Ergun BABAHAN
Demokrasiden önce hukuk kurallarının konulduğu ve kurallarla oynamaya kimsenin cesaret edemediği ülkelere liberal demokrasi deniliyor. Batı demokrasileri Magna Carta’dan başlayan temel hak ve özgürlükler sözleşmeleri üzerinde gelişip serpilmiştir. O yüzden o ülkelerde demokrasi sadece sandık değildir.
Bizde ise Batı’da eğitim görmüş kimi akademisyen ve gazeteciler bile AKP’nin demokrasiyi sandığa indirgeme çabasının propagandasını yapma görevini üstlenmiş durumda.
Ahı gitmiş, vahı kalmış askeri vesayet söylemiyle 10 yıl öncesini türkülerini çağırmaktan bugünün gerçekleri ile yüzleşmeye vakit bulamıyorlar.
Yeni dedikleri Türkiye’de yolsuzluğun dizboyu olduğunu, Başbakan’ın oğluna ‘‘evdeki paraları sıfırla’’ derken yakalandığını görmezden geliyorlar. Bunun sonucunda da yolsuzluğa batmış birülkede demokrasi seviyesinin Rusya’dan ileri olamayacağınıidrak edemiyorlar.
Askeri vesayetten farksız bir biçime getirilen yargı sisteminde savcı ve yargıçların başbakanın memurları haline getirildiğini, emir-komuta zinciri sistemiyle işletilen soruşturmalar sonucu siyasiler ve işbirlikçileri birer ikişer aklanıyor.
Buna Yeni Türkiye diyorlar…
Yargı denetimi ortadan kalktığından polis denetimsiz şiddet uygulayabiliyor. Gezi olaylarında öldürülen çocukların failleri yakalanıp cezalandırılmadığı için keyfi şiddet artarak devam ediyor. İstanbul’un göbeğinde, bir cemevi bahçesinde boynundan vurularak ağır yaralanan Uğur Kurt bunun son örneği.
Cici demokratların Yeni Türkiyesi’nde insanların Sunnilere ait olmayan ibadethanelerin bahçesinde vurulması yeni normal kabul ediliyor.
Yasaları çıkarına uygun biçimde ayda bir değiştiren, halka orantısız şiddet uygulayan bir siyasi iktidar, eğitim sisteminden yaşam tarzına kadar her alanı kendi inanç sistemi doğrultusunda düzenlemeye çalışıyor.
Yeni Türkiye’de Alevilere yer yok, eşcinsel düşman kabul ediliyor, kadının cinsel özgürlüğü, bedeni üzerindeki tercih hakkı lanetleniyor. Hukuksuzluğun yerini din ve ahlak kuralları alıyor. Yargı yerine Diyanet fetvalarıyla topluma ayar verilmeye çalışılıyor.
Laik demokrasinin altı oyuluyor Yeni Türkiye’de…
Emek piyasası hızla kölelik düzenine dönüştürülüyor. İşçileri güvenlik önlemleri alınmadan saatte 5-10 lira için yerin binlerce metre altına gönderilebiliyor. Yüzer yüzer ölmeleri ise‘‘madenciliğin fıtratında var’’ sözleriyle açıklanabiliyor.
Cici demokratlarımız bunu demokrasinin yerleşmesi, güçlenmesi olarak satmaya çalışıyorlar bize.
Bu Yeni falan değil, Abdülhamid’den bile bildiğimiz Türkiye. Kendilerine aydın diyen, bilimsel çalışmalarını uluslararası bir tek dergide yayınlatamamış akademisyenlerin para karşılığı iktidarın sözcülüğüne soyundukları bir ülke.
Amerika’dan Japonya’ya kadar geziler, 5 yıldızlı otellerde konaklamalar, birden fazla havuz medyasından sağlanan gelirler karşılığında, hala askeri vesayet hayaletiyle savaşmayı sürdürüpAKP ve Erdoğan’ın arkasında sıraya geçmemizi bekliyorlar bizden.
Toplum hızla çürüyor ve kutuplaşıyor. Birinin acısı, diğerinin sevinç ve alay kaynağı haline geliyor. Taşra kendi kültür ve değerini baskın kılarak zaten azgelişmiş olan kent kültürünü yok ediyor.
Sanatın düşman hale geldiği, tiyatronun, senfoninin gözden çıkarıldığı, heykellerin ucuba ilan edildiği bir ülke haline gelmişiz, cici demokratlar bizden bu düzene alkış tutmamızı bekliyor.
Bireyin ve hakkının giderek gözden çıkarıldığı, herkesin Kuzey Kore’deki tek tip vatandaş olmasının beklendiği bir toplum düzenine doğru gidiyoruz. Herkesin Erdoğan’ı alkışlaması, koyduğu kurallara uyması, 3 çocuk yapması, çocuklarını okulda Hz. Muhammed’in hayatı dersini seçmesi arzulanıyor.
Bu doğrultuda davranmayanlar, protesto hakkını kullanmak isteyenler sapkın, düşman veya hain ilan ediliyor. Buna de İleri Demokrasi diyorlar. Her gün bu yeni düzeni parlatan, demokratik topluma doğru bir hamle olduğunu anlatan, Önder’e övgüler düzen yazılar kaleme alıyorlar.
Sonra da kalkıp kendileri gibi olmayan herkesi ya eleştiriyor ya da hedef tahtasına koyuyorlar.
Yeni Türkiye imiş, hadi ordan…
Kokuşmuşluğun, yolsuzluğun, hesap vermezliğin adı ne zamandan beri Yeni Türkiye oldu! Hanefi Avcı’nın hakkını aradığınız kadar Berkin Elvan’ın hakkını arasaydınız bir kıymetiniz belki olurdu ama onu bile yapamadınız.
Hiç olmazsa masal anlatmayın…
Medya tarihine bir not: Star gazetesi yazarı Taha Kıvanç’a biri yanlış bilgi vermiş. Yılmaz Özdil, Hürriyet’e geçtiğinde işsiz değildi, Sabah’ın üçüncü sayfasında yazıyordu. Ahmet Çalık Sabah’ı alınca, Hürriyet’le anlaşıp ayrıldı. Emin Çölaşan’la yollarını ayıran Hürriyet’in zaten ona ihtiyacı vardı. Gazeteye geçiş anonsları da buna uygun şekilde yapılmıştı. O yüzden Star’a gitmesi hiç sözkonusu değildi.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021