Cihan AKTAŞ
“Bir kuğu uçuyor yırtarak göğü bir çığlık düşen yaprak gibi”
Emine K. Kılınç, “Kuğu Gölü İlk Perde” şiirinden
Başörtülü şair için kalem uzamını şekillendiren asa bir bakıma. Mısralarıyla kendi kamusalını oluşturuyor o, Mallarme’nin çığır açan şairler için kaydettiği üzere. Saç telleri mısralara karışıyor, “saçları vardır aşkın” diyor Hayriye Ünal, “kararmış bir avuç yüz, bir tutam yılan saçı/ perişan hazinemde” diye yazıyor Fatma Şengil Süzer. Mısralar bir mekânın geçişsizliğini sınıyor, deniyor, yontuyor, geri çeviriyor. Bazen de mekânı dönüştürmenin yollarını arıyor. (Melek Arslanbenzer, “Metroda Cuma Namazı”)
Başörtülü bir yazarın veya şairin yasaklı yıllar boyunca kaleme aldığı metinlerin bir ucuyla başörtüsüne dokunmaması neredeyse imkânsız; yasak bütünüyle kuşatıyor uzamı. Aynanın karşısında başını örtmeye başladı genç şair. Bir kulübede açsın diye baskı görecek; “ikna odası” denilen mahalde. Başına örttüğü geleceksizliği sayılmasın; “kalem”in bir kurtarıcılığı var; “Alak Suresi”nden biliyoruz.
Ev, yalana zorlayan kamusal mekânlara karşılık bir ferahlık sunabilir miydi hâlâ? Emine K. Kılınç buna emin görünmüyor: Evin dışına çıkan kimsenin dönecek bir mesafeyi hesaba katmıyor olması, tuhaf. Ev ise er-geç geri çağırıyor: “-akşam sefaları çelik kapılarıyla”. Melek Kanatlı Kadın bir mekâna sığamamanın boğulmasını duyuruyor “Kuğu Gölü İlk Perde” şiirinde. Kuğu onca zarif, ak, saf ve büyülü gölünde ve gökyüzünde. Meleğin kanatları ise duvarlarla hesaplaşmayı sürdürüyor.
“Badi badi yürüyorlar, böyle olmamalı”, demişti mealen Abdurrahman Dilipak. İyi niyetli öğütlerle ilerliyordu tespitin açılması. Melek Kanatlı Kadın her açıdan mükemmel olmayı başarmak zorunda, sokaklarda uçarcasına yol alırken, aksi takdirde modernizmin kuşatmasına karşı direnme sebebi ve kaynağı son kale de yıkılabilir. Fakat o temennilerle biçimlenen mükemmelliği sağlamaya çırpınırken 24 saat ayakta kalmayı başaramıyor. “Kim bilir döne rbelki, hızı düşer saatin…” Melek gibi, evet, ama aslında insan, düşünüp taşınıyor ve gecenin bir vaktinde uykusu kaçsa bile başını yastığa koyabilmeli. Kısılan şey neticede öz bakım, ister istemez öyle oluyor: Yemek pişmeli acilen, çamaşırlar yıkanıp asılmalı, felçli kayınvalide’nin banyosu yaptırılmalı, küçük kız okuldan alınmalı, oğlanın matematik ödevlerine yardımcı olmalı, kayınvalide için ayrıca perhiz yenmeği pişirilmeli. Bir araya sıkıştırılabilir öz bakım, olsa olsa koşturarak gidilen okul, cami, komşuda mevlit, çarşı-pazar yolunda geçilen park.
“Ama zahmet kipleri beni bugün yormayın”. Şairin neyse ki acı ironiyi aktaracak imgeleri, kelimeleri var. Akdeniz ikliminde kadın bu dilemmayı hep yaşamıştır: Bir yandan bütün meleksiliğiyle evde olmalı, diğer yandan dişi kuş yırtıcılığıyla çatısını kollamalı dört bir tarafta. Nahif ve zaife olarak tanımlanıyorken, ocağın iffet ve namusundan hesaba çekilen de öncelikle o değil midir.... Öyle olsun, o bir melek, şairimiz öyle görüyor, melek ya da çığlığıyla göğü yaran bir kuğu da sayılabilir. Fakat derin, müzikal bir sesle yükselen kanatları bir yerlerde kavisini yitiriyor, ses ise sanki ansızın inlemeye dönüşüyor. “Arıza çıkmış olabilir bir yerde biraz kusur…” Odalar dar, sokaklardan geçişi tartışmalı, kamusal eşikler kılı kırkı yararak yokluyor kimliğini. Melek görünmez olmalı, aşabilmeli çitleri duvarları, kapılardan eşiklerden sessizce geçebilmeli. Eve geç dönmemenin bir yolu bulunabilir mi hâlâ? Kanatları örselendiğinde, hesaba katılmadığı yerden koşarak geçerken badi badileşiyor olmalı yürüyüşü; ne gelir elden… Niye görmüyorlar? Boynunu dik tutmaya çalışıyor, lâkin gölü ırmağı yok; bir kuğu yine de, hesaba katılmadığı eşiklerde kendi dilini anlaşılır kılması/öğretmesi gerek, başka bir görünürlüğü, hesaba katılmamış kanatlarıyla…
Onun uzamı nâmevcudun alanında oluştuğu için göze çarpsa da görünmez, kanatları duvarlara çarparken sıçrasa da kanından damlalar etrafa, acısı bir genellemeyle gözden ırak kılınır.
