Ergun BABAHAN
Recep Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye’nin otoriter bir rejime yönelmesinden duyduğu kaygıları dile getiren Almanya Cumhurbaşkanı Gauck’a hem dini, hem de mill duyguları kullanarak, daha doğrusu tahrik ederek cevap verdi.
İmam-Hatip Lisesi mezunu olmakla öğünen Bay Erdoğan, Gauck’un rahip orijine atıfta bulunarak ‘‘Herhalde kendisini hala rahip sanıyor’’ dedi. Hukukun üstünlüğünü savunmak, demokratik ilkeyi hatırlatmak ile rahipliğin ilgisinin ne olduğunu açıklamadı elbette. Eğer, rahiplik böyle bir meslekse, hiçbirimizin kiliseden çıkmaması gerekir herhalde.
Burada Milli Görüş gömleğini yeniden giyen, seçmen tabanının dini duygularına hitap eden bir Erdoğan çıktı karşımıza. ‘‘Bu adam beni eleştiriyor ama bakın o sadece bir hristiyan değil, aynı zamanda rahip’’ diyerek sözlerinin ağırlığını ortadan kaldırmaya çalıştı.
Erdoğan’ın kendi dünyasında da, seçmen tabanının ağırlıklı bölümünde de rahip, düşman bir dünyanın temsilcisi. Erdoğan, dünyanın sadece müslüman olmasını istemiyor, Sunni müslüman olmasını da istiyor. O nedenle rahiplikten gelme bir cumhurbaşkanının kökenini aşağılayıcı bir dili rahatlıkla kullanıyor.
Bunu söylerken kendi iktidarı döneminde hristiyanların Malatya’da işkence edilerek öldürülmüş olduğunu, Trabzon’da bir rahibin vurularak öldürüldüğünü hatırlamazdan geliyor. Toplumun bilinçaltındaki rahip düşmanlığı ateşine körükle gidiyor. Bir yandan bunu yapıyor, diğer yandan 100 yıl önce dinleri yüzünden kitlesel bir imhaya uğrmış Ermenilere dostluk mesajı veriyor.
İkinci silahı ise, ülkeninin içişlerine karıştırmama mesajıydı. Muhafazakar-milliyetçi kesimin hoşuna giden bir başka mesaj da bu: ‘‘Ülkemizin içişlerine karışılmasına asla tahammül edemeyiz dedik. sadece onu kullandı orada, bu içişlerine karışmak gibi anlaşılmasın ama… biz ama ile çok çektik. Onun için devlet adamlığının gereği neyse onu yapmak lazım.’’
Avrupa Birliği üyeliğine resmen aday olduğumuzda aslına Avrupa’nın içişlerimize karışmasına onay vermiştik. Avrupa, AKP iktidarına standartlarını gelişmiş ülke standartına getirme şartı getirmiş ve bunu sıkı sıkı denetleyeceğini ilan etmişti. Müzakere süreci dediğiniz şey, aslında sürekli bir içişlerinize karışma, içişlerinizi Batı standartında yürütüp yürütmediğinizi kontrol sistemi anlamına gelmektedir.
Üyelik müzakeresine başlamanız, Avrupa’nin içişlerinize karışma yetkisini baştan kabul etmeniz demektir. O yüzden bugün kalkıp ‘‘içişlerimiz karıştırmayız’’ demek demagojiden başka bir anlama gelmemektedir.
Ama kendisinde Mısır’ın, Suriye’nin içişlerine karışma hakkı görüyor. Daha da ötesi, ‘‘iç işime karışma’’ dediği Almanya’nın özgürlükçü din politikalarına müdahale etme hakkını kendinde görüyor ve oradaki Alevi toplumuna ayar vermeye kalkıyor.
Kendini Almanya’da miting yapıp herşeyi söyleme hakkına sahip bir lider olarak görürken, Almanya Cumhurbaşkanı’nın Ankara’da çoğulcu demokrasiden ve hukukun üstünlüğünden bahsetmesinden rahatsızlık duyuyor.
Neden?
Çünkü, söylediklerinin doğru olduğunu biliyor.
Anayasa Mahkemesi’ni ‘‘kaseti var’’ söylemiyle susturmaya çalışırken, Almanya Cumhurbaşkanı’nı dini ve mill söylem üzerinden etkisiz kılmaya çabalıyor.
Yani, Türkiye’yi ortasından ikiye bölmekle kalmıyor, bu topraklardaki hristiyan düşmanlığını, Batı karşıtlığını kışkırtıyor.
Askeri vesayet rejimi yıllarca bu ülkeyi irtica ve bölünme korkusuyla yönetmişti. Belirsiz iç ve dış düşman her türlü anti-demokratik düzenlemeyi, yargıyı emir-komuta zincirine bağlamayı haklı gösteriyordu çünkü.
Recep Tayyip Erdoğan, askeri vesayetten aynı sistemi devraldı, sadece düşmanları değiştirdi. Şimdi düşman ne olduğu belirsiz bir çete ve hristiyan dünyası.
Mısır ve Suriye’de uğradığı yenilgi, hristiyan Batı’ya olan öfkesini artırmaktan başka bir işe yaramadı. Pennsilvanya dediği dinleme adresinin aslında Washington olduğunu bilmesi ama elinden bir şey gelmemesi, bu kızgınlığını daha da artırıyor.
Türkiye’yi çok hayırlı günlerin beklemediği her geçen gün daha net bir şekilde görülüyor maalesef.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021