Cihan AKTAŞ
İran’da 2008 yılında yayınına son verilen kadın hakları savunucusu Zenan (Kadınlar) dergisinin son sayılarından birinde İranlı kadınlar üzerine yapılmış farklı bir araştırma yer alıyordu: “İranlı Genç Kızlar: Geleneksel Eşitsizliklere Dair Modern Rivayetler.” Araştırmanın verilerine göre, devrimden sonra özellikle muhafazakâr kesime mensup kadınlar kapalı mekânlardan çıkarak, toplumsal hayat içinde aktif roller üstlenmeye başladılar. Kadınların bu alandaki iddia ve başarılarının en somut örneklerinden biri, üniversitelerde tuttukları yer. Kadın öğretim üyesi sayısının oranının yüzde 16 ila 17 arasında gösterildiği üniversitelerde kız öğrenci sayısının erkek öğrencilere oranı o yıllarda, yüzde 60-62 arasındaydı, giderek daha da arttı; bugün muhtemelen resmî rakam olan yüzde 65’in üzerinde.
Üniversitelerdeki kız öğrenci sayısındaki artış karşısında Milli Eğitim Bakanlığı, erkek öğrencilerin oranını kız öğrenciler karşısında dengeleyecek bir kota arayışına düştü.
Konuya ilişkin Türkiye medyasında yer alan haberleri İran medyasında araştırdım. Hâlihazırda bütün üniversitelerde kontenjanlar yüzde 30 kız ve yüzde 30 erkek olarak sabitken, geriye kalan oran sınav rekabetine açık. Bazı üniversitelerde kız öğrencilerin oranının yüzde 90’a kadar çıkması ya da tersine, kız öğrenci oranının düşüklüğü karşısında bir dengeleme yoluna gidildiği yazıyor, Mehr Haber Ajansı sitesinde.
Kişisel gözlemlerim şöyle: Tahran’da Türkçe dersler verdiğim üniversitede sınıflardaki erkek öğrenci sayısı günden güne azalıyor. İlkbahar döneminde Gazetecilik Dili dersinde 16 kız öğrenciye karşılık sadece bir erkek öğrenci vardı. Metin Analizi ve Yaratıcı Yazarlık derslerinde ise 20 kız öğrenciye karşılık altı erkek öğrenci.
Kız öğrenci sayısında meydana gelen yükselme karşısında kimi üniversitelerin kız öğrenciye kapısını kapatma uygulaması oldukça sorunlu, yanlış. Özellikle belli bir alanda tahsil görmek isteyen kız öğrenci bazen bütçesine göre ya Hindistan’a gidiyor ya da İtalya’ya. Fakat imkânları kıt öğrenci için hayalini kurduğu, yeteneği alanında gördüğü dalda öğrenimini sürdürememenin travmatik etkileri olmaz mı?
Kız öğrencilerin başarısı, ciddi bir toplumsal hareketliliğe karşılık geliyor. Hukuk alanındaki kısıtlamalarla engellenemeyen bir enerji, başka bir alanda temayüz ediyor. Farida Adelkhah’inİran’da Modern Olmak başlığını taşıyan kitabını okuyanlar ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır. Rejimin baskıcı yanlarına karşılık hayatiyetini sürdüren farklı katmanlar, alternat kamular, sinema alanında olduğu gibi sanat ve felsefe alanında da kendini gösteriyor.
Bu tartışmada gözardı edilen asli sorun elbette — Türkiye’de de olduğu gibi— kız ya da erkek öğrencinin istediği, yetenek ve amaçlarına uygun bir bölüme giremiyor olması. Buna karşılık kız öğrencilerde belirgin kariyer arzusu, erkek öğrencilerde olduğu gibi askerlik dönemiyle bölünmediği için bir süreklilikle güç kazanıyor. Yüksek tahsilli, çoğu kez yüksek lisan yapmış, ancak çalıştığı işi beğenmeyen, gözünü yurtdışı olanaklarına çevirmiş pek çok genç, orta yaşlı ve bekâr kadın tanıyorum. Bunlardan birini bu köşede “Azade- Aziyade” başlıklı yazımda anlatmıştım.
Kız öğrencilere üniversitelerde getirilen bölüm kısıtlaması, muhafazakârlar tarafından desteklenirken, reformistler tarafından eleştiriye uğruyor. Tahran Üniversitesi Uluslararası Siyaset Bölümü öğretim üyesi ve eski (reformist) milletvekili İlahe Kulayi Şark gazetesine şu açıklamayı yapmış: “Hâlihazırda üniversitelerde cinsiyet ayrımına dayalı olarak kız öğrencilerin bazı bölümlere girmesini engellemek onların sevdikleri bölüme sırf kadın olmaları nedeniyle giremeyecekleri anlamına geliyor. Ne yazık ki bu bağlamda yeni kararlar uzman görüşlerinden uzak, keyfî gerekçelerle alınıyor.”
Kulayi devrimin başlarında da muhafazakâr mollaların benzeri düşüncelerle üniversitelerde kız öğrencilere kısıtlamalar getirilmesini talep ettiğini, ancak Ayetullah Humeyni’nin bu tür kısıtlama taleplerini hep geri çevirdiğini hatırlatıyor.
Kulayi’ye göre kız öğrencilere dönük bu kısıtlama tavrının arkasındaki başlıca sebep ekonomik.Hâlihazırda toplum kadınların gücünden, yeteneklerinden yararlanmaya yatırım yapamadığı, kadınlara yeteri ölçüde iş alanı açılamadığı için, onların üniversiteye girmesinin önlenmesi bir hâl çaresi sayılıyor.
Adalet Bakanı Müşaviri Puran Velviyun’un açıklaması ise şöyle: “Yerel üniversitelerde cinsiyetlere göre öğrenci alımı bölgesel araştırmalara dayalı olarak yapılıyor. Kız öğrencilerin bazı bölümler, özellikle makine ve elektik gibi bölümlerden mezun olduktan sonra iş bulamadığı bir gerçek.”
Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren kadın ve aileden sorumlu bir kurumun yöneticilerinden Susen Saffarverdi, kısıtlamaların iki cinsi de kapsadığı yönünde konuşuyor: “Dört yıl önce kadınları ilgilendiren mesleklere dönük bazı bölümlere erkeklerin girişini yasakladık. O dönemde kimse itiraz etmedi. Kız öğrenci oranı erkeklerden çok fazla, biz erkek öğrencileri teşvik için bu kararı aldık.” (Şark, 16 Ağustos 2012)
İranlı kadınların kişisel ve toplumsal duruşları eklektik hukuk sistemine kıyasla çok daha ileride. Kız öğrenciler için üniversite eğitimi, geniş bir nefes alma alanı açıyor. Bu imkâna yönelik kısıtlamanın çabalarını, azimlerini her zaman takdir ettiğim İranlı kadınlarda bir bezginlik sebebi olmamasını diliyorum.
[email protected]
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016