Cihan AKTAŞ
Fas'ın "Kırmızı Şehir" olarak da bilinen Marakeş'inde, Jama el-Fena Meydanı bir bakıma olmayanın yerini tutmaya dönük renkli ve sihirli bir karmaşayla turistleri cezbetmeye devam ediyor.
Fas, Doğu'nun en Batısı, Batı'nın en Doğusu ülke. Ardımızda bıraktığımız yüzyıl içinde, özellikle Abdülkerim Hattabi'nin sömürgeciler tarafından yenilmesinin ardından Batı bakışının algılarına kendini ayarlamaya zorlanan bir ülke olduğu da söylenilebilir. Marakeş ülkenin baskın imgelerini sergileyen bir şehir. Göz kamaştıran imgeler, zorunlu soruları bir yere kadar bastırabilir: Ne kadar çok şey farklı gelişebilirdi, niye böyle oldu? Rabat, uzun bir bekleyişi hissettiren bir merkez. Dar'ül Beyza veya Kazablanka'da süren bekleyiş kaçıp gitme amacını güdüyordu. Her şeyi vardı Tanca'nın, ne çok imkan sunabilirdi, hâlâ da öyle. Peki, bu sürüp giden sessizlik niye?
Mimari, resim, müzik, tabii zenginlikler hiç eksik değil topraklarında. Duyarlığı, gelenekleri, kuzeyli sanatçılara, düşünürlere, gezginlere ilham kaynağı olmuş. Güney Avrupa'nın gözü de her zaman üzerinde.
Kültürel üretimde bulunmadığımız takdirde Avrupa'nın taşrası olacağız, diyordu Atasoy Müftüoğlu bir yazısında. Fas kendi içinde kaynayarak varlığını yeniden biçimlendirmeye can atıyor. "Bizim istediğimiz kadar/gibi değişebilirsin" şeklinde oluyor, örtük açık telkinler. Pentagon'un imajını şaşırtacak "rock the kaspah" gibi yoruma açık şarkılara ihtiyacı var.
İnsanların tarihsel varlıklarının şekillerinde bir ömür tüketmesini sağlamaya çalışmanın diğer adı, "kaspah".
Bu güzel ülkenin kendi haline bırakılması söz konusu olamazdı zaten. O, kıtalar arası geçişin elverişli adresi olmaya mecburdu. Gemiler yakıldı üzerinde ve gemiler bir kurtuluş için limanlarına demir attı. Şimdi ise kimliğine biçilen ideal, serbest piyasa cenneti olmaya özendiriyor. Kutubiyye Camii minaresine öykünen II. Hasan Camii, upuzun minaresi ve okyanusa hakim görkemiyle yeni bir mutlu döneme inandırmak istiyor.
Fas, otantiklik ileri sürülerek konuşulan ülke. El-Fena Meydanı, turizme açık bir mekan olan muhteşem Ali bin Yusuf Medresesi'nin bir parodisi gibi de geldi. O artık muhteşem bir ölü muamelesi görüyorsa, yerini ne tutacak?
"Geri geleceğim" dedirtir Puşkin, kahramanı Yevgeniy'e, alt başlığı "Bir Petersburg Masalı" olan manzum eseri Bronz Süvari'de. Tanımlamada, yapılanlarda bir eksiklik var, bir boşluk, bir yanlış anlama. Bronz Süvari'de dile gelen Petersburg'un gerçek hayatının gerçeküstü niteliğine dair kuşkular Marakeş için şu soruyu getiriyor akla: Gerçeküstü görüntüler, hangi göze gelsin istenmeyen gerçek hayatları gizliyor acaba... Petersburg, aydınlanmanın ürünüdür, önceden tasavvur edilmiş bir şehirdir. İki yıl içinde hayata geçirilen ve giderek gelişen Marakeş de Murabıt aydınlanmasının eseridir. Bir kabına sığamamışlığın tecessümüdür.
Gerçeküstü bir şeylerin gerçekleri konuşmayı geciktirdiği bir diğer şehir, Kazablanka. "Dar'ül Beyza" demeden önce "Kazablanka" çıkıyor ağzımızdan; imgelerin yeniden biçimlendirdiği şehir o. Dar'ül Beyza'dan Marakeş'e doğru ara bir yolda giderken sağda geniş inşaat alanları görüyorsunuz, solda ise gecekondu mahalleleri uzayıp gidiyor. Uzun bir duvar bazen bir site inşaatını, bazen bir teneke mahalleyi kapatıyor. Balkona, mahremiyeti sergileme ihtimali nedeniyle "ayıp" gözüyle bakan kültürün başka bir yüzü, El-Fena Meydanı'nda rengârenk bir maharetler ve tuhaflıklarla turistleri cezp ediyor. Yaşlı Avrupa, ilaçla uyuşturulmuş zavallı yılanların heykelsi duruşlarında ne buluyor? Ellere ayaklara kınalı nakışlar işleyen peçeli kadın, Bob Marley desenli tişörtlü sigara satıcısı delikanlı, vücudu kemiksizmiş gibi kırk şekle girdikten sonra ödülünü bekleyen orta yaşlı adam, masal anlatıcısı, fal bakıcısı, rengârenk meyve ve magnet tezgâhlarına çağıran çığırtkanlar... Kutubiyye'ye (1147-1158) karşı II. Hasan Camii, 14. Yüzyıl eseri Ali bin Yusuf Medresesi'ne karşı ise postmodern zamanların himayesinde çeşitlenen El-Fena renkleri...
Kozmetik firmalarının botanik bahçesi , Marakeş. Fakat aynı zamanda "casino"ların, "oryantalist görkemli kulüplerin" de adresi... Dünya jet sosyetesinin müdavimi olduğu tasarım ödüllü bir kumarhanesi de var, bu büyülü kiremit renkli şehrin.
Yerli halkın "Kaza" diye söz ettiği Dar'ül Beyza'ya yakın fabrikalardan birinde çalışan Türkiyeli mühendislerden birinin eşiyle sohbet ediyoruz. Türkiye'de yaşanan siyasal gerilimi hissettirmediği için Fas'ta yaşamaktan memnun olduğunu söylüyor. Laik- "dinci" gerilimi olmadığı için Fas'ı yaşamaya değer buluyor. Herhalde bu yaklaşım, bir ülkeyi içinde yaşarken bile yüksek duvarların berisinden izlemekle aynı şey. Krallık rejiminin gerçekte bu ülkenin insanlarının potansiyellerini gerçekleştirmelerini nasıl etkilediği sorusu üzerine düşünmemek için kat kat duvarların ve koruma perdelerinin arkasında kendi hayatını yaşayan yabancılara karışmalı. Sömürgeciler Kuzey Afrika şehirlerinde kendilerini rahatsız eden yoksulluğu, sefaleti, nefret dolu bakışları, yerli kültüre özgü göstergeleri ve bir ülkenin halkına aslında neler yaptıklarını bildiren her türlü resmi yüksek duvarların gerisine hapsetmişlerdi.
Metinlerde "kaspah" olarak geçen, Faslıların "kaspa" dediği kasabanın ya da yerli mahallelerin ahalisi günün belli saatlerinden itibaren o duvarı aşıp da sömürgecilere ait modern mahallelere adım atamazmış. Bu tür bir tarihsel örneğin ardından Mernissi'nin Fas kadınları için tasvir ettiği, 1943'e kadar ağırlığını koruduğu belirtilen duvar arkalarında süren yaşantıların çok daha çarpıcı bir şekilde okunabileceği açık: Sömürgeci yerli halka, haremde kadın muamelesi yapıyor. Kaspah'a hapsin tabiileşmesinin bu toplum üzerindeki izleri kolayca silinebilir mi?
Mesela, her gün bindiğiniz treni Fransızların yaptığını hatırlamak zorundasınız. Benzin aldığınız Africa şirketi, Fransızlara ait. Bir kitapevine girdiğinizde dergilerin hemen hepsinin Fransızca olduğunu görüyorsunuz. Kimi kafelerde elinize verilen tarifeler ya tamamen Fransızca ya da Arapça ve Fransızca. Sokakta ve en yaygın marketler zinciri Merjane'nin bir şubesinde dolaşırken karşılaştığınız aileler Arapça'dan Fransızca'ya geçişler yaparak konuşuyor çocuklarıyla. Arabasıyla bizi Rabat'ta gezdiren –kasbah'ta yetişmiş- mühendis bir tanıdığın arabasının teybinden Fransızca şarkılar yükseliyor.
"Kaspah", yüksek modernist mimarlığın sömürge topraklarında tecessüm eden ayrımcı, yalıtıma dayalı yerleşim tasavvurunun bir eseri.
Le Corbusier, Cezayir şehri projesini hazırlarken Fas şehirlerinin mimarisine el atan –rakibi saydığı- vatandaşı mimar Prost'un geliştirdiği prensipleri benimsemişe benziyor. Sömürge şehirlerindeki yerleşimlerde yerli (ya da bahsedildiği üzere "Arap") halkla Avrupalıların yerleşeceği kısımları mümkün olduğu kadar ayırmaya dönük bir prensip, sözünü ettiğim. Ayırma çoğunlukla araya bir yeşil alan konularak gerçekleşiyor. Yeşil alana da "Cordon Sanitaire" yani "Sağlık Kordonu" adı veriliyormuş. Marakeş ve Rabat'ta bu sağlık kordonu belirgin olarak fark ediliyor. Le Corbusier, Prost'un Fas şehirlerinde hayata geçirdiği "sağlık kordonu" prensibini Cezayir planında kendine göre yorumlamış. "Arap Şehri"ni kendi haline terk ederken üzerine köprü halinde Avrupa şehrinin bir kısmını yerleştirmiş. Böylelikle şehir yeşil alan yerine bir hava tabakası ile bölünmüş oluyor. Mimarlık Tarihçisi Zeynep Çelik'e göre işte bu yolla köprü üstündeki Avrupalılar, aşağılarda yaşayan yerli halkı sürekli göz altına tutuyorlar. Sosyal hiyerarşi bu yolla şehrin imajına iyice yediriliyor. Göz altında tutma da olağanlaşıyor.
Türkiye'nin hemen her yöresinde görülen ve giderek de sayıları çoğalan, özel imkânları ve güvenlik sistemleri de aynı ölçüde gelişen siteler, bütün bu nedenlerle özellikle düşündürücü. Biz Türkiye halkı olarak hiç sömürge olmadık, ama gülüyle dikeniyle Batılılaşma arzusu, bir kesimin diğerini paryalaştırmak istemesiyle sonuçlandı.
Muhammediye kaspa'sının sokaklarında, Marakeş ve Rabat'ın "sağlık koridorlarını"nda dolaşırken işte bunlar geçti aklımdan. Yalıtım, bazen "kaspah", bazen de "sağlık kordonu" ile aynı kapıya çıkacak yerleşim veya geçiş alanlarının hem sebebi, hem sonucu. Bir taraftan dar gelirlilere nefes alacak köşeler, güvenilir adresler sunan eski mahalleler yıkılırken, site yalıtımlarıyla öne sürülen ayrıcalıklı yaşantıların işaret ettiği uçurum ise çok daha zorlu bir tecrübenin yol açacağı meseleleri üzerine düşünmeye sevk ediyor.
http://www.dunyabulteni.net/?aType=yazarHaber&ArticleID=19376
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016