Kerem ALTAN
“Görüş ayrılıklarının” ya da “farklı seslerin” partisine zarar verdiğini söyleyen bir başbakan nasıl olur da ülkesindeki görüş ayrılıklarına ve farklı fikirlere “tahammül edebilir”, “izin verebilir”?
Ülkesine nasıl dünyanın ileri gelen ülkelerininki gibi bir demokratik sistem getirebilir?
BDP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması için hazırlanan fezlekelere itiraz eden, bu vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının, Kürt meselesinde çözülmesi daha güç başka sorunlar doğuracağını söyleyen kendi vekilleri için “buna eyvallah eden anlayış bizimle yürüyemez, kusura bakmayın” diyebilen biri bir daha ağzına demokrasi lafını alabilir mi?
Aldığında bu sözleri kendisine hatırlatılmaz mı?
Farklı fikirlere bu kadar tahammülsüz olan biri, milyonlarca insanın kaderi elindeyken o insanların kendisi gibi düşünmesini, kendisi gibi yaşamasını, kendisi gibi inanmasını istemez mi, bunun için her şeyi yapmaz mı?
Yapmıyor mu zaten?
Dizilere de karışıyor, yazılara da karışıyor, yetmiyor haber programlarını kontrol edebilmek amacıyla işe yaramaz dalkavuklarını bir “yanlış” olmasın diye “mahallelere” dikiyor, gazete köşelerindeki“evlat”larıyla hakaret ettiriyor, hedef göstertiyor.
Ama hiçbiri yetmiyor. Kalkıyor kadınlara karışıyor, aklına gelen her yere cami dikmeye çalışıyor. Sonunda ülkeyi, üç tarafı denizlerle kaplı, dört tarafı minarelerle çevrili, içinde her türlü kötülüğün döndüğü koskoca bir kışlaya çevirecek, Allah’tan da korkmuyor.
Aslında Başbakan’ın bu “dokunulmazlıkların kaldırılması” inadı hayırlı da oldu.
Üç beş milletvekilinin dokunulmazlığını kaldırınca Kürt meselesinin çözüleceğini zanneden ve bunun olması için inat eden, elinden geleni ardına koymayan Başbakan kendini artık dokunulur bir hâle getirdi.
İşin ucu döndü dolaştı Başbakan’a dokundu.
“Has ipek kendini kırdırmaz” “prensibini” unuttu Başbakan ve uzun zamandır içinden çıkamadığıhaddini bilmezlik krizinde önemli bir kırılma noktasına geldi.
Daha önce kendisine karşı pek ses çıkartamayan, hatta Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gibi defalarca demeç değiştirmek zorunda kalan vekiller, bir konuda Başbakan’a karşı olmanın aslında o kadar da tehlikeli bir şey olmadığını görmüş oldular.
Sonunda ölüm yok, anladılar.
En kötü ihtimalle, Başbakanla “yürümeyecekler” artık.
Açıkçası BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırmazlarsa ne milletin ne de Allah’ın kendilerini affedeceğini söyleyen, buna karşılık Uludere katliamına ses çıkartmamasını hem milletin hem de Allah’ın affedebileceğini zanneden bir başbakanla da kim yürümek ister, uzun vadede her şeye rağmen kendisiyle yürümek isteyen kalır mı ondan da pek emin değilim.
Ha, birkaç “şamaroğlanı”, tetikçi “gazeteci” ve birkaç milletvekiliyle yoluna devam etmeye çalışır, o kadar.
Bu arada yine bizim ışıldaklar aslında Başbakan’ın kimsenin bilmediği, duymadığı muhteşem bir iş üzerinde olduğunu ve aslında herkes bir sussa Başbakan’ın neler neler yapacağını, etrafa ne ışıklar çakacağını anlatıp duracaklardır.
Varsın dursunlar... Onları da nasılsa arşiv affetmez.
Aslında hepsi birer kahramandı
Daha “Muhteşem Yüzyıl” ve “The Simpsons” şokunu atlatamadan AK Parti İstanbul MilletvekiliOktay Saral, RTÜK yasasında değişiklik öngören bir teklif hazırlamış.
Teklifte “Tarihî şahsiyetlerin aşağılanamayacağı ve olduğundan farklı gösterilemeyeceği”belirtiliyor.
AKP’nin böyle yasalar hazırlayan milletvekillerine göre Osmanlı’da her şey mükemmel.
Hepsi birer kahraman, hepsi birer adalet timsali... Her biri büyüklerine saygılı, küçüklerine sevgili... Hiçbirinin eline haram geçmemiş, hiçbirinin eline kardeş ya da dost kanı bulaşmamış.
İşin garibi, sonunda bu muhteşem kahramanların katkılarıyla ortaya da böyle bir ülke çıkmış. Bizlere kalan miras, başı dertlerden kurtulmayan zavallı bir ülke olmuş...
Garip... Hem de çok...
Neyse, bir yandan da sevinmek lazım. Teklif AK Parti grubunda kabul görüp TBMM’de onaylanırsa gelecek nesiller bu ülkeyi ne tür bir ecdat yönetmiş, yönetebilmiş öğrenebilecekler.
Olduğundan hiç farklı gösterilmeden...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014