Ergun BABAHAN
17-25 Aralık’ta büyük bir yolsuzluk batağına düştüğü ortaya çıkan Erdoğan, kurtuluşu Ergenekon’a sığınmakta buldu. ‘Devlet’in önemli bir aracı olan Devlet Bahçeli devreye girdi ve Türkiye’nin yapısı, rotası ve sistemi değişmeye başladı. Daha fazla Türkçü-İslamcı olan bu anlayış, önce devleti eline geçirdiğine inandığı Cemaatçi kadrolara, ardından da Kürtlere yöneldi.
Toplumsal muhalefeti susturmak için sıradan insandan gazetecilere, akademisyenlerden CHP’li milletvekili ve yöneticilere kadar herkese yöneldi bu baskı sistemi. CHP, devlete sahip çıkmak adına bütün bu baskıları kabullendi, içselleştirdi. Öyle ki, çoğunluğu CHP’yi destekleyen baroları tasfiye yasası sırasında bile bir varlık gösteremedi. Yaptığı tek şey, artık sadece ismi kalmış olan Anayasa Mahkemesi’ne gitmek oldu.
Ancak Baroların gösterdiği direnç hepimize bir başka muhalefet yöntemi olduğunu tekrar gösterdi. Dünyada kabul görmüş hukukun dışına çıkmadan, şiddete başvurmadan da etkili bir muhalefet yapmak ve insanlarda farkındalık yaratmak mümkün. Tatili, ay sonunu getirmekten başka bir tasası olmayan kesimler bile bu gerçeği gördü Baroların direnişi sayesinde.
Ayasofya’nın açılış sırasında ve sonrasında yaşananlar ile muhtemelen laikçi kesimde alarm zilleri çalmasına ve paniğe yol açtı. Erdoğan ve çevresini kuşatmış tarikatların baskısı sonucu ortaya çıkacak tablonun CHP tabanındaki rahatsızlık ve korkuyu daha da artıracağını bekleyebiliriz.
Ancak Ergenekon denetimindeki parti yönetiminin bu tablo karşısında daha fazla sağa kaymaktan başka yapacağı bir şey yok gibi görünüyor. Bu kayışın sonunda geniş toplumsal kesimleri mutlu etmek adına şeriat talebi yükseltseler bile şaşırmamak lazım.
AKP-MHP ittifakının utangaç destekçisi CHP yönetimi ile geleceğe yönelik bir umut görünmüyor gibi. Her geçen karamsarlık dozu daha da artıyor. AKP taklidi yapan CHP ise olduğu yerde patinaj yapmaya devam ediyor ve oy oranını yükseltmeyi başaramıyor.
Parti içinde bu gerçeğin farkında olanlar ile devlet adına oraya atanmışlar arasında bir mücadele yaşanıyor. Şu anda her yerde olduğu gibi CHP içinde de devletçi kesim hakim. Sinik-silik bir AKP-MHP destekçiliği perdesi altında muhalefetçilik oyunu oynuyor bu yönetim.
Farklı ses çıkaran İlhan Cihaner, Erdal Aksünger gibi isimler anında tasfiye edilip etkisizleştiriliyor. Bu isimler ve temsil ettikleri etkin bir taban var partide. AKP ile uzlaşmaya dayalı belediyecilik modeli ve parti yönetimi anlayışı iflas ettikçe bu isimlerin değeri daha da iyi anlaşılacak. Şu anda bile parti içinde gerçeği görüp sesini yükseltenler var:
Mezopotamya Ajansı'na konuşan CHP Parti M üyesi Müslim Sarı, CHP'nin "bölünme paranoyasından" kurtulması gerektiğini belirterek, "CHP, HDP ile açık bir ittifak yapacak cesarete sahip mi? Önümüzdeki dönem CHP'nin en büyük ikilemi bu olacak. Ya bunu yapacak cesareti gösterecek, kadrolarını üretecek, iletişim dilini kuracak, kendi tabanını ve toplumu ikna edecek ve özgüvenle bakacak meseleye ya da ayrı ayrı seçimlere gireceğiz" dedi.
"Sol oylarımızı HDP'ye, batıdaki oylarımızı İYİ Parti’ye ya da merkez ittifaka kaptırma ihtimalimiz var" diyen Sarı, "Dolayısıyla CHP'nin bunları öngörerek bir siyaset yapması lazım. Hiçbir angajmana girmeden, korkmadan cesur bir biçimde ne yapılması gerekiyorsa onu yapması gerekir. Batı'daki büyükşehirleri HDP'nin sayesinde aldık. Tabanlar arasında bir yakınlaşma var. Cesaretsiz olan siyasetçiler, yukarıdakiler. Taban hazır.
40 yıldır devam eden düşük yoğunluklu bir savaş var ama bütün bunlara rağmen Türkiye’de bir iç savaş yok. Bölünme paranoyasından kurtulmak lazım. Kimse İstanbul’dan Antalya’dan vazgeçmek istemiyor. 1699 Karlofça Antlaşması’ndan beri toprak kaybeden bir imparatorluğun ardılı, zihniyetimizin bir tarafından hep ‘Bize ihanet ettiler, böldüler, parçaladılar, arkadan vurdular’ düşüncesi var. Devlet kodlarımızda bu var. Dolayısıyla insanların bunu düşünmesini anlayabiliyorum."
CHP’nin Kürt meselesinde Ahmet Davutoğlu kadar bile cesur olamayan bir lideri var. “Kürt sorununu ben çözerim” gibi altı boş, hiçbir öneri içermeyen bir söylemi var. Kürtlerin sayesinde kazanılan İstanbul’da belediye yönetimi hızla AKP’lileşiyor. Parti yönetimi Ayasofya’yı da belediyeleri de izliyor. Parti yöneticileri belediyelerden nemalandığı sürece sorun çıkmıyor.
Bu tabloda partiyi daha da sağa çekmek isteyen Muharrem İnce’nin yeni bir oluşum hazırlığında olduğu iddia ediliyor. Karşılığı olmayan, olamayacak bir çaba bu ama CHP’yi asıl bekleyen tehlike HDP ile dayanışmaya hazır büyük bir sol kopuş olabilir. Bütün bunların tek sonucu ise zaten etkisiz olan muhalefetin iyice etkisizleşmesidir. Doğrusu, bu gidişatın kendilerine yaşam hakkı bırakmayacağını görmesi gereken parti tabanın bu gerçekle yüzleşmesidir.
Türkiye’de yüzünü Batı’ya ve çağdaş demokratik yönetim anlayışında döndürecek olan yol, CHP-HDP ittifakından geçmektedir. Taban bu işbirliğini zorlamaz ise Türkiye’nin varacağı nokta İran tipi bir rejimdir. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehir belediye seçimleri bu işbirliğinin dinamikliğini ve etkinliğini ortaya koydu. Bu gerçekleşmez ise Türkiye’nin girdiği bu yoldan çıkması mümkün olmayacaktır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları

















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2022
7.03.2022
1.03.2022
21.02.2022
28.01.2022
11.01.2022
6.01.2022
3.01.2022
25.11.2021
18.11.2021