Ergun BABAHAN
Tek adam rejimlerinin en büyük riski keyfiliğidir. Stalin’le yemek yiyip içki içtiğiniz bir gecenin sabahında, kendinizi ailenizle birlikte Sibirya’da bulabilirdiniz mesela.
Türkiye 1923’ten bu yana, şiddeti bazen artan bazen azalan bir keyfilik ortamında yaşıyor. Askeri vesayet sistemi, yargıyı sıkı sıkıya denetimi altına almış ve devletin sakıncalı gördüğü konuya dokunan herkesi özenle cezalandırmıştı, elbette başta Kürtleri…
Temsili demokrasi, Türkiye’de hep yokuş yukarı doğru bir mücadele olageldi. Mustafa Kemal’in batıdan aldığı bu kavram hiçbir zaman gerçek özgür seçimler, bağımsız yargı, inanç özgürlüğü ve ifade özgürlüğü anlamına gelmedi.
Devlet hem yargıyı elinde tuttu, hem de özgürlükler alanını sınırladı. Bu alanın dışına çıkanlar ise ya hayatından oldu ya da özgürlüğünden.
Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemi ‘askeri vesayet’in katmerli modelini çıkardı karşımıza.
15 Temmuz’la taçlanan keyfi yönetim “kazanan hepsini alır, kazanan cephede yer almayan her türlü muameleye layıktır” anlayışını bütün çıplaklığıyla uygulamaya koydu.
Bir yandan darbe girişiminin ardından sokaklarda ve cezaevlerinde yaşatılan terörle, bir yandan da tek kanallı medya üzerinden yürütülen propaganda ile artık ‘illiberal” tanımının bile hafif kaldığı bir modele geçildi.
İnsanların kafalarının kesilmiş fotoğraflarını gördük, cezaevlerindeki inanılmaz işkence hikâyelerini okuduk, hâlâ okuyoruz...
15 Temmuz bu anlamda anti-demokratik bir ‘devrim’ oldu. Sadece eski yönetim biçimini değiştirmeyi hedef almadı, eski sistemin dayandığı sosyal, ekonomik ve kültürel normları da alaşağı etme hedefine odaklandı.
Seküler, batıcı, kadına biraz daha önem veren kesim tamamen tasfiye edildi.
Erdoğan bu değişimi tek başına yapmaya soyunmadı. Ortakları vardı. Adına ister Ergenekon, ister ’derin devlet’ deyin; bu ortakların da Kürtlere herhangi bir hak tanımama, batıdan uzaklaşma hedeflerinin yanı sıra birikmiş öfke ve intikam duyguları vardı.
Osman Kavala, devletten uzak duruşu, başta Kürtler olmak üzere toplumun ezilen her kesimine sahip çıkan bir isimdi. Ermeni meselesinden Kürt Sorunu’na, Ezidiler’den Avrupa Birliği hedefine kadar her alandaki duruşuyla kendisini devletin sahibi kabul eden kesimlerin hedefinde bulması da bundandı.
Bu topraklarda insan hakkına, hukuka, tarihsel gerçekliğe sahip çıkmak hiçbir zaman cezasız kalmaz. Osman Kavala, bu yolda mücadele veren herkes için ibret-i âlem bir isim olarak seçildi. Dünyanın kendisine hukuk devleti diyen hiçbir ülkesinde göremeyeceğimiz bir gaddarlıkla cezalandırılıyor.
Hakkındaki suçlamalar, itibarı ve inandırıcılığı ayaklar altındaki iktidar medyası yayın organlarında çıkan haber ve makaleler. Bugün tam bir yıl oldu cezaevine konulmalı ve hâlâ ortada bir iddianame yok. Yok, çünkü hakkında iddianame hazırlanacak tek bir somut delil yok.
İş Bankası’nın kurtarmanın derdine düşmüş olan CHP ne Osman Kavala’ya ne de onun konumunda olan binlerce insana sahip çıkıyor. Adına Meclis denilen tiyatro oyununun parçası olmak yetiriyor CHP’ye…
Burada şaşırtıcı olan Avrupa Birliği’nin tutumu. Türkiye’ye sert tavır takınarak istediği sonucu alabilen Almanya ve Fransa, Kavala için gerekli adımları atmaktan özenle imtina ediyor.
Osman Kavala, devletin çizdiği alanda kabul etmediği, kırmızı çizgileri reddettiği için ağır bedel ödüyor.
Cezaevinde özgürlüğünden mahkûm belki ama kendisini özgür zanneden milyonlardan çok daha özgür. Çünkü kendi iradesine, fikrine ve şahsiyetine sahip. Bizi insan yapan değer de budur zaten...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021