Cihan AKTAŞ
Her şey yeniden “İslamcılık”la, İslamcılığa yorulan niteliklerle açıklanmaya başlandı. Ama gerçekte öyle mi? İslamcılık bir çıkarılan bir giyilen Mili Görüş gömleğinden ibaretmiş gibi…
Herkes İslamcılığı kendine göre tanımlıyor gerçi. Bana göre ise İslamcılık, kaynaklardaki bilgilerle mevcut hayatın ritmi arasında gidip gelen dönemsel bir tecrübenin birikimidir ve ayrıca modern dünyada dini uygun bir şekilde yaşama ve temsil etmeye ilişkin kaygının da adıdır. İslam tektir, İslamcılık ise dönemsel cevaplar aramaya yoğunlaştığı kadarıyla muhtelif. Bir gelir, bir geri çekilir.
Bir dönem öncesinin yaygın sıfatı “muhafazakârlık”tı. Kimse de bu sıfatın doğru kullanıp kullanmadığıyla pek ilgilenmiyordu. Yeni bir sınıf, toplum, anlayış ortaya çıkıyordu sanki. Dar bir kadroya, etkin olsa bile sınırlı sayılan ve yanlış anlamalarla yüklendiği için de yıpranmış sayılan bir harekete özgü sıfat, statüko ile uzlaşmanın süreğinde layıkıyla taşıyıcı güce sahip görülmüyordu. Oysa tam da İslamcılığın yarım asrı bulan soruları ve cevaplarının sağladığı bir enerji ve birikimle, teşvikle mümkün olan bir tazelenme dönemine uzanıyordu Türkiye. Buna karşılık İslamcılığa ilişkin popüler olumsuz yargıların gücü her zamanki kadar baskındı. Böylelikle kimi İslamcılar bağlam değiştirirken muhafazakârlığı uygun bir maske olarak benimsediler ya da muhafazakârlığa karşı çıktıkları zannıyla muhafazakârlaşmaya başladılar.
Esasında postmodern söylemlere özgü dalgalı bakış açısı hâkim siyasete: Bir şeylerin değişmesi gerekirdi, başka da çaresi yok, öyleyse her şey gider. Yoğun hareketliliğin düşünsel rehaveti örtbas ettiği ve eleştirinin davaya ihanetle bir tutulduğu dönemlerden geçiyoruz.
Sert kavga diline, tartışmalara, kutuplaşmaya karşılık İslami kesim bir tür rehavet hali içinde, günübirlik laf yetiştirmelerle vakit geçiriyor. En az kırk- elli yılın eleştiri ve teklif birikimi, sivil toplum örgütleri, cemaat ve vakıfların bin bir mahrumiyet ve baskı altında geliştirdiği dil ve söylemler Hükümet’le Gülen Hareketi arasındaki kavganın dili tarafından yutuluyor..
Hz. Ömer’in eleştiriye açıklığını anlatan Asrı Saadet sahnesini gözlerimizin önünde canlandırmayı çok seviyoruz. Ancak söz konusu olan kendi bağlandığımız siyaset ve liderin eleştirisi olduğunda, bunu ihanetle adlandırmakla yetinmeyi tercih ediyoruz. Olması gereken her yapının kendi içinde özeleştiriyi ihmal etmezken, dışarıdan gelecek eleştirilere de açıklığına izin verecek faal bir konuşma ortamı.
Muhalif hatta düşman üzerinden kurgulananın ötesine geçen kavrayıcı, çağıran bir dil, bir üslubun yaygınlaşmasını sağlamak için değilse, onca kitap niye okundu, onca tefsir çalışması niye yapıldı…
Gündemin başlıkları ve mevcut sorunlara ilişkin bütün açıklamalar İslamcıların bütün kazanımlarının da temsilcisi olarak görülen Başbakan Erdoğan’dan bekleniyor. Başbakan Erdoğan ise Türkiye’deki tipik kutuplaştırıcı siyasetin ötesine geçen bir dil kullanmamayı yeğliyor. Karşıtları da benzeri şekilde kutuplaştırıcı bir dil kullanma konusunda iştiyaklı. Krize yol açan her tartışmada kesimler- statik olanı değiştirmek o kadar kolay olabilirmiş gibi- geleneksel mevzilerine çekilerek ötekinden ümidi kesiyorlar. Binnaz Toprak’ın seçim sonuçlarını değerlendirdiği baskahaber.org’ta okuduğum söyleşisinde dile getirdiği eleştiriler buna bir örnek. Toprak, eğitilmiş/eğitilmemiş kesimler üzerinden siyaseti okurken "Beyaz Türk" genellemesindeki kısır döngüyü çözüm olarak ileri sürüyor.
Rövanş mantığının ötesine geçen arabulucu, söyleşiye çağıran yeni bir dil oluşturma fırsatının hebası nihayet statükonun başka bir kalıpta yeniden canlanması anlamına gelmiyor mu? Etyen Mahcupyan’ın çok konuşulan yazılarından birinde ifade ettiği gibi, bir taraftan daha önce sistem tarafından dışlanmış ve devletin nimetlerinden yoksun bırakılmış geniş muhafazakâr kitleler sisteme entegre olurken, aynı kesimler seküler bir zihin ve hayat tarzı yapısına açılıyor. Bu tespitin gerçekliği elbet tartışmaya açık. Sonuçta bir bastırılmışlıktan ileri gelen bir içe kapanış dönemi sonrasında, yeni öğrenmeleri gerektiren bir süreci adımlıyoruz. Kutuplaştırma artarken her kesim karşısındaki manzarayı kendi görüşüyle tasvir ederek duruşunu tahkime çalışıyor.
“Bugün Ramazan'da sadece beş gün oruç tutanlardan, günde sadece bir kez namaz kılanlara, dini doktrinlerle popüler sufi öğretiyi harmanlayarak kendisine manevi bir dünya yaratmaya uzanan sayısız 'yeni dindar' var. Bunun bir tür sekülerleşme olduğu açık... “ diye tasvir ediyor gözlemlerini Mahcupyan, “Bir gün herkes AK Partili olabilir” başlıklı yazısında. Maalesef iktidar olgusuna gerekli bir mesafeyle yaklaşan düşünürlerimizin seyrekliği, AK Parti’nin başarısını çarpıcı bir dille çözümleyen bu cümlelerin tahliline izin vermeyecek bir göz ardıya sebep oluyor. Eleştirinin de toptan reddiye tutumuyla bir görüldüğü üslubun tarafgirlik adına tercih, insaflı ve hakkaniyetli eleştirinin sahasını büsbütün görünmez hale getiriyor. Eleştiride mesafe ayarı yoksunluğu bir taraftan zihinleri tazeleyen yorumlar ve analizler yapmaları beklenen düşünürlerin cümlelerini kısıtlarken, bir taraftan da eleştirinin içeriğinde doğrular olsa bile kale alınmasına izin vermeyen bir bağlamı biricik gerçeklik olarak okumaya sevk ediyor.
Hep, nasılsa işler yoluna girecek, artık sistemin baskı altında tuttuğu bir kesim olmaktan çıktı İslamcılar, hiçbir şey eskisi gibi değil, diyoruz. Bunu kanıtlayacak az sebep de yok. Fakat emanet ehline verilmediği, statükonun tarafgirlik mantığıyla “liyakate değil niteliğe bakarım” tutumu devralındığı için kervanın yolda düzene sokulması mantığının hükmü geçerli oluyor. Her kesimde insaf, tevazu, mahremiyet mesafesini gözetme endişesi, kul hakkı, helalleşme, arabuluculuk gibi kavram ve tutumlar tarafgirliğin bakış açısında yontularak işlevsizleştiriliyor.
Çok değerli birikimlerin lâyıkıyla kitlelere tanıtılmasını amaçlayan iyi niyetli projelerin aceleye getirildiği izlenimi veren ifadelerle sunumu, niyete değilse de üslubun diddiyetine gölge düşürüyor. Çok büyük bir titizlik göstermeyi hak eden “7 Güzel Adam” dizisinin sunumuyla ilgili medyada dönen cümlelerden biri dikkatimi çekti: “Onlar evrensel değerlerle buluştular." Bu söz bir hayli düşündürücü. Dizi aceleye getirilmiş, estetik açıdan hamlığı hissedilen bir sunumla ileri sürülüyor . Onlar zaten evrensel değerlerden yola çıkmamışlar mıydı? İslamcılık, işte bu yarım yamalak anlaşılan şeyin de eleştirisini yapabilme sorumluluğun adıdır.
Güncel cevap üretme yarışında rastgele kullanılarak hırpalanan bir kavram da “cemaat” oluyor. Gülen Hareketi kavgası bağlamında pek çok AK Partili neredeyse bu kavga üzerinden cemaat olgusunu hafife alan cümleler kurabildi. Oysa İslami varoluş parti üzerinden değil, cemaat üzerinden gerçekleşir. Mevcut cemaatlerin yapısını, faaliyetlerini eleştirirsiniz, o ayrı, ancak cemaat olgusunu hafife alan bir dilin pekâlâ aynı zamanda Mahcupyan’ın işaret ettiği şekilde sekülerleşmeyi sürdüren bir toplumsallığın ifadesi olduğu geliyor akla.
İslamcılığa dönecek olursak… Onu muhafazakâr siyasetten ayıran, tam şimdi eksik olanın ne olduğunu görme ve anlatma başarısı olabilirdi. Bu başarı gösterilmediğinde anlaşılan, İslamcılığın geri çekilmekte olduğudur.
Yeni yorumlara izin vermeyen bir eleştirel bakışı hor gördüğünüz, körelttiğiniz takdirde, kendini karşıtını suçlama üzerinden var eden kısır siyasete dolanıyor ayaklarınız. Mustazaflara vaat edilen zafer, sarsıcı olsa bile nihayet bir hakkın yerli yerine konulması olarak kendini duyuran adalete inancımız, rövanşın ötesine geçen bir hedefi gösteriyor muhakkak ki… Sahici başarı rövanş düzeyinde değil, karşıtını hakikat adına sarsacak bir anlama inandıracak cümleler ve eylemlerde bulunuyor oysa…
http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19646/geleneksel-mevzi-konforumuz
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016