Hakan AKSAY
Cumhurbaşkanı Erdoğan yine bütün dünyayı şaşırttı.
Önceki gün İstanbul’daki Parlamentolararası Kudüs Platformu Sempozyumu’nda şöyle dedi:
“Devlet terörü estiren zalim Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil!”
Oysa Fırat Kalkanı denilen askerî operasyonun amacı IŞİD’i etkisiz hâle getirmek değil miydi?
"Biraz daha genişletilmiş ifadesi” ile IŞİD’i ve YPG’yi?
Zaman geçtikçe, harekâtın daha çok sınırlarımız yakınında oluşabilecek bir Kürt koridorunu önlemeye yönelik olduğu ortaya çıkmamış mıydı?
Bir yıl önce Rus uçağının düşürülmesinin ardından TSK’nin adım atamadığı Suriye’ye, Rusya ile barışılmasından sonra girilebilmiş, yapılan anlaşma gereğince Moskova’nın müttefiki olan Esadiktidarına yönelik eski keskin eleştiriler mecburen rafa kaldırılmamış mıydı?
Hatta Rusya’nın, ABD de dâhil olmak üzere Batı’yı Esad’ın liderliğine razı ederek IŞİD’le savaş ortak paydasına yöneltmeyi başarmasından sonra, Türkiye’nin de politikasını buna göre ayarladığı düşünülmüyor muydu?

* * *
Birdenbire ne oldu?
Erdoğan neden Esad’ın devrilmesini “asıl hedef” olarak açıkladı?
Bu açıklamayı yaparken dünyadan nasıl bir tepki göreceğini hesapladı acaba?
En başta da Rusya’dan?
O Rusya ki, son zamanlarda neredeyse “tek dostumuz” durumunda.
ABD ile fena halde bozuştuk. AB’ye de rest çekip sırtımızı döndük. Diğer yandan “Yav bizi Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) alın!”diye sesleniyoruz. “Rusya artık vizeleri kaldırsın, bu arada domateslerimizi de alsın” diyoruz. Moskova’ya doğru “Biz artık eskisi gibi dostuz, hatta eskisinden de daha sıkı dostuz” diye bağırıyoruz.
Sonra birdenbire Kremlin’in kazanmak üzere olduğu Suriye satrancındaki en önemli taşlarından birine ölümüne saldırdığımızı ilan ediyoruz.
Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
* * *
Sputnik, Cumhurbaşkanlığı’ndan adını açıklamadığı bir kaynağın sözlerini aktarıyor: “Erdoğan’ın bu sözleri harfi harfine ele alınmamalı. Umarım ki bu nedenle Rusya ile yaşanan yanlış anlama hızlı bir şekilde ortadan kaldırılır.”
Yani?
Tamam, “Rusya ile Türkiye arasında yeni kriz” diyen bazıları gibi fazla heyecanlı davranmayalım; ama en azından “sıkıntılı bir durum” doğduğu ortada. “Yanlış anlaşılmaya çok elverişli” sözler bunlar. Durumu kurtarmak için sözlerin “harfine değil ruhuna”bakmak gerekecek galiba.
Peki, o “ruh” bize ne diyor?
Cumhurbaşkanı kime konuşuyor?
Dış politikayla ilgili, ama iç politikaya yönelik mi?
Pardon, beyler…
Politika denilen şeyi iyice maymuna çevirmenin âlemi yok. Dürüst ve açık olmak bu kadar mı zor?
Erdoğan’ın Esad'ı düşürmek gibi bir hedefi var mı yok mu?
Bu net soruya net bir cevap verin lütfen.
Bence Erdoğan cevabı verdi.
O aslında hiçbir amacından asla vazgeçmiyor.
Sadece bazen “tramvaya biniyor” ve tramvayda gittiği süre içinde farklı konuşmalar yapabiliyor. Ama zaman zaman “son durağa gelmeden” de “gönlündeki aslan”ı ortaya koyabilecek kadar açık sözlü…

* * *
Basit sorulara devam edelim:
Esad’ı nasıl devireceksiniz?
Yeterli güce sahip misiniz?
Rusya’yı karşınıza alabilecek misiniz?
Ya İran’ı?
Çin’i?
Üye olmak istediğinizi defalarca dile getirdiğiniz ŞİÖ’yü?
Ve tabii ki ABD’yi? “Aynı anda hem IŞİD hem de Esad’la savaşmak ahmaklıktır” diyen ve göreve geldiğinde Suriye’yi Putin’in kucağına atarak geri çekilme ihtimali olan yeni Amerikan lideriTrump’ı?
Diğer birçok devleti ve siyasi, askerî gücü?
PKK’ya, PYD’ye, FETÖ’ye, IŞİD’e, Esad’a karşı savaş! Artı ABD ve AB de var... İçerdeki yazar ve gazetecilerden, Suriye ve Irak’taki “Osmanlı hakkı topraklarımız”a, Yunanistan’dan alınacak “adalarımız”a kadar “düşman yelpazesi”ni ve hedefleri genişletir de genişletirsiniz.
“Bütün dünyaya karşı tek başına savaşıyorum” hissi, garip ancak heyecan verici bir mağdur romantizmine uzanıyor galiba...
Ama Kudüs Sempozyumu’nda o sözleri ederken, liderini hâlâ yeterince anlayamamış olan İslam Dünyası’na ve bu arada cüzdanı yüklü Suudi Arabistan ile Katar’a yönelik mesaj verme kaygısı da yok değildi sanırım.
Bir de malum, “belagat sanatı”nı bir kez daha konuşturur patlatırız bir şeyler, sonrasına sonra bakarız, diye düşünülmüş (yani düşünülmemiş) olabilir.
Ama Rusların da alınganlığı tutuyor bazen işte!..

