Gökhan BACIK
Georges Makdisi bir kitabında İslam düşüncesinde Batı tipi bir aydınlanmanın mümkün olmadığını iddia eder. Yine Richard Martin gibi akademisyenler de Batı tipi bir aydınlanmanın İslam tarihinde ancak Mutezile gibi istisnai örneklerde ve kısmen mümkün olduğunu söylemişlerdir.
Bu tartışmada aydınlanma konusunda merkez alınan örnek 17. ve 19. yüzyıllarda Batı’da gerçekleşen gelişmelerdir. Elbette insanlık, bu dönemden önce de akılcılığın önemli örneklerini (örneğin Aristo, Ibn Rüşt) ortaya çıkarmıştır. Peki, Batı’da ortaya çıkan modern akılcılığı merkeze alırsak, İslami bir aydınlanma mümkün mü?
Tartışmaya konu ile ilgili temel bir metin olarak kabule dilen Kant’ın Aydınlanma Nedir? adlı eserinin girişindeki tanımlardan başlamak yerinde olur. Burada Kant 1784 yılında şunları yazmıştı (Nejat Bozkurt çevirisi):
“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür, bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. Sapere aude! Aklını kendin kullanmak cesaretini göster!”
Kant bize şunu söylüyor: Aydınlanma temel olarak insanın aklını başkasının kılavuzluğuna başvurmadan kullanmasıdır. Yani Kant’ın aydınlanma tanımında önerilen modelde akıl temel araçtır.
Doğal olarak aklın birincil ve en üst olarak tanımlandığı bir modelin doğurduğu şart da şudur: Madem akıl esastır, insanın etrafında aklın anlayacağı bir düzenin olması gerekir.
O zaman aydınlanmacı rasyonalizmin iki ilkesini şöyle tanımlamak gerekiyor:
- Aklın birincil ve en üst olması,
- Doğada aklın anlayacağı bir düzenin var olması.
Şimdi elimizdeki teorik çerçeveyi İslami bağlamda şöyle sormamız gerekiyor:
- Aklın birincil ve en üst olduğu bir İslami bakış mümkün mü?
- Doğada değişmeyen yasalarla kurulmuş bir düzenin olduğunu söylemek İslami açıdan mümkün mü?
İslami bir bakış açısına göre aydınlanma tartışması bizi hemen şu konuya götürür: Bir din olarak İslam’ın kaynağının vahiy olduğu düşünülerse aklın üstünlüğü veya birincilliği iddia edilebilir mi? Daha açık sorarsak akıl, vahiy ile ilişkisinde birincil kabul edilebilir mi?
Bu temel bir konudur. Eğer bu sorulara “evet” olarak cevap verilmezse tartışma baştan bitmiş olur. Çünkü kendi aklının insan için birincil ve en üst olarak tanımlanmadığı bir sistem, bir aydınlanma modeli önermez.
Aklı birincil ve üst otorite olarak kabul etmenin mutlaka bir dinsizlik gerektirdiği görüşü daha ziyade Voltaire gibi örneklerle anılan Fransız Aydınlanması ile ilgili bir durumdur. Gerçekten de Fransız Aydınlanması’nın önerdiği rasyonalizm dinin reddedilmesi ile ancak mümkündü. Doğal olarak Fransız bir tipi aydınlanma İslami açıdan hiçbir biçimde onaylanamaz.
Ne var ki burada şunu hatırlamak gerekiyor: Fransız Aydınlanması yegane aydınlanma modeli değildir. Gertrude Himmelfarb’ın Moderniteye Yollar: İngiliz, Fransız ve Amerikan Aydınlanmaları adlı kitabında ifade ettiği gibi aydınlanmanın dinin reddedilmesini zorunlu kılmadığı Amerikan ve İngiltere örnekleri de var.
Nitekim bu kitapta Himmelfarb’ın verdiği önemli örneklerden birisi Newton’dır. Doğaya ve fiziğe ait yazdıkları ile neredeyse Hristiyan teolojisini sarsan Newton inançlı bir Hristiyan’dı. Newton bir yandan rasyonalizmin pratik temellerini atmakta, diğer yandan aklın açıklayabileceği kurallar üzerine devinim eden bir evrenin olduğunu ispatlamaktaydı. Ancak bütün bunlar Newton’da bir inançsızlık olarak sonuçlanmadı.
Himmelfarb’a göre Amerikan ve İngiliz örnekleri, aydınlanmanın mutlaka Fransa örneğinde olduğu gibi Tanrı’yı reddetmeyi gerektirmediğinin ispatıdır.
Tabii bu yaklaşım şunu gerektirmektedir: Tanrı’yı reddetmeksizin ancak aklın üstün ve birincil olduğu bir yöntem mümkündür. Çünkü Kant’ın baştaki tanımına dönersek –Tanrı’nın vahyi de olsa— aklın üstünde bir otorite kabul edildiği zaman aydınlanma söz konusu değildir.
