Kerem ALTAN
“…… Son zamanlarda gerçek dışı olaylara, yalanlara dayalı, ön yargılı olarak bazı çevreler ve kişiler tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı asimetrik psikolojik harekat yürütülmektedir. Ne acıdır ki, özellikle Türkiye’de medyanın bir kısmının varoluşlarının temel nedeni, gerçeklere ve doğrulara dayanmayan, ön yargılı ve özel amaç taşıyan eleştiriler yaparak Türk Silahlı Kuvvetleri’ni haksız yere her gün gündemde tutmak ve TSK aleyhine kampanya yürütmektir. Bunlar aynı zamanda kendilerini demokrasinin savunucusu olarak da göstermektedir. Demokrasiyi savunmak için tek çıkar yol, onlar için tek çıkar yol TSK’nın karşısında olmaktır. TSK, demokrasinin ve hukuk devletinin yanında olduğunu her vesileyle ifade etmektedir. İçinde bulunduğumuz bu süreçten rahatsızız. Bu rahatsızlığımızı her vesileyle yetkili ve ilgili makamlara ilettiğimiz gibi yasal olarak yapılması gerekenleri de yapıyoruz. Hem ülkesini hem milletini sevmek hem de haksız yere TSK’ya karşı psikolojik harekat yürütmek bir arada olamaz. TSK’ya karşı planlı ve kendi amaçları ve menfaatleri çerçevesinde haksız şekilde psikolojik harekat yürütenlere diyorum ki; bulunduğunuz yol, bulunduğunuz yer doğru değildir. Türk milletinin büyük çoğunluğu da ne yaptığınızın farkındadır……”
“……. Ayrıca, bu konulara ilişkin bilgileri sızdıranlar ve bu gizli bilgileri kullananlar hakkında da adli işlemler başlatılmıştır. Bölücü terör örgütünün yaptığı eylemleri başarılı gibi gösterenler akan ve akacak olan her damla kanın sorumluluğuna ortak olurlar. Bunu herkesin iyi anlamasını istiyorum. Son günlerde yoğunlaşan sistemli saldırılar emin olunuz ki TSK’nın gücünü, kararlılığını ve azmini arttırmaktan başka hiçbir işe yarayamaz. Bir ordunun, bu tip saldırılar karşısında, ki bu saldırılar doğru bilgiye dayanmayan ve sınırlarını aşan eleştirilerdir, her ordunun vereceği cevap ve tepki bellidir. Bu açıdan son sözüm şudur; herkesi dikkatli olmaya ve doğru yerde bulunmaya davet ediyorum….”
Onlarca örneği bulunabilecek bu konuşmaların içinden TSK’yı çıkarsanız Başbakan’ın son fişleme skandalıyla ilgili bir şeyler söylediğini zannedersiniz. Ya da köşeye sıkıştığı her konuyla ilgili yaptığı çıkışlardan biri olduğunu düşünürsünüz.
Fakat öyle değil. Bu konuşmalar, insanlara bulundukları yerle ilgili akıl vermeye çalışan fakat şimdilerde bulunduğu yeri haliyle yadırgayan İlker Başbuğ’a ait.
Kameraların karşısına yan yana dizilir, parmaklarını sallayarak tehditler, hakaretler savururlardı.
Aktütün’den sonra da, Dağlıca’dan sonra da, Balyoz’dan sonra da, lav silahlarının bulunmasından sonra da, AKP’yi ve Gülen’i Bitirme Planları ortalığa saçıldıktan sonra da her defasında kendi ihanetlerini, kendi insanlarına karşı planladıkları zorbalıklarını ve suçüstü yakalanmalarını bir kenara bırakıp gerçek yüzlerini ortaya çıkaran insanları suçlarlardı.
Onca tehdide, hakarete, güce ve haksızlığa karşın tek bir şeyi değiştiremezlerdi… Gerçeği…
Ne “kağıt parçası” küçümsemesi, ne “boru bunlar” çarpıtmaları, ne de “vatan hainliği” yaftalaması gerçeği değiştiremezdi.
Gerçekleri duymanın işlerine yaramayacağını bilenler bu çırpınmaları sorgusuz sualsiz sahiplenseler de bu kıvranmalar hiçbir işe yaramazdı.
Şimdilerde de Başbakan tıpkı askerler gibi, her hafta bir yenisini eklediği Anayasal suçlarını örtbas etmek için içi boş meydan okumalarla, o alıştığımız kof kabadayılıklarıyla gazetecileri korkutmaya, gerçeklerin üstünü örtmeye çabalıyor.
Cezaevleri kendilerini dokunulmaz sanan paşalarla dolup taşarken onlarla aynı yolu izlemek ne kadar akıllıca bilemiyorum, Başbakan’ın yakın geçmişten hiçbir ders çıkaramamış olmasına da doğrusu şaşırıyorum.
Neşe Düzel’in dediği gibi, Başbakan’ın askeri vesayetin generalleriyle aynı kirli sularda yıkanması, o günlerdeki baskıları taklit etmesi, onun koşarak çıkmaz bir sokağa girdiğini düşündürüyor bana.
Başbakan’ın o günleri yakından yaşamış olan dalkavukları, Erdoğan’ın her yaptığını alkışlamak yerine onu uyarsalar, “bu sokağa daha önce girenler oldu ama çıkamadılar” diye ona geçmişi hatırlatsalar herhalde hem “liderlerine” hem de ülkelerine daha fazla yardımları dokunur.
Ama tecrübelerle sabit ki ne o yola girenler mantıklı uyarıları dinliyor, ne o yola girenlerin yardakçıları onları uyarıyor.
Acı gerçeğe çarpana kadar delice bir hızla koşuyorlar.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.01.2015
7.01.2015
30.12.2014
24.12.2014
16.12.2014
28.11.2014
18.11.2014
11.11.2014
4.11.2014
21.10.2014