Cihan AKTAŞ
Nihai kurtuluş adına kahraman yolu gözleyen bir toplum olmaya devam ettiğimiz bir gerçek. Öylesine yeraltı hayatlarına zorlanmış ki toplumsal kesimler çağdaşlaşma yolunda, gün yüzüne çıkmak kişisel çabalarla gerçekleşemez sanki.
Üstelik haber alma imkânlarının hiçbir dönemde olmadığı kadar artış gösterdiği bir dönemdeyiz, vatandaşlık bilinci de aynı ölçüde yükselmeye devam ediyor. Kimseden ırkı ve dini ya da sınıfı hatta cinsiyeti nedeniyle maruz kaldığı ayrımcılığı sineye çekmesini bekleyemezsiniz. Ezilme biçimlerinin haddi hesabı yok, herkes gruplar, kesimler halinde özür talep ediyor ve bir de tanınma hakkı. Çölde konuşmayı sürdürmekle yetinmek istemiyorsak, hiçbir dönemde olmadığı ölçüde yüz yüze konuşmalara açık olmamız gerektiği bir gerçek.
Bir kahraman için gerekli sayısız özelliğe sahip olan Başbakan Erdoğan ise olduğundan daha ketum, mütehakkim, tavizsiz bir görüntü sunmaya zorlanıyor son dönemlerde. Oysa onu kahramanlaştıran süreçte öne çıkan iki özelliği içtenlik ve tevazudu. Şimdilerde ise vefasız yarine beddua ederken zaafa kapılmamak için asıl sorunu yüreğine gömen feodal erkeğin sitemkâr söylemi hâkim oluyor konuşmalarına, Sayın Erdoğan’ın. Sanki, özrünün çoktan anlaşılmış olması beklentisini de içerirken sertleşen bir sitem, sözünü ettiğim. Bu nedenle de birlikte anıldığında yanlış anlamaya sebep verebilecek konuları apar topar aynı metinde harmanlayarak toplumsal açıdan etkili olacak anlamlı bir bütüne ulaşmaya çalışıyor. Aksi takdirde Uludereli annelerle “kürtaj” meselesi niye aynı bağlama yerleşsin bir konuşmada... Uludereli anne sınırda bombalanan bebesinin yazgısını tevekkülle karşılamalı, ne de olsa sınırsızca doğurabilir bir bedeni var, diye mi düşünmek gerekir...
Kürtaja karşı bir bilinçlenmeyi savunmak, elbette bütün vakalara genellenemeyecek sezaryen üçkâğıtçılıklarını eleştirmek önemli olsa da Uludereli anaların yasına iliştirildiğinde metin çözümleme tekniklerine el atmayı gerektiren bir bağlantı sunuyor.
Gerçi, Başbakan’ın kürtaj eleştirisi karşısında yükselen feminist tepkiler de olağanüstü şaşırtıcı, tuhaf.Aksu Bora’nın twitter’da kaydettiği gibi, gelişme ve insanca yaşama konusundaki engellere karşı her türlü haktan söz edilebilir de, kürtaj serbestîsi savunusu nasıl bir mantıkla “kürtaj hakkımız” şeklinde bir slogana dönüşebilir... Belki “kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” şeklindeki telakkinin mustarip ettiği kadınları dikkate alıyor bu slogan. Ancak bir yanlış başka bir yanlışla da düzelmez ki...
“Bedenim benimdir” demenin de bir sınırı olmalı ve hayat kurtaran bir müdahale olabilecek kürtaj, ölü bebekler toplumu oluşturmanın bir tekniğine dönüşmekten kurtarılmalı. Kürtaj hadisesine cenin açısından bakmak ileri bir insani kavrayışı temsil ediyor kanımca.
Halkın çıkarları ve duyarlığı açısından bakmada zirveyi temsil eden ise şimdilerde hem metaforik anlamda hem de somut olarak, sınırlarda yaşayan nüfus. “Bana gelirken usulca adım atınız / Sakın yalnızlığımın zarif porseleni çatlamasın!” diyor ya Söhrab Sepehri, Sekiz Cennet’te...
Uludere’nin yaslı insanları kürtajlı sezaryenli bir kolajın parçası olmanın ötesine geçen bir ilgiyi hak ediyor.
Kaldı ki kürtaj da bir kolajla anılıp geçilmeyecek önemde bir mesele. Özeleştiriyi eksik etmeyen feminist yazar Germaine Greer’in ifadesiyle, modern kadın olmak giderek daha fazla tıbbi müdahaleye, bedeninin ideal sağlık ve beden adına sürekli kazınmasını tabii karşılatan bir piyasaya açıklık anlamına mı geliyor...
“Rahim” olgusunu farklı bir şekilde açmaya çalışan bir diğer feminist yazar, Luce Irigaray, “Dişil bedenin ayırt edici özelliği olarak canlı organizmalardan birinin hastalanmasına, ölmesine ya da reddetmesine neden olmadan ötekinin kendi içinde gelişimine gösterdiği hoşgörüyü” “Farklılık Kültürü” başlıklı yazısında anlatıyor. (Ben Sen Biz, İmge, 2006) Irigaray’ın çözümlemesinde “hoşgörü” ve “ötekine saygı” kavramlarıyla anlaşılan rahim “ikamet” edeni sorgusuz sualsiz dışarı atmayı hakkı bilen bir organ olarak görünmüyor.
Türkiye tipi feminizm ise bir taraftan aşırı lirik (ve barışçıl) bir kadınsılığı yüceltirken ideolojik bir refleksle rahmi, serbestçe kazınmaya açık herhangi bir organ olarak görme yolunu tutuyor. Bu noktada belli ki “kürtaj hakkımız” söylemi öncelikle kalıplaşmış ideolojik reflekslerle açıklanabilir bir eksiklikle malul. Erdoğan’ın kürtaj eleştirisini Uludere bağlamında dile getirmesi de, bu tür bir bakışa pek elverişli bir pencere sundu.
Canla başla doğması temenni edilen ve buna hakkı olan bebeği bu dünyada neler bekliyor, mesela kaçakçılığın risklerine terkedilmiş bir sınır beldesinde... Hiçbir anneden bin güçlükle dünyaya getirip büyütmeye çalıştığı çocuğunun parçalanmış bedeni karşısında sağduyulu normal bir vatandaş tavrı beklenemez. 34 değil tek can dahi olsaydı yitirilen, yüreği yanık insanlar kadar Türkiye’nin şeffaflaşması doğrultusunda elini taşın altına koymaktan kaçınmayan vicdanlar da aynı şekilde açıklamalar beklerdi.
İçten konuşmaları ve mücadele azmiyle halkın kalbine taht kurmuş olan Başbakan’ın, aynı içtenliğini koruyarak hataya düştüğü meseleleri dile getirmesine engel olan şey, kahramanın misyonunu gücüne, iktidar alanının genişliğine bağlayan telakkinin toplumun dokularına fazlasıyla sindiği varsayımı olsa gerek.
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016