Alper GÖRMÜŞ
Üçüncü yargı paketinin ardından başlayan “Ergenekon ve darbe davalarının akıbeti”ne dair tartışma vesilesiyle, bu davalara ilişkin kamuoyu algısında ortaya çıkan değişimlerle ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce bir tespit: Yaklaşık 50 yıllık bir “darbeli” geçmişe sahip Türkiye’de, bu geçmişle hesaplaşmak için başlatılmış bir hukukî sürece yönelik kamuoyu ilgisinin ve desteğinin, fiilen gözlenenden daha fazla olması gerekirdi; en azından, başlangıçla günümüz arasında ciddi bir fark var.
Umulanla bulunan arasındaki bu farkı nasıl açıklayabiliriz?
Birkaç hafta önce, Zaman gazetesinin mesleğe bu gazetede başlayacak genç gazeteci adayları için düzenlediği kursta ben de “Ergenekon haberciliği” başlıklı bir tebliğ sundum... Sözlerime, Ergenekon ve darbe davalarına karşı kamuoyunun başlangıçtaki ilgisinin azaldığını, bir soğuma ve heyecan kaybının gözlemlendiğini anlatarak başladım. Doğrusu, bu tespitlerin genç gazeteci adaylarını rahatsız edeceğini düşünmüştüm.
Fakat öyle olmadı... İzleyicilerin jest ve mimiklerinden, daha o aşamada birçoğunun yaptığım tespiti onayladıklarını hissettim. Nitekim, ayrıntılara girmeden onlara söz verdiğimde ortaya çıktı ki, birçoğu bu durumu kendi çevrelerinde de gözlemekteydiler. Hatta bir bölümü kendilerinin bile eski heyecan içinde olmadıklarını, eskiden bütün haberleri ayrıntılarıyla okurlarken şimdi başlık ve spotları okuyup geçtiklerini “itiraf” ettiler.
Bu genç gazeteci adayları tıpkı benim gibi, kamuoyunun davaları destekleyen bölümünde yer alıyordu. Bu kamuoyunun, davalara ilgileri azalsa da onları desteklemeye devam ettiğini, fakat bu desteğin eskisinden daha az aktif olduğunu söyleyebiliriz.
Öte yandan bir de davalara ya baştan beri karşı olan ya da zaman içinde pozisyon değiştiren kamuoyu kesimi var.
“Destekçi” ve “karşıt” kesimlerin dava süreçleri karşısındaki pozisyonlarını etkileyen âmillerin bir bölümü farklı olsa da, bir bölümü her iki kesim üzerinde benzer etkiler yapabiliyor.
Ben, Ergenekon ve darbe davalarında bugünkü algıyı belirleyen başlıca dört unsur olduğunu düşünüyorum:
1. Yoğun enformasyonun olumsuz etkileri.
2. Davaları itibarsızlaştırma hamleleri.
3. Dava süreçlerinde yapılan hatalar.
4. Davaları başlatan siyasi iradenin niteliği.
Şimdi bu başlıkları ayrıntılandırmaya çalışacağım.
Yoğun enformasyonun olumsuz etkileri
Bir meseleyle ilgili olarak ne kadar çok enformasyona sahip olursak o meseleye olan ilgimizin o kadar büyüyeceğine dair inanış tedavülden kalkalı epeyce bir zaman geçti. Şimdi artık biliyoruz ki “yağmur halinde enformasyon”, ona maruz kalanlarda “duyarlılık”tan çok bıkkınlığa ve konudan kaçmaya yol açıyor.
Bu sonuç, konunun karmaşıklığı arttıkça kaçınılmazlaşıyor. Okurlar ve izleyiciler bir süre sonra “burada çok fazla bilgi var ve her şey çok karışık” duygusuna kapılıyor ve bir panik duygusuyla defteri kapatıp “rahatlıyorlar...”
Kamuoyunun Ergenekon ve darbe davalarını destekleyen kesiminin davalara eskisine kıyasla daha az ilgili olmasının temel nedenini ben burada arıyorum.
Aslında bu mesele bir yanıyla, çok uzun bir süreye yayılan ve çok yoğun enformasyon içeren haberlerde gazetecilere düşen sorumluluk konusuna bağlanıyor... Gazeteciler, böyle durumlarda okur ve izleyici psikolojisini de hesaba katarak mesleklerinin bir gereği olan “önemliyi önemsizden ayırma-ayıklama” fonksiyonu üzerinde önemle durmalı ve bu sorumluluklarını yerine getirmelidirler.
Ne var ki yakın geçmişte Susurluk davası gibi bir örneğin yaşanmış olmasına rağmen, gazeteciler beş yıldır süregelen davalarda bu görevlerini hakkıyla yerine getirmediler. Ciddi, temellendirilmiş iddiaların yanı sıra sansasyonel iddiaları da “değerlendirerek” hem “enformasyon yağmuru”nun dozunu artırdılar hem de davaları itibarsızlaştırmak isteyenlerin ellerine önemli kozlar verdiler.
Davaları itibarsızlaştırma hamleleri
Türkiye’nin karanlık geçmişiyle hesaplaşmaya giriştiği 2008 (Ergenekon soruşturmasının ve davasının başladığı yıl), aynı zamanda, bazı çevrelerin bu çabayı itibarsızlaştırmak ve etkisizleştirmek üzere faaliyete geçtiği yıl oldu. Bu çevrelerin öne sürdüğü gibi, iki süreç arasında bir zaman dilimi yok; her iki süreç de eşzamanlı olarak başladı. Yani, bu çevrelerin, “biz de davaların önemine inanıyorduk, fakat zaman içinde dava süreçlerinde ortaya çıkan kimi kuşkulu noktalar bizi davalardan soğuttu” açıklaması gerçeği yansıtmıyor. Bunun böyle olduğunu gösteren birkaç örnek vereyim...
