Ergun BABAHAN
Amerika'nın ve dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri olan Princeton'da uzun yıllar ders vermiş, bölüm başkanlığı yapmış olan Profesör Şükrü Hanioğlu, pazarları Sabah'ta yazıyor. Yazabilir deyip geçebileceğimiz bir durum değil, çünkü kendisi Osmanlı tarihi konusunda dünya çapında bir isim ve medyayı, demokrasiyi Amerikan üniversitelerinde yaptığı görev sırasında yakından tanıma fırsatı bulmuş bir bilim adamı.
Şimdi her cumartesi günü bilgisayarının başına geçen Sayın Hanioğlu, bu gazetenin Gezi çevre konusu için mücadele verenlere, yolsuzlukları ortaya çıkaranlara, Kürtlere, barış için bildiriye imza atan akademisyenlere yazdıklarından, yaptıklarından habersizcesine yazılar kaleme alıyor.
Yale Üniversitesi'nde bir heykel yüzünden yaşanan tartışmalar üzerine binlerce kelimeden oluşan bir makale kaleme alabiliyor ama bu ülkede bir bildiriye imza attığı için işinden atılan, başta yazdığı gazete olmak üzere havuz medyası tarafından hain ilan edilen, soruşturmaya uğrayan insanları görmezden gelebiliyor.
Aydın namusu, bilim insanı namusu diye bir kavram vardır. Tarihe dönük araştırmalar yapan bir bilimadamının bunu bizden iyi bilmesi gerekir.
Hanioğlu Sabah'a geçmeden önce Zaman'da makaleler yazardı. Kendisine
ilk kucak açan bir gazeteye keyfi bir şekilde el konulmasından, onu yıllarca bu gazetede okuyan insanlara polisin uyguladığı vahşetten de rahatsız görünmüyor.
Hanioğlu önemli bir isim çünkü ismi o gazeteye ve politikalarına itibar sağlıyor veya giderek bunun tam tersi oluyor. Nasıl finanse edildiğini artık çocukların bile bildiği bir kurumda kalarak kendi itibarından yiyor.
Washington Post'tan New York Times'a çok iyi bildiği gazetelerde yazarlar, gazeteciler Türkiye'nin giderek faşizan bir yönetime kaydığını anlatan yazılar kaleme alıyor. Tüm uluslararası kuruluşlar Türkiye'yi insan hakları, demokrasi ve hukuk sıralamasında en alt sıralara koyuyor. Türkiye medyasını okumasa bile bunları okuyor olması lazım Sayın Hanioğlu'nun.
Bu gerçeğe gözünü kapatan Hanioğlu, bu düzene destek için oluşturulmuş medyanın amiral gemisinde hiç bir vicdanı sıkıntı, hiç bir rahatsızlık duymadan, bir İsviçre gazetesine yazarcasına yazılar kaleme alabiliyor.
Hukuku ve demokrasiyi koruma, kollama görevi en başta aydınlara düşer. Demokrasinin temel ilkelerinden sapıldığında, düşünce ve ifade özgürlüğü ayaklar altına alındığında, akademi dünyası hapishaneye döndürüldüğünde ilk sesini yükseltme görevi o ülkenin aydınlarına ve özellikle de bilim insanlarına düşer.
Çünkü ifade özgürlüğü, hukuk, demokrasi üniversite için olmazsa olmazlardır. Sayın Hanioğlu ömrünü verdiği kurumların şiddetle yok edilmesine, üniversitelerin cezaevine döndürülmesine sessiz kalarak aslında konumu itibariyle bu olup bitene destek vermiş oluyor.
Almanya'nın 1930'ları aşması gibi, Türkiye de bu dönemi aşacak elbette. Bedel ödeyecek elbette. Sonra geriye bugün ne yaptığımız, nerede durduğumuz kalacak. Sayın Hanioğlu yazdığı o değerli kitaplarla değil, Sabah'ta olmasıyla ve orada ne yazdığıyla hatırlanacak. Yılların emeğinin böyle heba edilmesi insanın gerçekten içini acıtıyor.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021