7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleştirilen Genel Seçim’in tekrarı mahiyetinde yapılan 1 Kasım Genel Seçimleri sonuçlandı.

     Katılım oranının % 85’lerde seyrettiği seçimde, aldıkları oylar bakımından Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) % 49, 41 oy alarak birinci, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)% 25, 38 oy alarak ikinci, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) % 11, 93 oy alarak üçüncü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) % 10, 70 oy alarak dördüncü parti olurken, çıkardıkları milletvekili sayısı bakımından ise AK Parti 316 milletvekili ile birinci, CHP134 milletvekili ile ikinci, HDP 59 milletvekili ile üçüncü, MHP 41 milletvekili ile dördüncü parti oldu.

     Böylece AK Parti tek başına iktidar olma başarısı gösterirken, HDP de antidemokratik bir uygulama olan % 10’luk seçim barajını aşma başarısı gösterdi.

     Seçimde tek başına iktidar olma başarısı gösteren AK Parti’yi ve onca zorluğa ve baskıya, onlarca saldırı ve karalamaya rağmen azim ve sebatla demokratik mücadelelerine devam edip % 10’luk seçim barajını aşma başarısı gösteren HDP’yi tebrik ediyoruz. Diğer partileri de – barajı aşsın veya aşmasın – bu yarışın içinde oldukları ve bir zenginlik olan farklılıklarımızı daha da arttırdıkları için kutluyoruz.

     Seçim sonuçlarının ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyoruz.

     En başta iktidar partisi ve meclise girmeye hak kazanmış olan diğer üç parti olmak üzere tüm siyasî partilere, siyasetçilere ve onların sözcüleri gibi yayın yapan medya kuruluşlarına çağrımız, aylardır yürütülen kirli ve karanlık siyaset anlayışını, toplumu kutuplaştıran kin ve nefret dilini, her türlü çamur, yalan, iftira ve karalamayı kendisi için hak olarak gören gayr-ı ahlâkî mücadele yöntemini terk etmelerini, hiç olmazsa bundan sonrası için enerjilerini kavga ve nefrete değil, enerjilerini vatana ve millete, halkımıza hizmet etmeye, ülkenin maddî ve manevî olarak kalkınmasına harcamalarıdır.

     Elbette ki her siyasî partinin ayrı çizgisi ve her birinin farklı siyasî programı olabilir, ancak Peygamber Efendimiz (saw)’in “Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olandır”düsturu, bütün siyasî partilerin ve camiâların / şahısların birinci ana ilkesi olmalıdır.

     Üzerinde yaşadığı coğrafyaya ve içinde yaşadığı topluma faydalı olmak, ülkesine ve halkına hizmet etmek, savunduğunuz ve uğrunda her türlü çirkinliği ve ahlâksızlığı yaptığınız bütün ideolojilerden daha kutsaldır.

     Bunlar, siyasetçilere yönelik çağrımızdı. Bir çağrımız da, ülkenin “aydın”larına, yazarlarına, fikir ve kalem erbabına, edebiyatçılarına, sanatçılarına:

     Nerdeyse bütünüyle 2015 yılı boyunca siyasetle yatıp kalktınız ve sadece politika konuştunuz. Taşıdığınız, daha doğrusu size ucuz bir şekilde yapıştırılan “aydın, entelektüel, edebiyatçı, sanatçı” gibi sıfatları asla hakketmediğinizi bizzat kendiniz de bildiğiniz için, var olmak ve gündemde kalmak için siyasî partilerin amigoluğuna soyundunuz.

     Suç, bütünüyle sizin de değil elbet. Onlarca fikir ve edebiyat eseri ortaya koysan da kimsenin dönüp yüzüne bakmayacağı, ama bir siyasî parti tarafından aday gösterildiğinde gazetecilerin peşinden koştuğu ve ekrân ekrân dolaştırıldığın bir ülkede, sizin de başka çareniz kalmıyor malesef.

     Gelişmiş toplumlarda siyasetçiler sanat ve edebiyat konuşarak değer kazanır, geri kalmış toplumlarda ise sanatçı ve edebiyatçılar siyaset konuşarak.

     Tüm “aydın”ların, sanatçıların, edebiyatçıların, fikir insanlarının yat kalk sadece politika konuştuğu bir ülke, zaten batmış demektir.

     Politikanın hiç olmazsa yarısı kadar, hiç olmazsa beşte biri kadar bu ülkede edebiyat da konuşulmalı, sanat da konuşulmalı, ilim ve irfan da konuşulmalı.

     Bu ülkenin kurtuluşu ne Erdoğan’dadır, ne Kılıçdaroğlu’ndadır, ne Demirtaş’tadır, ne de Bahçeli’de. Bu ülkenin kurtuluşu Mevlânâ’dadır, Yunus Emre’dedir, Ehmedê Xanî’dedir, Feqiyê Teyran’dadır.

     Yat kalk günlük politikanın ve sadece siyasetçilerin konuşulduğu bir ülkeyi, binlerce yıllık köklü bir tarihe sahip ve onlarca medeniyete evsahipliği yapmış, edebiyat ve sanatın beşiği olan bu coğrafya hak etmiyor. Bu coğrafya, böyle bir karanlığı hak etmiyor.

     Günlük politik söylemlerin ve kimseye bir faydası olmayan kavgaların içinde kaybolmaktansa, kültür, tarih, sanat, edebiyat alanında eserler vererek muazzam bir medeniyeti yeniden inşâ edelim ve coğrafyanın yeniden dirilişine öncülük edelim.

İbrahim Sediyani