Nedir ki “uzam”? Nefes alan ve veren hacim, benliğinizi yedirdiğiniz, ayak seslerinizi ve gülüşünüzü, dualarınızı ve hıçkırıklarınızı tanıyan mekân… Kanatlarınız olsaydı, kırılmasına izin vermezdi; tebessümünüze zehir damlamazdı yalıtım tabaklarından… Ekrandaki öğretmenin plates komutunu izlerken yeteri kadar geniş salon, gelgelelim daralıyorsunuz. Bu ev ve odaları günde kaç kalori alacağı hesaplanan solaryum bronzu teni olan bir kadın için tasarlanmıştı. Kanatların dağılırken evden sokağa taşan koşturmaca badi badi yürüyüşle ilerleyecek, cami Pazar yolunda. Muhtar seni solaryum bronzu ve göbek atmalı kadın programı müdavimi komşu kadınla eşitleyecek, meslek hanesi kaydında.
Ne sokak ne de ev kanatlarına uygun tasarlandı. Hastanın diyet yemeğini hazırlıyor ve ayak üstü bir şeyler atıştırıp yola düşüyor. Çünkü bilincini rahatsız ediyor genelleme: Sabahtan akşama bir rehavetle keyfine bakan komşusu da “ev kadını/hanımı”” olarak kayıtlı muhtarlıkta, kendisi de. Alınmasının sebebi yarım yamalaklığa mahkum tahsili değil. O gün içinde gönlünce kanepeye uzanmak nedir bilmedi yıllardır, işi gücü ev işiyle sınırlı da olmadı, kaldı ki sevmese de üstesinden geldi çift çizgisiz pantolon ütüsünün yine de Rosetti’nin mahmur Şark kadınlarıyla bir tutuldu. Kendince bir tarz edinecek zamanı bulamadı. O zamana sahip olma ihtimalinden utandı. Takva giysisiyle hastalara, yoksullara koşabilirdi. Vakit her zaman dardı. Badi badi yürümenin elinde olmadığı sıkışmalar yaşadı.
Kadınların kendilerine uygun olmadığı halde içine hapsedildikleri biçimler düzeninden söz ediyor Luce İrigaray, “Ben Sen Biz”de: “… Var olmanız için bu biçimleri kırmanız gerekiyor.” Oysa bu kırma işlemi ille de bir yeniden doğmayı getirmeyip kendini yok etmekle de sonuçlanabilir. Ya da biçimsel hapishanelerin kırılmasıyla “tenimizden bize geriye ne kaldığını” keşfetmemiz de olası. Şu var ki bize geriye kalan her ne varsa, bir tanımlama gücü ve iradesiyle birlikte olası. Bizi biçimler üzerinden varoluşa zorlayan ruhsal hapishanelerimiz aynı zamanda kanatlarımızı (masumiyetimizi, ilkeselliğimizi ve azmimizi ya da tam olarak bizi kendimiz kılan ne varsa işte onu) kırıp dökerek zapt-u rapt altında tutmanın da düzeneği demek.
“Hani bir yer vardı şurada göğe açılan bir merdiven…”
Kurtuluş vaat ederken özgürleşmeye izin vermeyen çekirdek ailenin cinnet evi, mütedeyyin kadının yeryüzü cenneti olamıyor. Rousseau’nun meleksi kadını olmak ya da Monna Rosa hayatı sürdürmek, evin eşiğinden arabaya, oradan yazlık bahçelerine bir “kapalı” hayata dahil olmak anlamına geliyor.
Müminin kamusal alan hayatıyla mümineninki arasındaki kopukluk, özel alana da yansıyan bir dil/anlayış uçurumu demek.
