladı. Ben, referandumdan önce yazdığım bir yazıda, Erdoğan’ın böylece çok büyük bir risk aldığını, fakat bunu bilerek böyle yaptığını, bu yolla “görüşmeler”i de referanduma sunmuş olduğunu yazmış, referandum sonuçlarını o nedenle “yüreğim ağzımda” bekleyeceğimi belirtmiştim.
Fakat sonuçta ne olduğunu hep birlikte gördük: Yüzde 58...
Bu hikâyenin devamı geçen ay geldi: Başbakan Erdoğan, Avrupa Konseyi’ndeki ünlü “Türkiye’ye Fransızsınız” konuşmasında, referandum öncesindeki “İmralı’yla hükümet değil ama devlet görüşüyor” çıkışını “hükümetin kontrolü altında devlet görüşüyor” aşamasına sıçrattı...
Peki, bu çıkışa karşı hangi “güçlü milliyetçi eğilimler” sergilendi? Sözcü, Yeniçağ gibi gazetelerden başka bir yerde herhangi bir öfkeli eleştiriyle karşılaştınız mı?
Fakat bunların hiçbiri yetmiyor AK Parti’ye... O, “güçlü milliyetçi eğilimler”e takmış kafayı, “milliyetçi oylar”a oynama kararlılığından bir türlü vazgeçmiyor.
Kendine de yazık ediyor, Türkiye’ye de yazık ediyor.
“Kürt realitesi”nden daha çetin bir realite: PKK
2009 seçim sonuçları, AK Parti ve hükümete, Kürtlerin Öcalan ve PKK’ya bakışlarının altında yatan temel psikolojiyi kavrayabilmesi için esaslı bir fikir verebilirdi; fakat bu imkân ne yazık ki kullanılamadı.
2009 seçimlerini AK Parti “hizmet siyaseti” üzerinden yürüttü. Zannetti ki, Kürtler bu hizmetlere teşekkür edecek, oylarını AK Parti’ye yöneltecekti.
AK Parti bu seçimi nispeten daha hafif bir yenilgiyle atlatabilirdi, fakat öyle olmadı, çünkü verdiklerinin karşısında, Kürtlerin onurlarından fedakârlık etmelerini istedi.
AK Parti, Başbakan’ın ağzından ısrarla “Kürtler PKK’ya terörist desin” dedikçe, Kürtler bunu, “Bakın size neler verdim, siz de bunun karşılığında PKK’yı ve Öcalan’ı ‘satın’, size başka şeyler de vereyim” biçiminde algıladı.
Kürtler bu “trampa” teklifine “hayır” dediler. Çünkü PKK zoru araya girip de oyunu bozmasaydı kimliksel taleplerinin karşılanmayacağına inanıyorlardı. İşte bu nedenle Kürtlerin PKK’ya uzak duranları dahi bu teklifi haklı olarak çok incitici buldu ve pek çoğu gidip oylarını Demokratik Toplum Partisi’ne verdi.
Başbakan, “Benim Kürt kardeşlerim”in sorunlarını çözmek için “ora”yı isterse âbad etsin, Kürtlerin psikolojisini kavrayamadığı sürece Kürt sorununun çözümünde hiçbir ilerleme kaydedemeyecektir.
Kürt meselesi ancak müzakereyle çözülür ve müzakere de Kürtlerin gerçek temsilcileriyle yapılır.
Bunun ötesindeki her şey top çevirme olarak kalacaktır.
Bu arada tabii topun patlaması tehlikesi de vardır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025