Ergenekon soruşturması 2008 Ocak’ında başladı. Soruşturmanın, Türkiye’nin yakın karanlık tarihine tutulmuş bir projektör olduğu apaçıktı ama, sözünü ettiğim çevreler ya sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranarak ya da soruşturma sürecini dalgaya alarak, yani “mizahla mücadele” yöntemini seçerek Ergenekon soruşturmasından hiç hoşlanmadıklarını hemen ortaya koydular.
Bu dönem en iyi Hürriyet gazetesine bakılarak anlaşılabilir.
Gazetenin başyazarı Oktay Ekşi “sanki hiçbir şey yokmuş gibi davrananlar” grubunun, gazetenin genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök de “mizahla mücadele” grubunun başını çekiyordu.
Oktay Ekşi’ye göre, gelişmelere ilişkin hiçbir yazı yazmamasının nedeni “yasalara saygı”ydı. Çünkü yasalar yürüyen soruşturmalar hakkında yorum yapmayı yasaklıyorlardı.
Ekşi’nin, baskılardan bunalıp böyle bir savunma yazısı yazdığı günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AK Parti) kapatma davası açıldı (14 Mart 2008). “Yürüyen soruşturmalar hakkında konuşmama prensibi” bulunan Ekşi, bundan sadece iki gün sonra tam da onun sözünü ettiği türden bir soruşturmayla ilgili olarak şu satırları kaleme aldı:
“Partileri halk kurar, halk kapatır diyorlar. O, seçmenini yitiren partiler için geçerlidir. Yasaları çiğneyen partiyi yargı kapatır.”
Ekşi, aynı yazısında Ergenekon soruşturmasını da “muhalif seslerin bastırılması” olarak gördüğünü kendince şu satırlarla fâş ediyordu:
“Adalet ve Kalkınma Partisi’nin, önce muhalif sesleri, sonra da Türk demokrasisinin ve modernleşme sürecinin temel dayanağı olan laik rejimi tasfiye etmek istediği anlaşılmaktadır.”
Aynı günlerde Ertuğrul Özkök de henüz ikinci ayındaki soruşturmanın “herkesi içine alan” bir soruşturmaya döndüğü “kaygısını”, o sıralarda Türkiye’de olan magazin yıldızı Paris Hilton’u da içine alıp almayacağının “şaka”sıyla dile getiriyordu.
Özkök’ün açtığı “mizahla mücadele”nin takipçileri hızla büyüdü tabii. Bunların en “komik”lerinden biri televizyonda bir magazin programcısından geldi: “Ulusal” kelimesi çıkmıştı ağzından, acaba onu da Ergenekon’a dahil ederler miydi?
Bütün bunlar, henüz davanın iddianamesinin bile ortalıkta olmadığı 2008 Martı’nda oluyordu.
Dava süreçlerinde yapılan hatalar
Soruşturma ve dava süreçlerinde, sorumlulardan kaynaklanan hatalar davaları itibarsızlaştırmak için fırsat kollayanların ellerine kullanışlı kozlar verdiler.
Bu pratiklerin bir bölümü mevcut alışkanlıkların devam ettirilmesinden, bir bölümü de savcı ve hâkimlerin a) kendilerine verilen geniş yetkileri hazmedememelerinden, b) soruşturma ve davaları fazlasıyla dar ve salt hukuki bir bakış açısıyla yürütmelerinden, kamuoyu algısını hiç hesaba katmamalarından kaynaklanıyordu.
Bu hatalar, Ergenekon ve darbe davalarına en başından itibaren “soğuk” duran kesimlere “mış gibi” yapma fırsatı verdi: Böylece, kendilerinin esasen davalara karşı olmadıkları fakat yapılan hatalar nedeniyle onlardan soğudukları yalanını etkili bir biçimde öne sürme imkânına kavuştular.
Davaları başlatan siyasi iradenin niteliği
Geldik sonuncu ve belki de en önemli âmile... Hiç kuşku yok ki, bu davaları başlatan siyasi iradenin AK Parti olması, davalara kamuoyu desteğini aşağı çeken bir rol oynadı.
Çünkü toplumun bir kesimi, AK Parti’yi kendi geleceği açısından darbecilerden dahi daha tehlikeli buluyor. AK Parti’yi “baş düşman” olarak kodlayan bu kesim, bu tespitin doğal bir sonucu olarak darbe davalarını hiçbir zaman desteklemedi. Hatta “baş düşman”a karşı mücadele potansiyeli taşıyan yegâne güç olarak bellediği vesayetçi kurumların darbe yapma yeteneklerinin zayıflatılmasını, kendi kurtuluşlarını da imkânsızlaştıran bir süreç olarak algıladılar.
Olmayacak duaya amin demek gibi olacak ama: Diyelim ki 2002’de iktidara AK Parti değil de Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) geldi, sonra CHP’nin başına bir taş düştü ve Türkiye’nin “darbeli” tarihiyle hesaplaşma kararı aldı. Hiç kuşku yok ki, o durumda darbe davalarına kamuoyu desteği çok daha fazla olacaktı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025