İhsan DAĞI
Gerçek bir ordunun kazandığı 30 Ağustos zaferinin yıldönümünde bu yakıcı soruyu sormak zorundayız.
İşi gücü siyaseti izlemek, toplumu gözetlemek, yargıyı dize getirmek olan bir ordu gerçek bir ordu değildir. Kafasını bu işlere takmış bir ordu asıl işini yapamaz. O 'iş' sahipsiz kalmışsa, 'işlev' görülmüyorsa böyle bir ülkede ordu yok demektir... Biz var olduğunu sanalım; ordusu siyaset yapan bir ülke ordusuz kalır.
Güya NATO'nun en büyük ikinci ordusuna sahibiz, Avrupa'nın birinci. Siyasetle zehirlenen bir ordudan geriye cuntalar, çeteler, darbe planları, üstlerini etkisiz hale getirme hazırlıkları, bildiriler, gömülü silahlar, yani kaos kalır.
Sorun yapısal. Şu veya bu general değil; mevcut kurumsal kültür, örgütsel yapı, zihniyet ve algı ordunun gerçek işini yapması için 'dizayn' edilmemiş. TSK dış saldırılara karşı ülkeyi korumak üzere tasarlanan ve yönetilen bir ordu olsa koca Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasında 'ulusal güvenlik', 'bölgesel riskler', 'savunma stratejisi', 'yeni silah teknolojileri' gibi konuların bu 'üst düzey değerlendirme'de yer alması gerekirdi. Yok, umurlarında bile değil. Ne Suriye'deki gelişmeler, ne İran'ın nükleer silah çalışmaları, ne Kafkasya, ne Balkanlar... Kafasını kuma gömmüş, mensuplarını yargının elinden kurtarmaya çalışan, sadece iç siyasete odaklanmış bir ordu var karşımızda.
Söylenmedik söz kalmadı. PKK'ya karşı yürütülen mücadelede yapılan yanlışları yazanlara hain dediler, haklarında dava açtılar. Ne oldu? Bugün hakikati kendileri itiraf ediyorlar. Hani TSK'ya karşı 'asimetrik psikolojik savaş' yürütülüyordu? Ergenekon, Balyoz, Kafes, Bitirme Planı, İnternet Andıcı... Hani bunlar TSK'yı yıpratmaya dönük temelsiz iddialardı? Bugün en tepedeki komutan itiraf ediyor mensuplarının meşruiyetten çıktıklarını. İtiraf etmesine ediyorlar da, hâlâ, 'adamlarımızı korumamız lazım' anlayışına mağlup düşüyorlar. General Koşaner'in telaşı sesine yansıyor; 'aman dikkatli olun, açık vermeyin, birbirinizle dayanışın' mesajı veriyor. Ya korkuyorlar ya da kurumsal kimlik ve kültürlerinin dikte ettirdiğini yapıyorlar.
General Koşaner'in konuşmasında çok açık; komutanların temel derdi iktidar ve imtiyazlarını korumak. Siyasetle uğraşmaları bu yüzden. Eski Genelkurmay Başkanı'nın konuşmasında esas 'hasım' kim? TSK kimi ve neyi izliyor 'tehdit' olarak? Hasım da tehdit de içeride: siyaset ve yargı.
Siyaset çünkü; yanında yer alan medya, sivil toplum ve iş çevreleriyle orduyu kışlada kalmaya, asıl işine odaklanmaya zorluyor. Siyaseti ve toplumu istediği gibi yönetmeye alışmış ordunun tepkisi ise bildik; takip et, fişle, andıçla, itibarsızlaştır ve mümkün olduğunda da etkisizleştir. Siviller rakip, hatta hasım olarak görülüyor. Zihniyet bu.
Yargı çünkü; hukuksuzluğu araştırıyor, soruşturuyor ve yargılıyor. Ülkenin sahipliği kisvesi altında suça karışanları görmezden gelmiyor. 'Dokunulmaz' sanılanlara dokunuyor.
Böyle olunca da General Koşaner komutanlarının önünde hukuka, hükümete ve parlamentoya meydan okuyor. Genelkurmay Başkanlığı'nı zanlıları korumaya ve yargıyı korkutmaya yönelik bir iki bildiri dışında vukuatsız geçiren bir kişinin aslında iliklerine kadar 'misyon' adamı olduğunu anlıyoruz. Misyon, 'cumhuriyeti korumak ve kollamak'. Yani, darbe yapmak... Yasa değişmiş, toplum direnmiş, dünya kınamış General için sorun değil. Açık konuşuyor; varlık nedenleri bu. Bu ordu 'ne için tasarlanmış?' sorusunun cevabı da burada; siyaseti ve toplumu yönetmek için.
Peki siyaset kurumu ve toplum buna izin vermezse ne olacak? 2003 Mart'ından, yani Balyoz planından beri olanlar olacak...
Peki, Türkiye'nin bir orduya ihtiyacı yok mu? 'Yeni Türkiye'nin 'yeni ordu'ya ihtiyacı olduğunu söyleyenlerin kastettikleri de bu; siyaseti ve toplumu yönetmek üzere tasarlanmış bir ordu yerine, dış tehditler karşısında caydırıcılığı olan ve dışarıdan gelen saldırılara karşı ülkeyi korumak üzere tasarlanmış gerçek bir ordu.
Bayram gününde bu konuları yazmayacağımız günler elbette gelecek. Bayramınız mübarek olsun...
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023