İbrahim SEDİYANİ

İbrahim SEDİYANİ
İbrahim SEDİYANİ
[email protected] Tüm Yazıları
Barış Sürecine Geri Dönülmeli
27.02.2016
1434

 Ülkenin içinde bulunduğu cinnet halinin ve toplumun tüm katmanlarını esir alan nefret dilinin bizi korkunç bir geleceğe doğru götürdüğünü anlamamız için, daha kaç insanımızı toprağın altına gömmemiz lazım?

     Bu gidişatın hiç de hayra alamet olmadığını, bir sonraki neslimize, çocuklarımıza maddî ve manevî tüm değerleri kirletilmiş bir gelecek hazırladığımızı idrak etmemiz için, daha kaç ailenin ocağına ateş düşmesi lazım?

     İslam ahlâkından yoksun bir İslamcılık’ın ve Kürt ahlâkından yoksun bir Kürt siyasetinin, bu kadim topraklar üzerinde yaşayan herkesin, Kürd’ün de Türk’ün de tüm dînî ve millî hassasiyetlerini iğfal ettiğini, beyinlere şuur yerine bağnazlık aşıladığını, kalplere sevgi yerine nefreti pompaladığını kavrayabilmemiz için, daha kaç cenaze taşımamız lazım?

     “Barış süreci”, yalan da olsa güzeldi. İnsanlar ölmüyordu. Yaşamaktan, yaşam hakkından daha güzeli ne olabilir?

     Bugün gündüzleri bile sokağa çıkmanın imkânsız olduğu, cenazelerin sokak ortasında günlerce öyle durduğu Sur’da, Cizre’de, Silopi’de, daha bundan iki yıl önce, insanlar geceleri piknik yapıyordu, aileler geceyarılarına kadar dışarıda çimlerin üstüne oturup semaver çayı içiyordu, nargile çekiyordu.

     O güzellikleri bu insanlara neden çok gördünüz? Neden, neden?

     Hangi inanç, hangi ideoloji, hangi ülkü, hangi siyasî amaç, üç aylık bir bebeğin yaşam hakkından daha kutsaldır?  Hangi devlet, hangi örgüt, hangi cemaat, hangi siyasî parti, çocuğunu emziren annenin mutlu olmasından, geleceğe ümitle bakmasından daha mukaddestir?

     Barışı, hürriyeti, insan gibi yaşamayı, huzur içinde bir günlük yaşamı, bu coğrafyanın gariban insanlarına neden çok gördünüz?

     Barış sürecine geri dönülmeli. Hem de hemen! AK Parti ve HDP, düşmanlığı bırakmalı. İnsanlar ölmesin. Silahlar değil fikirler konuşsun.

     AK Parti’yi yeniden güçlü bir şekilde tek başına iktidar yapan, HDP’ye ise aslanlar gibi barajı aştıran seçmen, sizin fantezilerinize değil, BARIŞ SÜRECİNE OY VERDİ!

     En başta iktidar partisi ve meclise girmeye hak kazanmış olan diğer üç parti olmak üzere tüm siyasî partilere, siyasetçilere ve onların sözcüleri gibi yayın yapan medya kuruluşlarına çağrımız, aylardır yürütülen kirli ve karanlık siyaset anlayışını, toplumu kutuplaştıran kin ve nefret dilini, her türlü çamur, yalan, iftira ve karalamayı kendisi için hak olarak gören gayr-ı ahlâkî mücadele yöntemini terk etmelerini, hiç olmazsa bundan sonrası için enerjilerini kavga ve nefrete değil, enerjilerini vatana ve millete, halkımıza hizmet etmeye, ülkenin maddî ve manevî olarak kalkınmasına harcamalarıdır.

     Elbette ki her siyasî partinin ayrı çizgisi ve her birinin farklı siyasî programı olabilir, ancak Peygamber Efendimiz (saw)’in “Sizin en hayırlınız, insanlara faydalı olandır”düsturu, bütün siyasî partilerin ve camiâların / şahısların birinci ana ilkesi olmalıdır.

     Üzerinde yaşadığı coğrafyaya ve içinde yaşadığı topluma faydalı olmak, ülkesine ve halkına hizmet etmek, savunduğunuz ve uğrunda her türlü çirkinliği ve ahlâksızlığı yaptığınız bütün ideolojilerden daha kutsaldır.

     Bir toplumun başına gelebilecek en büyük felâket; o toplumun ahlâk, erdem, fazilet gibi manevî hasletlerini ve insanî melekelerini yitirmesidir. Bundan daha büyük bir felâket olamaz. Şu anda yaşadığımız budur.

     Bu kirli savaş, yaşadığımız bu cinnet hali ve toplumun bilinçli olarak kutuplaştırılması, “erdem” adına ne varsa alıp götürüyor bizden.

     Bu cinnet halinden, ölümlerden, acılardan bir beklentisi olan varsa, gaflet içindedir. Bunun hiç kimseye, hiçbir dînî ve millî değere faydası yok. Ne zûlüm ve baskıların İslam’a bir hayrı var, ne de şiddet ve terörün Kürdistan’a hayrı var.

     Ey Kürt kardeşim! Hendekten Kürdistan çıkmaz…

     Ey Solcu kardeşim! Ağaçtan devrim çıkmaz…

     Ey İslamcı kardeşim! Zûlüm ile âbâd olunmaz…

     Ey aydınlar, entelektüeller! Üretin, üretin, üretin! Fitne değil, fikir üretin. Sorun değil, çözüm üretin. Düşmanlık değil, bilinç üretin.

     Siyasetçilere değil, aydınlara ihtiyacımız var. Nefrete değil, sevgiye ihtiyacımız var. Kavgaya değil, tekamüle ihtiyacımız var. Direnişe değil, dirilişe ihtiyacımız var. Kazanmaya değil, paylaşmaya ihtiyacımız var.

     Bu coğrafyanın “dâvâ adamları”na değil, “değer adamları”na ihtiyacı var.

     Silahlar değil fikirler konuşmalı. İnanın bana kardeşlerim; silahlar susar ve yerini sivil mücadeleye bırakırsa, kazanan Kürtler olacaktır.

     Fikirler konuşursa, haklı olan kazanır. Silahlar konuşursa, güçlü olan.

[email protected]

     TARAF GAZETESİ

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar