İhsan DAĞI

İhsan DAĞI
İhsan DAĞI
DİKEN Tüm Yazıları
Çözüm sürecinden başkanlık çıkar mı?
30.04.2013
2355

 Anlaşılan önümüzdeki günlerde Kürt sorununa çözüm sürecinden çok ‘başkanlık’ meselesini konuşacağız.

Belki de ikisi birbirine eklenecek, bu birleşmeden doğan sinerjiyle ikisinin de önü açılacak. Ancak üçüncü ihtimali de unutmayalım; ya bu iki meselenin karıştırılması ikisinin de önünü kapatırsa?..

Oldukça ‘hassas’ konular çok ‘kritik’ bir seçim sürecinde Türkiye’nin ana gündemini oluşturuyor. 2014 Mart’ında başlayacak ‘seçim maratonu’ herkesin aklında. Başbakan, ‘kurulduğumuz günden beri gireceğimiz en kritik seçimlere hazırlanıyoruz’ diyerek bu sürece ne kadar önem verdiğini ifade etti dün. Üstelik yerel seçimler ve cumhurbaşkanlığı seçimi arasında bir de ‘halkoylaması gündeme gelebilir’ dedi. Kastettiği, yeni veya değiştirilmiş bir anayasanın referanduma götürülmesi...

Seçimlerle siyasal tansiyonun yükselmesi kaçınılmaz. Böyle bir atmosferde ‘çözüm süreci’ salimen nasıl ilerleyecek? Bu arada başkanlık sisteminin de içinde olduğu bir anayasa değişikliği nasıl yapılacak?

‘Yeni anayasa’ artık zor değil, imkansız. Geriye Anayasa’nın bazı maddelerinin değiştirilmesi kalıyor. Bunun için de AK Parti’nin riske girmesi şart. Tek başına anayasa değişikliğine milletvekili sayısı yetmeyeceği için ya diğer partilerden ‘transferler’ yapacak veya BDP ile işbirliği. İkisi de siyaseten riskler barındırıyor.

Şüphesiz AK Parti büyük bir gücü temsil ediyor bugün. Ne siyasi bir rakibi var, ne de devlet içinde direnen bürokratik odaklar. Böyle bir güç çok isterse Meclis’te kendi partisi dışında da ‘bireysel’ düzeyde destek bulabilir. Bu yöntem ne kadar şık olur ve toplumda nasıl algılanır, iyi hesap etmek gerek.

BDP ile birlikte bir anayasa değişikliği yapılması siyaseten daha ‘etik’ bir yol. Peki, BDP buna razı olur mu? Partinin eşbaşkanı Demirtaş ‘hayır’ dedi, ama fikirlerini değiştirebilirler. Örneğin, başkanlık yerine ‘partili cumhurbaşkanı’ modeline itiraz etmeyebilirler. Ancak Meclis’te AK Parti ve BDP’nin desteğiyle geçen bir düzenlemenin referandumda nasıl bir karşılık bulacağını öngörmek zor. Metropoll’ün yaptığı son kamuoyu araştırmasında AK Parti ve BDP’nin birlikte yapacakları bir anayasaya ‘evet’ diyecekler % 28 görülüyor, ‘hayır’ diyenlerin oranı ise % 62.

Yani böyle bir planda riskler var. Üstelik başkanlık konusunda kamuoyu desteği hâlâ  %40’ın altında. Bunun farkında olan AK Parti ‘başkanlık’ konusunda halkı ve kendi parti tabanını ‘ikna etme’ çalışmalarına devam ediyor. Dün Başbakan halkın yanlış bilgilendirildiğinden şikayet ederek; ‘Başkanlık sisteminde başkan bir kral değildir, ama bizim cahiller başkanın kral olduğunu söyleyerek yalan söylüyorlar’ dedi.

Elbette başkan kral değildir; bu abes söylemi izaha bile gerek yok. Ama devamla Başbakan, başkanlık ‘bize yabancı bir anlayış da değil. Ecdadımıza baktığımızda, tarihe baktığımızda benzerini Osmanlı yaşamış’ deyince de kafalar karışıyor tabii. İnsanlar, ‘Osmanlı’nın yaşadığı’ krallık değil miydi?’ diye soruyor, ‘başkanlık’la murad edilenin ne olduğunu anlamıyorlar. Mesele anlatılırken ‘bize özgü’ olsun diye verilen örnekler tam da ‘krallık’ çağrışımı yapıyor çünkü.

Benzeri, başkanlık sisteminde ‘parlamento yok mu?’ polemiğinde de var. Başbakan “‘Parlamenter demokrasi başkanlık sisteminde yok’ diyorlar... Amerika’da parlamento yok mu, bugün Rusya’da yok mu? Fransa’da yok mu?” diyor. Kavramlar, modeller karışmış. Başkanlık sistemi varsa ‘parlamenter sistem’ yoktur, ama elbette hâlâ parlamento vardır, olmaması zaten düşünülemez. Ancak parlamentonun varlığı bir modeli ‘demokratik’ yapmaya yetmez. Esas olan bir yönetimin şeffaf ve denetlenebilir olmasıdır. Kısaca, başkanlık sistemini anlatan da zorlanıyor, dinleyen de. [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar