Cihan AKTAŞ
Hayatının bir döneminde kitapları ve cümleleriyle ufku açılan ya da kafasında soru işaretleri beliren herkes, vefatının ardından hakkında bir şeyler yazmak istedi. Kimisi eşi menendi bulunmaz bir dönek olarak tanımladı, kimisi de kafası karışık bir maceraperest. Kimisine göre hayatındaki kadınlara karşı vefasızlığından da belliydi, ideolojik ve dinî bağlamdaki vefasızlığı. Defalarca evlenmiş, bir taraftan da eski eşleriyle görüşmeyi sürdürmüştü. Böyle bir insanın din ve ideolojilere vefalı olması da beklenmemeliydi.
Dinler ve ideolojilerin tarihi gösteriyor ki davasına sıkı sıkı bağlı ya da bir misyon yüklenen erkekler öncelikle eşlerini ve evlatlarını ihmal etmeye zorunlu kalmışlardır. Yakın çarpıcı örnek, Yılmaz Güney’in kızı Elif Güney Pütün’ün, Bir Odadan Bir Odaya başlıklı kitabında dile geliyor.
Mütedeyyin kişilikler açısından da, peygamber de olsa evlat ve eşle, hatta aşkla sınanmanın örnekleri çok sıradışı ve sınırlı değil. Nuh, Lut, Yusuf...
Türkiye ikliminde Garaudy’yi kuşağı yazarlar arasında en çok Nurettin Topçu’ya benzetiyorum. İki yazarın da edebiyatçı yönü, eylemi beslemeye dönük düşüncenin gölgesinde kalmış görünüyor. Felsefenin bastırılmasının bu topraklarda sebep olduğu düşünsel daralmaya dönük eleştirileri kadar, kadınların ezilmişliği konusunda da paylaştıkları bir tesbit, duyarlık ortaklığı var ayrıca. Kaç kişi Topçu’nun fikir yazılarının gölgesinde kalan hikâyelerini, özellikle taşralı kadınların gönülsüz evlilikleri konusunda çok önemli bir sosyolojik başvuru kaynağı olabilecek “Karayazı” isimli hikâyeyi okudu, bilmiyorum. (Topçu’nun hikâyelerini biraraya getiren Taşralı, Ezel Erverdi ve İsmail Kara’nın çabalarıyla 2005’te yayımlandı Dergâh Yayınları tarafından.)
Kadın meseleleri üzerine kafa yormayı hiç bırakmamış bir düşünür Garaudy. “Erkek hâkimiyetine dayalı altı bin yıllık ataerkil toplum yapısından bu yana, insanlık kadın boyutu tarafından kötürümdür. Güç ve savaş, çarpışma ve hâkimiyet konularında ‘erkekçe’ değerleri birinci plana koymuş olan toplumlarımızın temel problemi, toplumsal ilişkilerimizin ‘kadınlaştırılması’ problemidir” diye yazmıştı, İslam ve İnsanlığın Geleceği isimli kitabında. Rengin Soysal da, “Garaudy ve Selülitler” başlıklı yazısında değinmişti müteveffa düşünürün bu tesbitlerine.
Garaudy, kadınların ezilmişliği konusunda feminist hareketlerin haklı protestosunun sadece kadınların eşitliği isteği üzerinde düğümlenip kalmasının açmazlarına, “eşitlik” sorununun, erkek efendi modelinin benimsenmesi nedeniyle yaşadığı tersyüz olma durumuna işaret ediyor bu bağlamdaki yazılarında; eşitlik hakkından ayrı olarak farklılık hakkının devam ettirilmesinin önemini vurguluyor.
Sanat ve edebiyatın ve elbette gündelik hayatın dilinin de dönüşümü, kadınların özgürleştirici farklılık politikaları için niye bu denli önemli; Garaudy ile Luce İrigaray’ın bu alandaki çözümlemeleri büyük benzerlik gösteriyor.
Garaudy’nin gösterdiği ufukta kadın özgürlüğü, bizatihi özgürlükçü vizyon, eski sistemin hükmetme- edilme temeline dayalı değerleri ve hiyerarşileriyle bütünleşmekle elde edilebilir bir kazanım olmaktan uzak. “Yaşayanlara Çağrı”nın yazarı, kadın hakları hareketini köklü tarihî değişimin en güçlü ve manalı taşıyıcılarından biri olarak görüyor: “Ferdiyetçilik yüzünden çok küçük parçalara bölünmüş bir toplumdan yeni cemaatçi bir toplum dokusuna geçiş değişimi; istatistiğe dayanan ve gerçek çehresi belli olmayan bir toplumdan sahici, yani katılmacı ve ortaklaşmacı bir demokrasiye geçiş değişimi...” (sf. 47, Pınar; 1986)
İslami kesimde “ataerkil tarih” eleştirisi genellikle sessizlikle karşılanıyor. Bunun en sade sebebi, mevcut tarih algısını değiştirmeye dönük her türlü soru ya da tesbite kendini kapatan bir zihnî konformizm olmalı. Feminizm mutlaka aileyi dağıtan erkek düşmanı bir ideoloji olarak anlaşıldığından, her hâlükârda yanına eklendiği ismi çığırından çıkartan bir sıfata dönüşüyor. Oysa feminizm bir sürü soru ve cevabın yanında kadınların seçme hakkını gündeme yerleştiren, karmaşık, zorunlu ve sarsıcı adımların adı aynı zamanda.
Garaudy bu adımların sesini dikkatle dinlerken iki yanlı bir eleştiri sürdürüyor. Anlatmaya çalıştığı, gerçeğin üzerindeki tozları silkeleyerek hakikati aramayı sürdürmenin kadın ve erkeğin birlikte yürüteceği sürekli bir söyleşi hâlinde mümkün olabileceği... Yapılması gereken sürekli bir okuma-yazma, tartışma faaliyeti olmalı, zulme seyirci kalmayı statüko adına koruma altına almaya çalışmak yerine.
Erkekegemen zihniyetin ekolojik açıdan ortaya koyduğu tahribatı irdelerken, “...hayat karşısında Tanrı rolü oynamaya kalkıştık ve sonuçta bugün yeryüzünün insan denen varlığı kusmasına neden olacak ekolojik ayaklanmaya neden olduk. Hayatı aşağılarken kadınları da aşağıladık, çünkü kıskançtık” diye bir özeleştiri getiren Dilaver Demirağ’ın yanında, bir tefsir yazma cesareti gösteren, Türkiye’nin ilk kadın müfessiri olan Semra Çekmegil gibi bilginlerin de çabasıyla zenginleşmeyi sürdüren bir dil, hayatımızın ağır aksak yürüyen sahnelerinin değişmesi açısından kayda değer örnekler...
twitter.com/chn_aktas
Yazarlar
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016