Alper GÖRMÜŞ
Önce Gürbüz Özaltınlı (‘Danışmanlar iktidarın iradesini yansıtıyorsa...’. Karar ve Serbestiyet, 2 Temmuz), ardından da Halil Berktay (‘Bir tweet’in düşündürdükleri’, Serbestiyet, 5 Temmuz), Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fikirlerini taşıdıkları düşünülebilecek kişilerden neş’et eden analiz ve önerilerden duydukları kaygıları dile getirdiler.
Her ikisinin de temennisi, bunların sadece sahiplerine ait olması; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşlerini yansıtmamasıydı.
Bu analizleri ve önerileri okuyup da Özaltınlı ve Berktay’ın temennilerine katılmamak mümkün değil. Aksi takdirde, Cumhurbaşkanı’nın, Hükümet’in ve AK Parti’nin Türkiye’nin en büyük meselelerinde ulusalcılar tarafından yıllardır savunulan görüşleri benimsemeye başladığını kabul etmek zorunda kalacağız.
Yazının bundan sonrasında, önce Özaltınlı ve Berktay’ın ‘inşallah iktidarın yaklaşımlarını yansıtmıyorlardır’ temennisiyle dikkat çektikleri analizleri ve önerileri hatırlatacak, ardından ‘inşallah bunlar da iktidarın görüşlerini yansıtmıyordur’ temennisiyle birkaç noktaya da ben işaret edeceğim... Nihayet, bu analiz ve önerilerin Cumhurbaşkanı ve Hükümet tarafından ne ölçüde paylaşıldığına dair kişisel düşüncelerimi aktararak yazıyı bitireceğim.
Danışmanlar ne diyor?
Gürbüz Özaltınlı, işaret ettiğim yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı danışmanlarının kendisinde endişe yaratan yaklaşımlarını şöyle özetliyor:
“Bu danışmanlara bakarsanız yaşadığımız ağır terör dalgası Türkiye’nin doğru yolda olduğunu gösteriyor. Türkiye Ak Parti iktidarlarıyla, ilk kez kendi çıkarlarını temel alan bağımsız dış politika üretebilir konuma geldi ve bunun kaçınılmaz bedelleri var. Küresel ölçekte büyük bir güç kayması yaşanıyor ve yükselen bir ülke olarak bölge kaynaklarının yeniden paylaşımında emperyalist güçlerin hedefindeyiz. DAEŞ, PKK taşeron örgütler olarak bu güçlere hizmet ediyorlar.”
Özaltınlı’nın bu yaklaşımı nasıl eleştirdiğine burada yer vermeyeceğim, isterseniz yazıya döner, okursunuz. Ben sadece bu yaklaşımla, ulusalcıların, ‘Türkiye’ye diz çöktürmek isteyen Batı emperyalizmi’ analizleri arasındaki akrabalığa işaret etmekle yetineceğim.
Berktay’ın kaygıları ve Markar Esayan
Halil Berktay da benzer bir kaygıyı AK Parti milletvekili ve MKYK üyesi Markar Esayan’ın PKK ve Kürt sorununa dair yeni görüşleri üzerinden dile getiriyor. Berktay’ın kaygılanmasının asıl nedeni, tıpkı ‘danışmanlar’ gibi onun da Cumhurbaşkanı’na olan yakınlığı ve AK Parti içindeki konumu...
Esayan’ın bu konumu nedeniyle, onun PKK ve Kürt meselesine dair attığı bir tweet, Berktay’da ‘acaba bu yaklaşım Cumhurbaşkanı’nın ve AK Parti’nin de mi görüşlerini yansıtıyor?’ kuşkusuna yol açmış.
Mesele şu...
Halil Berktay, 26 Haziran gecesi 24TV’deki programında Kolombiya’daki barış sürecinden söz ederken sözü Türkiye’ye getirmiş ve “PKK’nın kökü maalesef sadece silahla kurutulamaz” demiş. Markar Esayan, bu sözün de altta yazılı olduğu ekranın fotoğrafını çekmiş, üzerine ‘eski ezberler’ diye ilave etmiş ve bu kombinasyonu tweet’lemiş.
Halil Berktay, şimdiye kadar AK Parti ve hükümet liderliğindeki herhangi bir kimseden, sorunun sadece savaşla ve silâhla çözüleceğine dair bir görüş duymadığını belirttikten sonra, ‘eski ezberler’ faslında Esayan’a hitaben şöyle diyor:
“Olabilir, değişen şartlar içinde insan da her zaman görüş değiştirebilir. Ama hele senin konumunda, bugün gelinen noktada PKK’nın sadece askerî yöntemlerle, hiçbir görüşme ve barış anlaşmasına ihtiyaç duyulmadan ezilip bitirilebileceği ve Kürt sorununda kaynaklanan şiddetin bu suretle sona erdirilebileceği, Türkiye’nin muttasıl kanayan yarası olmaktan çıkarılabileceği şeklinde bir kanaatin varsa, bunu doğru dürüst, etraflıca, bütün alt argümanlarıyla birlikte anlatman ve savunman gerektiği kanısındayım.”
Şahsen ben de aynı kanaatteyim ve Markar Esayan’ın tafsilatlı yazısını ben de bekleyeceğim.
AB ve vesayet meselelerinde ‘eski ezberler’
Ne var ki Markar Esayan, yalnız PKK ve Kürt meselesinde değil, Avrupa Birliği ve vesayet gibi en tartışmalı konularda da ‘eski ezberler’den hayli uzak, yepyeni fikirler öne sürüyor. Bu yeni fikirler de, Halil Berktay’ın sözleriyle, “doğru dürüst, etraflıca, bütün alt argümanlarıyla birlikte” anlatılmaya muhtaç ve bunlar da fena halde ulusalcı yaklaşımları çağrıştırıyor.
Mesela Markar Esayan’ın 27 Haziran tarihli, “AB bir demokrasi projesi mi yoksa vesayet merkezi mi?” başlıklı yazısı... Esayan da dahil birçoğumuz bugüne kadar Avrupa Birliği süreci boyunca yapılan reformların Türkiye’nin demokratik dönüşümüne yaptığı katkılardan söz ediyorduk. Ben bugün de öyle düşünüyorum. Fakat Esayan’a göre bu süreç, bir demokrasi projesi değil bir vesayet aracı olarak işledi. Yani?
“Yani ülkede yönetim hep batıcı elitlerin elinde olsun; olur da halkçı bir hareket iktidara gelirse de dışarıdan/içeriden boğsunlar onu.”
Markar Esayan ‘vesayet’ten de bambaşka şeyler anlıyor artık:
“Ve yerli aklı oluşturanlara verdikleri sufle, ‘Askerle yakınlaştınız. Sizi koruyacak tek iktidar merkezi AB’dir’ oluyor. Asker bizim değil, Mançurya işgal ordusu çünkü.”
Asker ‘bizim’ olunca, demokrasi adına kaygılanacak bir şey kalmaz mı? Bu durumda bütün o darbeci-vesayetçi pratiği nereye koyacağız? Böyle diyorum ama, aslında öyle bir şey de yok! Ergenekon ve Balyoz süreçleri, bizzat danışmanlar, Markar Esayan ya da o konumda olanlar tarafından siyasete hiçbir müdahaleci hamlesi olmayan masum askerlere yönelik kumpas süreçleri olarak tarif edilmedi mi?
Görüyorsunuz, ‘eski ezberler’i terk edip ‘yeni’ fikirlere ve arayışlara yelken açtığınızda Türkiye’nin en temel üç meselesinde varacağınız yer şurası olacaktır: a) Avrupa Birliği emperyalist bir projedir ve Türkiye Avrupa Birliği sürecini terk etmelidir, b) Kürt sorununda temel öncelik PKK’nın ortadan kaldırılmasıdır, c) Türk ordusu AK Parti iktidarında bir vesayet ve darbe odağı değildi, dolayısıyla Ergenekon ve Balyoz süreçleri, Batı’nın, askeri devre dışı bırakarak Türkiye’ye diz çöktürme operasyonlarıdır.
Bu fikirlerle ulusalcıların yıllardır savunduğu fikirler arasında fark var mı?
Demokrasi yerine ‘millîlik’i koyarsan...
‘Eski ezberler’e karşı açılan bu savaşın çok temel bir nedeni var: Çünkü ‘eski ezberler’ demokrasiyi, çok sesliliği, eşit vatandaşlığı, hak ve özgürlükleri öne alan bir paradigmanın ezberleriydiler... Oysa şimdi demokrasiyi değil ‘millîliği’ vurgulayan yepyeni bir paradigmamız var. Var, çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bazı iç ve dış güçlerce ‘çökertilmesi’ temelinde bir projenin varlığına inanılıyor ve bu da yepyeni ittifaklar gerektiriyor.
‘Eski ezberler’e karşı açılan savaşın esas nedeni, artık temel siyaset haline gelen ‘millîlik’ siyaseti... Bu siyasetle uyum içinde olmayan bütün öneriler ‘eski ezber’ ilan edilecek ve ‘temel siyaset’ değişmedikçe de bu iş böyle devam edecek.
Karanlıkta ıslık çalmayalım...
Geldik son meseleye... Soru şuydu: ‘Eski ezberler’e karşı açılan savaş sadece ‘danışmanlar’ın ve Markar Esayan’ın (ya da benzer konumda olanların) savaşı mıdır, yoksa onlar Cumhurbaşkanı’nın, Hükümet’in ve AK Parti’nin fikirlerini mi kamuoyuna taşımaktadırlar?
Halil Berktay ‘iktidar çevrelerinde hiç duymadım’ diyor ama, ben bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın artık hiçbir legal-illegal Kürt siyasi odağının muhatap alınmayacağı, PKK tamamen yok edildikten ve şehirler inşa edildikten sonra “Kürt kardeşlerimizin sorunlarına el atılacağı”na dair sözlerini gayet net hatırlıyorum. En az iki kez. Bunlardan birini Vahap Coşkun şöyle aktarmıştı:
“Erdoğan son Muhtarlar Buluşması’nda sert bir açıklama yaptı ve ‘önümüzdeki süreçte ne bölücü terör örgütünün ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapıların asla muhatap alınmayacağını’ söyledi.
“Aynı konuşmada Erdoğan yeni yol haritasının işaretlerini de verdi. Buna göre, önce PKK ve HDP devre dışı bırakılacak ve bunlara yaptıklarının bedeli ödetilecek. Akabinde kamu düzeni tesis edilecek ve bölge ayağa kaldırılacak. Muhatap olarak da ‘halk’a başvurulacak ve sorunun kökten çözümü için gereken ne varsa yapılacak.” (‘O iş öyle bitmez’, Serbestiyet, 23 Ocak 2016).
Benzer çıkışları Avrupa Birliği, vesayet, darbe davaları vb. meselelerde de görmedik mi?
Yani diyeceğim şu: Karanlıkta ıslık çalmayalım, bunlar önemli ölçüde bizzat iktidarın en tepesinde de mâkes bulan yaklaşımlar...
Fakat şu da var, belki ondan bir teselli üretilebilir: Erdoğan pragmatik bir siyasetçi ve ayrıca kontrollü-planlanmış süreçler yönetmede olağanüstü yetenekli bir siyasi aktör. Bu özelliğiyle belki şu anda bile kafasında bazı sürprizler hazırlıyordur (en son İsrail ve Rusya örneklerinde görüldüğü gibi).
Pek muhtemeldir ki bazı konularda ‘eski ezberler’e dönebilir. İşte o zaman, Erdoğan’ın bazı taktiklerini strateji olarak algılayıp ona göre davrananlar açık pozisyonda kalacaklardır ama ne yapalım, bu da onların sorunu.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları














































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.07.2025
14.07.2025
23.06.2025
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025