Cihan AKTAŞ
Sanki Malcolm X’in ironik bir dille ırkçı bir bakıştan uzak bulduğu için “renk körü” diye nitelendirdiği Müslüman topluma özgü ruhun fersah fersah uzağına düşmüşüz “çağdaş uygarlık”yolunda. Siyahî ten, daha fazla bilinemezlik ve korkunun kaynağı sayılmaya başlanmış. Göçmen bir de Afrikalıysa, kendini rengiyle de belli ediyorsa hele, daha karmaşık ve korkutucu bir güvensizlik uyandırıyor. Tarlabaşı’nda ortalıkta kalan Sierra-Leoneliler için daha önce olduğu gibi ev arama telaşına düşen sevgili Özlem Yağız’ın mesajında sıralanan “Afrikalı komşu istememe” sebeplerini sizlere aktarmak bile zor geliyor bana. Ezilenin, mustazafın, yerinden yurdundan olanın kendisi gibi ezilen insana, mülteciye karşı gösterdiği acımasız tavrın ulaşabileceği en uç noktalardan söz ediyorum.
Güzelim renk körlüğümüzden şaşmaya zorlayan sınavlardan geçiyoruz. Bizi renk körü kılan sebepler, adımlamaya başladığımız barış için en elverişli iklimi tanımlıyor oysa.
Yabancıya tepki, medya işaretlerinden bağımsız okunamaz. Bir dönemde İstanbul’da, muhafazakârların yaşadığı mahallelerde, İranlı mütedeyyin bir aile için ev aramış, bulamamıştık. Bu sefer korkutucu olan kadının farklı siyah başörtüsüydü. Nihayet daha kozmopolit bir semtte bir ev kiralayabildik o aile için. Sözünü ettiğim, vazifeli gazetelerin İranlılara dönük nefret ve kuşku uyandıran manşetler attığı 1990’lı yıllar.
Sierra Leonelilerin tepkiyle karşılandığı Tarlabaşı ise, kozmopolit olmaktan ziyade, göçmene açık bir yapı sergiliyor. Göçmenin göçmene karşı bir endişesi mi var? Sierra Leoneli göçmenler zaten çok zor şartlar altında yaşıyorlar. Özlem Yağız, www.derindusunce.org’da yayınlanan “Özgür bırakılan kölelerin ülkesi: Sierra Leone” başlıklı yazısının ortaya koyduğu gibi, iç savaşın göçe zorladığı, savaş sırasında ailelerini yitirmiş insanlar her biri. Kendi aralarında “çabuk çabuk” diye isimlendirilen işlerde çalışarak gün geçiriyorlar. Düşük ücretli, çalışırken işverenlerin “çabuk çabuk”diye seslendiği işler yaptıkları için, adlandırma öylece yerleşmiş.
Agorafobinin tuzakları
Mustafa Özel, Yeni Şafak’ta yayımlanan Emeti Saruhan röportajında site yaşantılarının birçok bakımdan cazip görünürken özellikle genç kuşaklarda sebep olacağı olumsuz etkileri irdeliyordu. Bir tür yalıtılma arzusu iç göçmenlere ve şehir düşkünlerine karşı da yükselirken site duvarları arkasına kapanmayı olağanlaştırıyor. Ayrıcalıklarla donatılmış sitelerde yaşayan Müslümanların çocukları“farklı Müslümanlar” olacaktır, Özel’e göre. Olup bitenin kapitalizmin merkez ülkelerindeki durumun bir tekrarı olması Müslümanlarca normal karşılanabilir mi? “İnsanlar zengin, yoksul beraber yaşamalı.”
Bir sebeple korunma endişesiyle kendini toplumundan yalıtan, ayrıcalıklı durumun altını çizme iddiasındaki markalarla hayati bir cemaate dâhil olmaya çalışıyor. Mütedeyyin kesimlerin değerlerinin korunması talebine hitap eden siteler, Müslümanların sistem tarafından neredeyse elli yıl boyunca içine kapanmaya zorlandıkları agorafobik yapıların “markalı” tekrarını getirmeyebilir mi... Sadece diğer Müslümanlarla değil, farklı inanç ve görüşe sahip kesimlerle de irtibatını kesmekle muhafazakâr siyasilerin sıklıkla atıfta bulunduğu “mahalle ruhu” nasıl korunabilir acaba? “Kentsel yozlaşma”ya karşı çare olarak öne çıkarılan site örnekleri, mahalleyi koruma duyarlığıyla izah edilemeyecek bir türdeşine yakınlaşma ve sorunsuz olduğuna hükmedilen bir nüfusa katılarak kentin giderek artan sorunlarından kaçma talebine her keseye göre cevaplar sunuyor. Oysa şehri yapan mahalleyse, kenti yayan da site oluyor.
Hoş, steril yaşamak isteyen herkesin kendine göre korumak, saklamak istediği ayrıcalıkları var, Tarlabaşı örneğinin ortaya koyduğu gibi. İmtiyazlara sahip olduğuna inanan, onları korumak için daha zayıf, dolayısıyla sorunlu olabilecek kesimleri uzağında tutmaya çalışıyor. Kimileri bunu bir medeniyet göstergesi de sayıyor, Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sındaki kahramanı Lenina gibi ve medeniyetin bir sterilizasyon olduğunu söylüyor, gururla.
Özel’in söyleşisinde dile getirdiği gibi, şehre özgü sağlam değerleri yok eden yalıtımlar bunlar. O güzelim renk körü özelliğimizi yitirmemize yol açıyor, yalıtıma dayalı, eşiği sadece türdeşine açık hayat arzuları.
Kozan- Mahmutlu Mahallesi için güzel haber
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar, “İstenmeyen hiçbir yerde kentsel dönüşüm yapmayacağız” diye yüreklere su serpen bir açıklamada bulundu. Adana’nın Kozan ilçesi Mahmutlu Mahallesi’nde, mahalle halkının arzusu hilafına gerçekleştirilmek istenen kentsel dönüşüm tasarısı bu açıklamaya binaen yeniden ele alınır umarım.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016