“Hiçkimseye dönüşmek”ten söz ediyor “Kuğu Gölü İlk Perde”nin şairi, kaleme aldığı bir başka metinde. Başarılı öğrenci, fakülte koridorlarında hocalarının hakaret dolu haykırışlarını hiç unutmadı. Tahsilini yarıda bırakması anne ve babasını öfkeye boğmuş, aslında yıkmıştı. Yıllar hep bir şeyler bildiğini, anladığını ispatlamaya zorlayan telafisi zor bir süreçte, bazı tanımlara hapsolmama mücadelesiyle geçti. Mekânlara vurulan kilitlerin sadece geçmişinin değil geleceğinin de elinden alınması anlamına geldiğini duydu. Bir de kifayetsiz kelimelerin yol açtığı zor sorular… “Kendi yaşadığımız tarihi yeterince ifade edemediğimizi için başkalarının tanımıyla nefes almak ya da boğulmak zorunda kalıyoruz hep” diye yazıyor Emine K. Kılınç. Başbakan Erdoğan tarafından 30 Eylül’de açıklanan paketle bundan böyle başörtüsü –üniforma dışında- serbest olacak. Yaralar geriye doğru iyileştirilebilir mi? Hayır, geçmiş telafi edilemez nadiren tazmin edilebilse bile; zamanlar çalınmıştır, dönemler, ömürler.
Gerçi şaire mısralar bağışlandı parçalanması mümkün kanatların yerini tutsun diye ve ola ki her birinin mütebessim siması ve selamı geniş zaman sabrıyla ödüllendirildi. Başını ağırlaştıran kırk türlü düşünceyle camiye ulaşmaya çalışan kadın zamanla yarışmanın mahcubiyetiyle badi badi yürümeye başladığını fark etmiyor bile: Muhayyilesi ve fikri işlek olsa da vakti gasp edilmiş dönemler yüzünden hep dar. Böyleyken dualarını ve yardım elini eksik etmiyor ihtiyaç duyanlardan; dualardan, fikirlerden, tasarılardan ve şiirlerden de eksilmemeli.
KUĞU GÖLÜ İLK PERDE
-ama zahmet kipleri beni bugün yormayın
İşte dönüyor annem sabahları
Evleri etekleriyle cebireis dağını çıkmaktan
Nane kurutan bir kadın değil artık
Sabah serinliğiyle yatışmış alnı
Ağarıyor saçları uzakları bakmaktan
Kim bilir döner belki, hızı düşer saatin
Akdeniz kıyıları kimbilir- Gaflet de sıkılıyor sevgili
Testiler kırılıyor gün içinde güm diye hevesin
O lokomotif bütün pazarları dolaşmış oluyor
Yokuşları sonra bir iççekmece bir damla usulce dağılıyor
Hünerler tükenmiş geç dönülmüş eve
Arıza çıkmış olabilir bir yerde biraz kusur
Abartılmış olabilir bile bile
Pencereleri anneleriyle,bekliyor
kimseler bilmez gecesini herkes mi biliyor
nerde pişman olma mecazları,dönüyor dünya
kırmızı mahçup kan portakalı - ayağını suya değirmiş
ama nasıl unutma ırmakları yerçekiminden dışarı akıyor
ama nasıl çözünce saçlarını korkunç sarı bir fırça darbesi
derdi belki Van Gogh’a sorsam
-oysa annem denize doğru bakıyor boğulmasın diye çocukları
Hangi denizden kurtulsam bulmasan beni biraz toprak biraz cenin
Biraz ölmemiş olarak –,akşam sefaları çelik kapılarıyla
Ya evin dışındaysak
kimsenin dönecek bir uzaklık almamış olması tuhaf
Ellerimizin bunca boş durması yan yana,
Bir kuğu uçuyor yırtarak göğü bir çığlık düşen bir yaprak gibi
Durmadan.Dönüyor annem çocuklarını kurtarmaktan
-öl demezsen biliyorum ölmüşlerden sayılmam-
neyim var peki nerde meleklerim kanatlarım
bana mı dar geliyor bu ölümlü gömlek
kusurun ikimetrekırkbeş desen terleri -döküldü dökülecek
hani bir yer vardı şurada, göğe açılan bir merdiven
Hani kuşlarını çağırdığın bir aralık açılır mı yalvarsam
Şimdi bir dağ dönüyor bir anneden çok güç dönüyor
nerde olabilirim belki rüya bu kuğu gölü
yükselerek kanatlarıyla
Odette gibi dönüyorum annemin avuçlarında
-ama sabır kuşları şu dalları da alın-
Kaynak:Dünya Bülteni
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları


































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016