İhsan DAĞI
İktidar partisinin çözülmeye başladığı algısı yayılıyor. Çözülmenin düzeyini, partinin tabanını oluşturan muhafazakarların tutumu belirleyecek. Bu kesimlerin AKP’den ‘kitlesel göçü’, çözülmeyi ‘yıkım’ noktasına taşıyabilir. Onları hala AKP’de tutan kimlikleri ve kimlikleri üzerinden parti ve liderle kurdukları ‘özdeşlik.’ Kimlik, bir yandan özdeşlik üretiyor, öte yandan ‘öteki’den korku. Ekonomik kriz bu özdeşlik ilişkisini yıpratıyor, ama muhalefetin ‘kolaylaştırıcı’ siyasetine de ihtiyaç var.
Doğrusu, CHP ve İYİ Parti’nin liderlik ve kurumsal düzeyde böyle bir rol oynadıklarını söylemek mümkün. Kılıçdaroğlu ve Akşener geniş siyasal ve toplumsal ittifaklar oluşturmak konusunda hem istekliler hem de gayretli.
Ancak ‘kurumsal muhalefet’ dışında kalan muhalif kesimler, erken bir zafer havasında yer yer dışlayıcı ve hatta kırıcı olabiliyorlar. Muhafazakarların ‘endişeli’ olabileceği tezlerine böyle bir tutum sergilendi örneğin.
Elbette toplumun birçok kesiminin ‘endişeleri’ var. Yıllardır ayrımcılığa uğrayan, baskı gören, dışlanan, haklarından mahrum edilen, yoksulluğa mahkum edilen muhalif kesimlerin varlığına ve taleplerine duyarsız olunabilir mi?
Elbette Levent Gültekin’in dediği gibi ülke muhafazakarlardan ibaret değil, onların endişeleri memleketin önceliği de değil. Ancak, muhafazakarlara, aslında ayrım yapmadan toplumun tüm kesimlerine uzanan bir el ‘alternatif bir siyasal ve toplumsal model’in varlığı gösterir. Hem AKP’nin kutuplaştırıcı siyasetinden yakınmak hem de muhafazakar ve dindar kesimlerin endişelerini ‘tanımamak’ epeyce çelişkili.
Dahası, Metropoll’ün yeni bir alan araştırması ‘endişeli muhafazakarlar’ın varlığını ve yaygınlığını gösteriyor. Serbestiyet’ten Vahap Coşkun’un açıkladığı Metropoll verilerine göre;
CHP ve İYİ Parti’nin Millet İttifakı iktidarında ‘yaşam biçimlerinin tehdit altında’ olacağını düşünenler genelde yüzde 36 seviyesinde iken bu endişe AKP seçmeninde yüzde 69’a çıkıyor.
Millet İttifakı iktidarında ‘ayrımcılığa’ uğrayacağını düşünenlerin oranı genelde yüzde 38, ancak AKP’lilerin yüzde 73’ü ayrımcılığa uğrayacaklarından endişeli.
Millet İttifakı’nın seçimi kazanması durumunda ‘dindarlara baskı’ olmasını bekleyenlerin oranı genelde yüzde 33, AKP seçmeninde ise dindarlara baskı bekleyenlerin oranı yüzde 71’e çıkıyor.
Bu verilerin anlattığı bir endişe var. Muhalefet bu endişeye duyarsız mı kalsın? İktidar partisinin bu endişeyi sömürmesine seyirci mi kalsın? AKP’nin, muhafazakar tabanını muhalefetin iktidarıyla korkutarak partide tutmasını engellemek için bile muhafazakarlara daha ‘anlayışlı’ bir yaklaşım rasyonel ve seçimi kazanmayı kolaylaştıran bir tercih olmaz mı?
Neyse ki, ne CHP ne de İYİ Parti kurumsal olarak dışlayıcı bir siyaset izliyor. Dışlayıcı, hatta bazen de rövanşist tutum çoğunlukla muhalefet adına konuşma iddiasında olan kamuoyu önderleri, gazeteciler, yazarlar ve aktivistlerde görülüyor. CHP ve İYİ Parti, tabanlarındaki bazı unsurlardan çok daha ‘ileri;’ müzakereye açık, kapsayıcı ve hoşgörülü.
Muhalefet tarafından konuşanların bir kısmının dışlayıcı, yer yer rövanşist söylemleri ise AKP’nin elitlerini konsolide ediyor, muhalefete geçmiş birçok insanı geri AKP’ye itiyor, kararsızları kilitliyor. Yakın zamana kadar AKP’ye oy vermiş birçok ‘yeni muhalif,’ iktidar olmadan ‘muktedir’ havalarına giren insanların yarın iktidar olduklarında neler yapabileceklerini kestiremiyorlar.
Ortada henüz hiçbir başarı yokken herkesin ağzının payını vermeye başlayan, kendi gibi olmayanlardan hesap sormaya kalkışan ‘muhalefet komiserleri’nin daha birkaç yıl önce muhalif aydınları ‘medeni ölüm’le tehdit eden yandaş kalemşörlerden bir farkı görülmüyor. Yaptıkları, muhalefetin ‘moral üstünlüğü’nü yoketmekten başka bir şey değil.
Şimdiden, anketlere bakıp, ‘siz ister gelin ister gelmeyin biz kazanıyoruz’ kibrine düşülürse, 2023 de 2018 gibi yalan olabilir.
Bütün bunları yazarken ‘muhafazakarlar’a arka çıkmak gibi bir derdim yok. Bu kitlenin, son 20 yılda, yaptıkları ve yapmadıklarıyla ülkeyi olduğu kadar kendilerini de tükettiklerini düşünüyorum. Otoriteye taptılar, özgürlüğü sadece kendileri için istediler, haksızlığa sustular, hak yediler. Saymakla bitmez… Çok kötü bir sınav verdikleri ortada; hem kitleleri hem de entelektüelleri ve kamuoyu önderleri. Dolayısıyla, muhafazakarların son yıllardaki ‘duruşlarına’ güzelleme yapacak pek kimsenin olduğunu sanmıyorum.
Ama, Türkiye’nin meselesi bu değil. Mesele;
Otoriterliğin kurumsallaşmasını engellemek,
Demokrasiyi kurumsallaştırmak.
Bu ikisinin de olabilirliği 2023 seçimlerinin sonuçlarına bağlı.
Şimdilerde görüyoruz ki, AKP çözülme sürecinde. Yıllardır bu partiye oy vermiş, sonra da sessiz kalmış, hatta nemalanmış büyük bir muhafazakar kitle, partiden kopma noktasında. Yani, otoritenin kurumsallaşmasını engelleme imkanı var. İşte bu noktada, muhalefetin bu kitleyi yok sayma, onlara kapılarını kapama, geldikleri partiye gönderme lüksü var mı?
Unutmayalım ki, ‘rejim’ hala ayakta. 2023’ü de AKP alırsa otoriterlik ‘geri döndürülemez’ bir nitelik kazanacak. Ayrıca, Kılıçdaroğlu’nun son günlerde dile getirdiği senaryo da göz ardı edilecek gibi değil. Dolayısıyla, otoriter rejimden çıkana kadar geniş ‘demokrasi koalisyonları’na ihtiyaç var. Bunun içinde her kesim olmalı, muhafazakarlar da. Dışlayıcı bir yaklaşımla Türkiye’nin yeniden inşası mümkün olmaz çünkü. Siyaseti, laikler-dindarlar ekseninden çıkarmak, otoriterliğe karşı demokrasi blokunu genişletmek gerek.
Çocukça bir ‘iptal kültürüyle’ veya ‘entelektüel kibir’le ‘onu da istemeyiz, bunu da istemeyiz’ deme lüksü yok muhalif kesimlerin. Otoriter rejime ‘elveda’ dedikten sonra herkes herkesle hesaplaşsın. Geçmiş de konuşulsun, gelecek de. Konuşulur da. Çünkü o zaman hepimiz daha özgür olacağız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023