* * *
Rusya’dan epeyce tepki yükseldi dün.
Siz “Yav gerçekten de harflere takılmamak, yanlış anlamamak lazım” filan diyerek kendinizi rahatlatabilirsiniz tabii, ama Rusya medyasında konuyla ilgili yüzlerce haber ve yorum çıktı.
24 Kasım 2015 sonrasındaki ortamı hatırlatan vurgular az değildi. Örneğin, “Erdoğan Putin’i ikinci kez sırtından hançerliyor/hançerleyecek” türünden...
Putin’in sözcüsü Peskov, Erdoğan’ın sözlerini şaşırtıcı bulduğunu, bunun önceki açıklamalarla çeliştiğini, Türkiye’nin amacının Esad’ı devirmek olduğunun kendilerine söylenmediğini, bu sözlerin aydınlatılmasını beklediklerini dile getirdi.
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Zaharova ve Bakan Yardımcısı Bogdanov da “Türkiye ile yapmış oldukları anlaşmaları”hatırlatarak, türlü çabalarla Ortadoğu politikasını değiştirmeye çalıştıkları (belki de artık önemli ölçüde değiştirdiklerini düşündükleri) Erdoğan’ın aslında pek de değişmediğini görmekten dolayı duydukları hayal kırıklığını diplomatik dille ifade etti.
Bugün Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Alanya’da muadiliÇavuşoğlu ile görüşecek.
6 Aralık’ta da Başbakan Yıldırım Rusya yolcusu.
Muhtemelen her iki ziyarette de bu konu gündemde olacak. Direkt olarak “harflerle” ortaya konmasa da Esad’ı devirme açıklamasının “ruhu” görüşme masasında gezinip duracak.
İyi de neden?
Neden böyle bir açıklama yapıyor Erdoğan?
* * *
Halep “düştü düşecek” o yüzden mi acaba?
Suriye Silahlı Kuvvetleri’nin (elbette Rusya ile işbirliği içinde) Türkiye sınırına doğru ilerleyişinden, savaşın nasıl biteceğinin aşağı yukarı ortaya çıkmasından mı?
Ortadoğu politikamızın bir kez daha iflas etmesinden dolayı mı?
Birbirine tehlikeli ölçüde yaklaşan (Rusya destekli) Suriye ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında giderek artan çatışma riskinin bunaltıcı baskısından mı?
24 Kasım’da (Rus uçağının düşürülmesinin birinci yıldönümünde) El Bab yakınlarında, Türk birliklerinin “Rusya’ya değil Suriye’ye ait” oldukları söylenen uçaklarla bombalanarak üç şehit verilmesinin acısının çıkarıl(a)mamasından mı?
Trump’ın göreve başlaması öncesinde, yani sayılı haftalar içinde, Ortadoğu denkleminde Ankara’nın da masada güçlü bir unsur olarak yer alacağı bir tablo yaratmak gerektiğini hissetmekten, ama bunu bir türlü becerememekten mi?
* * *
Yazımın sonuna geldiğimde haber geldi ve gülümseyerek okudum. Benim “bugünlerde mutlaka olur” dediğim şey hemen bugün oluvermiş: Artık gün aşırı birbirini aramaya başlayan Putin ile Erdoğan akşam saatlerinde bir telefon görüşmesi yapmış.
Resmî açıklamalar tabii ki bu telefon görüşmesinin ana içeriğini vermiyor. Hele hele (görüntülü konuşma olmadığını varsayıyorum) liderlerin özenle seçtikleri sözleri telaffuz ederken yüz hatlarının, jest ve mimiklerinin nasıl olduğunu hiç aktarmıyor maalesef.
Ama belli ki, Erdoğan “Suriye’ye Esad'ı devirmek için girdik”açıklamasının yanlış anlaşılmaması (!) yolunda bir şeyler söylemiş, Putin de cevaben “yanlış değil doğru anladığını” (!) yatıştırıcı bir tonda ifade etmiş. Ve ortam yumuşamış...
Eee, o zaman?
Ben bu yazıyı boşuna yazmış olmuyor muyum?
Öyle düşünmekte özgürsünüz elbette.
Eğer siz Suriye iç savaşının patlak verdiği 2011’den itibaren Türk-Rus ilişkilerinin nasıl gerilmeye başladığını, 24 Kasım 2015’te ne denli korkunç bir darbe yediğini, sonrasında yaşananlar ne olursa olsun (akıllı demeçler, uzlaşmacı açıklamalar, özürler, turizm ve ticaretin eski düzeyine getirilme vaatleri, liderlerin bir araya gelmesi, birbirine gülümsemesi ve sık sık telefonlaşması vs.) iki ülke arasındaki en önemli uçurum olan “güven bunalımı”nın ne derece ürkütücü boyutlara ulaştığını ve “Esad’ı devirmeye geldik”açıklamasıyla bu uçurumun biraz daha da derinleştiğini görmeyenlerdenseniz...
Bu yazıyı boşuna okumuşsunuz demektir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları










































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025