Gökhan BACIK
Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’nin Kürt sorununun çözümü için “meşru muhatap” olduğunu söylemesi bir tartışma başlattı.
Belli ki muhalefet partileri, “bir kaza çıkarmadan” Kürt oylarını almak istemektedirler. Böylece PKK ve Öcalan gibi riskli konulara bulaşmadan güvenli bir yoldan HDP seçmeni ile temas sağlanmaya çalışılmaktadır.
Bu yöntem aslında içinde AKP de olmak üzere pek çok aktörün öteden beri savunduğu ve ana akım olarak isimlendirilebilecek bir strateji.
Buna göre Kürtlerin, PKK ve Öcalan’dan vazgeçmesi, bunların yerine şiddete bulaşmayan ve barışçıl siyaset yapan bir parti ile Türkiye siyasetine katılmaları bekleniyor. “Şiddetle arana mesafe koy” şeklinde bir sloganı olan bu görüş uzun yıllardır tekrar ediliyor.
Ne var ki Kürtleri barışçı yollarla siyasete davet eden bu görüş bizzat devlet tarafından zayıflatıldı. Nitekim, görünürde Öcalan ile rekabet edebilecek karizmaya sahip isim Selahattin Demirtaş hapse konuldu.
Dahası, Demirtaş’ın siyasi etkisine karşı bir denge oluşturması için ‘devlet’ Öcalan kartını – İstanbul seçimlerinde olduğu gibi – kullanmaktan çekinmedi.
Dolayısı ile Kürtlere yönelik “PKK ile arana mesafe koy, yoluna barışçıl bir yapı ile git” tavsiyesi bizzat ‘devlet’ tarafından akamete uğratıldı.
Hal böyle olunca ortada garip bir vaziyet var: Kürtlere, Öcalan’dan kopması söylenmekte ancak bir ikinci Kürt lider çıktığı zaman ona da hayır denmektedir.
O nedenle burada daha yapısal bir konuyu tartışmak gerekiyor: Kürt milliyetçiliğini temsil eden iki büyük akım var.
Bunlar, Öcalanizm ve Barzanizm.
Bu vaziyet Türkiye’de kahir ekseriyetin ne kadar hoşuna gider o ayrı bir mesele, ancak çağdaş Kürt kimliği/milliyetçiliği, kendisini Öcalanizm ve Barzanizm (önce Molla Mustafa Barzani ve bugün Mesud Barzani) üzerinden gerçekleştirmekte.
Genel olarak da Türk devlet geleneğinin hem Öcalan hem Barzani’ye bakışı “yukarıdan” ve “küçümseyicidir.” Şu sıralar Barzani’nin konjonktürel etkisi yüzünden belli olmasa da Barzani de esasen Öcalan gibi “küçümsenen” bir tür “aşiret reisi” olarak görülen aktördür.
Burada sıkıntı ise şudur: Gurur, Türk devlet geleneğinde aşırı derece merkezi bir rol edinmiştir. Bunun sonucu olarak Türkiye, Öcalan ile müzakere etmeyi kabul etmez.
Halbuki, siyaset biliminin evrensel kuralı şudur ki devlet herkesle görüşür.
Bir müzakere, sonuçlarının olumsuz olduğu nedeni ile eleştirilebilir. Ancak özünde müzakere etmek – kiminle olursa olsun – yanlış bir şey değildir.
Fakat Türkiye’de siyasetin ironik tarafına bakın ki, bugün muhalefet, Erdoğan’ı geçmişte Öcalan ile müzakere ettiği için eleştirirken, Erdoğan da muhalefeti PKK ile iş tuttuğu için eleştirmekte.
Sonuçta kaprislerle, gururla ve ‘çocukça’ karşılıklı ithamlar ortamında Kürt sorunu derinleşerek daha büyük bir yaraya dönüşmekte. Burada CHP’li olsun, AKP’li olsun, MHP’li olsun herkesin yüzleşmesi gereken bir gerçek söz konusu:
Barzani ve Öcalan gibi aktörleri yok sayarak Kürt sorununda bir yere gitmek neredeyse imkansızdır.
Öcalan, “bebek katili,” “terörist başı” gibi bir nefretle anılıyor. Devletin de Öcalan’a bakışı zaten belli. Ancak bütün bunlar – doğru yahut yanlış – bir gerçeği değiştirmiyor:
Öcalan, %10 civarında oy hareketliliği sağlayan geniş bir yurttaş kitlesi için “bebek katili” değil.
Şu soruyu soğukkanlı olarak tartışmak gerekiyor: Kürt siyasetinin meydana gelişinde ideolojik ve pratik düzeyde etkili olmuş bir aktörün hiç yokmuş gibi düşünülerek bir çözüm bulunmasına imkânı var mı?
Kürt siyasi hareketini destekleyen tabanın Öcalan’ı bir kenara atıp yoluna devam etmesi gerçekçi bir düşünce midir?
Buna benzer bir örneği Hizbullah’tan hatırlayalım. Türkiye Hizbullah’ının lideri Hüseyin Velidedeoğlu canlı yayında öldürülmüş daha sonra bir vahşet sembolü olarak kamuoyuna sunulmuştu.
Peki bugün yılda kaç Kürt, Velidedeoğlu’nun mezarını ziyaret ediyor? Peki, bu hareketin devamı olan Hüda-Par bugün meşru bir siyasi aktör olarak görülmüyor mu? Hüda-Par’ın temsilcileri önde gelen AKP’liler ile görüşmüyor mu?
Siyaset, kavga etmek ve öldürmek yerine birbiri ile görüşmek için vardır. Bu açıdan devleti yönetenlerin herkesle görüşmesi doğaldır.
Peki, Türkiye, Öcalan konusunda “yok sayma” siyasetini benimserse bu iş nereye varır?
Bunu bilmek için müneccim olmaya gerek yok. Az çok Türkiye’yi bilen birisi geleceğe yönelik birkaç “spoiler” verebilir.
Öcalan bugün 72-73 yaşında. Filmi on yıl ileriye saralım. 82 yaşındaki Öcalan, hücresinde bazı doğal hastalıklarla boğuşmaya başlayacaktır. Bu gelişmeler, Kürtler üzerinde hassas bir konu haline gelecektir.
Filmi 15 yıl ileriye saralım. Öcalan’ın 87 yaşında hücresinde öldüğünü düşünelim. Devlet tarafından “terörist başı” unvanı ile hücreye konulan Öcalan’ın cenazesi buradan pek çok Kürt için yarı mistik bir varlık olarak çıkacaktır.
Daha sonra Öcalan, Türk siyasetinin kangren olmuş sorunlarının ürettiği ve içinde Adnan Menderes, Şeyh Sait, Seyit Rıza, Deniz Gezmiş, İbrahim Kaypakkaya, Ahmet Kaya gibi kişilerin olduğu “ruhlar panteonuna” katılacaktır.
“Ruhlar panteonuna” katılmış biri ile uğraşmak hücresinde oturan biri ile uğraşmaktan çok daha zordur. Daha kötüsü bize hayatımızı dar etmiş sorunları gelecek nesillerin omuzuna – üstelik ne kadar süreceği belli olmadan – yüklemektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024
7.03.2022