Peki, İslam düşüncesinde aklın birincil ve üst otorite olduğunu önermek mümkün müdür?
İslam düşüncesinde sadece Mutezile gibi –çeşitli tarihsel nedenlerle dışlanan– ekoller değil, Maturidi-Hanefi gelenek içinde, Sünnilerce muteber görülen pek çok isim de aklın birincil ve üst otorite olduğu bir yorumu mümkün görmüştür.
Örnek vermek gerekirse: Maturidi, Kitabü’t-Tevhid adlı eserinde (Bekir Topaloğlu çevirisi) “nesnelerin ve olayların gerçekliklerinin bilinmesine götüren yolların” başında duyu organlarını ve akıl yürütmeyi koymuştur. Maturidi’ye göre “nihai bilgi sadece akıl çerçevesindedir.” Nitekim, “bu hususları bilmenin yolu ise nesne ve olayları incelemek suretiyle akıl kullanmaktan ibarettir, başka bir yöntem de mevcut değildir.”
Aklın önemini tartışırken Maturidi muhtemelen bütün İslami literatürde görülebilecek en önemli argümanlardan birini de kaleme alıştır. Maturidi’ye göre “akıl yürütmeyi inkar eden kimsenin elinde onu reddetmek için akıl yürütmekten başka bir kanıt yoktur.” Başka bir ifade ile aklın birincilliğini reddedenler de aslında bunu aklı kullanarak yapmaktadırlar. Dolayısı ile aklı inkar da paradoksal olarak aklı savunmaktır.
Yakın tarihten bir başka örnek verirsek: Said Nursi, akıl ve vahiy arasındaki ilişkinin nasıl olması lazım geldiğini “bunlar birbirleri ile çeliştikleri zaman ne olur?” sorusu içinde açıklamıştır. Nursi’ye göre “akıl asıl itibar olunur.”
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak burada önemli olan şudur: İslami düşünceyi tarihsel olarak rasyonalistler ve gelenekçiler olarak ikiye bölünmüş olarak görmek gerekiyor. Bu bölünmede aklı merkeze alan ve rasyonalistler olarak tanımlayacağımız pek çok kişi ve ekol içinde aklı birincil ve üst otorite olarak kabul eden yaklaşımlar görmek mümkündür.
Gelenekçi olarak tanımlanacak taraf ise aklı elbette reddetmez, ancak onu araçsal yani ikincil olarak kullanmak ister. Bu ekolün önde gelen isimleri arasında İslam ve Moderniteye Direnen Müslümanlar: Türkiye Örneği adlı yeni kitabımda detaylı incelediğim Eşari, Şafii, Hanbeli ve Gazali bulunmaktadır.
Örneğin, bugünkü Sünniliğin yöntemsel olarak oluşumunda büyük etkisi olan Şafii’yi Risale adlı eserinden tartışırsak neredeyse akılcılığın karşıtlığını görürüz. Şafii’ye göre Kuran ve hadisler her derde devadır ve onların dışında akılcı yöntemlerle çareler aramak yanlıştır.
İslam tarihinde Şafii’den daha tutucu ve akılcılık karşıtı isimler de olmuştur (örneğin Ahmed bin Hanbel) ancak günümüzde hakim olan Sünni bakışı fıkhi ve bilgisel yöntem olarak neredeyse Şafii şekillendirdiği için çağdaş İslam dünyasındaki akıl üzerine yöntemsel şüphenin mimarı olarak o görülebilir.
Yine epistemolojik düzeyde aklı araçsallaştıran isimlerin başında Gazali gelmektedir. Gazali akli yöntemleri kullanmakta ancak bunu rasyonalist bir sonuç üretmeden yapmaktadır. Bir bakıma aklı kullanmak ve akılcılık arasındaki farkın ne kadar önemli olduğunu anlamak için Gazali iyi bir örnektir. Maturidi’nin yukarda alıntılanan görüşünden ilhamla, Gazali için aklı kullanıp akılcılığa karşı gelmiş bir kişidir demek yanlış olmaz.
Sonuç olarak İslam düşüncesinde aklı birincil ve üst otorite olarak kabul eden bir aydınlanmacı bakış pek ala mümkündür. Ancak temel sorun bugünkü Sünniliği niteleyen bakış açısının akılcılığın karşısında konumlanmış Şafii ve Gazali gibi aktörlerce belirlenmesidir.
Aydınlanmanın ikinci koşulunu değişmeyen kurallar üzerine devinim eden bir doğa düzeni olduğunu kabul etmek olarak tanımlamıştık. Eğer bir doğal düzen yoksa aklın zaten bir anlamı da olmayacaktır. Aklın çalışması için açıklanabilecek doğal bir düzen olmalıdır.
Akıl konusunda olduğu gibi doğa düzeni konusunda da İslami bakış ikiye bölünmüş durumdadır.
Kökenini Eşari bakıştan alan ve Gazali tarafından daha sistemli hale getirilen bakışa göre doğa kuralları yoktur. Bütün olup bitenleri Allah bizzat bir aktör/fail olarak yapmaktadır. Bizim doğa kuralları olarak gördüğümüz şeyler bir tür illüzyondur. Esasen bunlar Tanrı’nın adetleri yani süregelen yaratma biçimleridir. Hal böyle olunca Tanrı isterse adetlerinde değişiklik yapabilir; mesela bir insan uçabilir, bir kuş konuşabilir.
Gazali’nin bakış açısı bugün Sünni dünyada neredeyse tamamen hakimdir. Bu bakışın doğal bir sonucu ise “madem her şeyi bizzat Tanrı yapıyor, dua ederek O’nu ikna etmek ve olacak şeyleri etkilemek mümkündür” şeklinde özetlenebilir.
Örneğin, önümüzdeki hafta Barcelona maçında kimin ilk sarı kartı göreceğine Tanrı karar vermektedir. Bu bakış Tanrı ve evren arasındaki ilişkiyi Tanrı’nın aktör olarak her şeye karar verdiği bir model biçiminde açıklamaktadır.
Kökenini Eşari’den alan bu bakışa göre bir İslami aydınlanma mümkün değildir, çünkü son tahlilde doğa kurallarının olduğu reddedilmektedir. Nitekim, günümüz İslam dünyasında sağlıktan depreme, oradan teknolojik konulara kadar yaşanan pek çok sorunun kaynağında Eşari doğa görüşü bulunmaktadır.
Eşari görüşünün karşısında ise, görüşleri çeşitli düzeylerde farklılıklar içeren, Maturidi, Mutezile ve Ibn Rüşt gibi rasyonalist bakış açıları vardır. Temel olarak bu rasyonalist görüşlerde Tanrı ve kainat arasındaki ilişki irade değil kudret kavramı ile açıklanmaktadır. Buna göre Güneş’in bütün enerjinin kaynağı olması gibi tanrısal kudret her şeyin sebebidir, ancak bu, insanlarda olduğu gibi bir tür aktör/fail olmayı gerektirmez. İbn Rüşt’e göre – ki aynı bakışa büyük ölçüde Maturidi’de de rastlamak mümkündür – Tanrı’nın insanlar gibi bir aktör olarak kainata sokulması esasen ilahi mükemmelliğe uygun bir açıklama değildir. Kainatta her şey Tanrı’dandır, ancak doğal bir düzen de vardır. Tanrı’nın bir düzen var etmesi O’nun hikmeti ve gücü ile çelişkili bir durum değildir.
Aksine, doğada bir düzen olmadığını ve her şeyin her an değişeceğini önermek kabul edilecek bir açıklama değildir. Nitekim, İbn Rüşt Tahafut Al-Tahafut adlı eserinde Gazali’yi eleştirirken, Gazali’nin önerdiği Tanrı kavramının kural tanımayan bir tirana benzediğini söylemiştir. İbn Rüşt’e göre kuralların olmadığı ve Tanrı’nın her an her şeyi yapacağı bir kainat modeli tutarlı bir izah değildir.
Dolayısı ile İslami bir aydınlanmanın ikinci koşulu olan, aklın anlayacağı ve açıklayabileceği bir doğal düzenin olduğu önermesini savunmak dini açıdan mümkündür. Ancak tıpkı akıl konusunda olduğu gibi, temel sorun, günümüz İslam dünyasını şekillendiren yaklaşımın Eşari-Gazali çizgisi olmasıdır.
İslami bir aydınlanma hem teorik hem de tarihsel olarak –pek çok örnekte görüldüğü gibi– mümkündür. Bugünkü temel sorun, İslami düşünce çizgisinin akılcılığa şüphe ile bakan kişi ve yorumların etkisi altında olmasıdır.
Günümüzde hakim İslami bakış – özellikle popüler Sünnilik – akla ve doğanın bilimsel açıklanmasına görünüşte araçsal olarak ancak izin vermekte, ancak bu pratikte din ve bilim arasında kavgadan başka sonuç üretmemektedir. Sonu gelmeyen yorumlarla bu tartışmayı bitirmenin imkanı yoktur. Yapılması lazım gelen, İslami gelenek içinde akılcılığa ve doğadaki sebep-sonuç ilişkilerine önem veren yorumları temel referans kabul etmektir. Ancak bu şekilde Müslümanların da bir aydınlanma yaşamaları ve entelektüel durağanlıktan kurtulmaları mümkün olacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024
7.03.2022