Mehmet Ocaktan
Geçtiğimiz hafta Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Dünya Kadınlar Günü Programı’nda yaptığı konuşmada İslam’ın güncellenmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Siz İslam’ı 14 asır öncesi hükümleri ile bugün uygulayamazsınız” ifadeleri Türkiye’deki din anlayışı konusunda ciddi bir tartışma başlattı. Cumhurbaşkanı bir gün sonraki konuşmasında, bu ifadelerin dinin aslına yönelik olmadığını vurgulamak için “Dinde reform aramak haddimiz değil” diyerek sözlerine netlik kazandırdı.
Aslında bütün bu tartışmaların temelinde din bezirganı bir zatın “Yatak, yorgan, battaniye cinsel dürtüleri rahatsız eden yapıda olmamalı, asansörde halvet” gibi sözleri bulunuyor. Bu zat son olarak da “Allah vur dediyse vardır bir hikmeti”demiş ve kadınlara kocalarından dayak yedikleri için şükretmeleri tavsiyesinde bulunmuştu.
***
Dini-ahlaki alanda konuşan ilahiyatçı figürlerin seviyesizliklerine bakar mısınız... Ne kadar ipten-kazıktan kurtulmuş din kılıklı soytarı varsa, İslam’ın izzetini, şerefini kirletmek için adeta ortalığa dökülmüş durumdalar.
Hicap duyduğumuz bu manzara, maalesef başta Türkiye olmak üzere bütün İslam ülkelerinin zilletini göstermesi açısından ibret verici bir durumdur. Dini ve ahlaki değerlerin bizzat Müslümanlık adına konuşan bu kifayetsiz yobazlar tarafından buharlaştırılması gerçekten çok acıdır.
Ancak bu mesele, bugün asansörde halvet, yorgan ve yastıkta şehvet arayan din bezirganı tiplerden ibaret değildir. İslam toplumlarında bu sapkınlığın çok daha derin köklere sahip olduğunu kabul etmeden, bugün yaşadığımız kirliliği anlamak mümkün değildir.
Büyük ölçüde menkıbelere dayanan klasik İslam kültürünün hiçbir eleştirel düşünce süzgecinden geçirilmeden, Kur’an ve Sünnete vakıf İslam bilim insanları tarafından tartışılmadan modern zamanlarda gerçek dinmiş gibi sunulması, ne yazık ki İslam toplumlarında tarifi imkansız yaralara yol açmaktadır.
***
Esas itibariyle bu bataklıktan nasıl kurtulacağımızı tartışmak zorundayız. Bunun da tek yolu; özgür bir düşünce ortamında İslam bilim insanlarının menkıbelere, hurafelere itibar etmeden Kur’an ve Sünnetin getirdiği bilgiyi modern zamanlarda yorumlayarak dinle hayat arasındaki bağı yeniden kurmalarıdır. Bu tartışmaların özgürce yapılabilmesi için de, kesinlikle daha çok demokrasiye ve daha çok özgürlüğe ihtiyaç bulunmaktadır.
Biliyorum, demokrasi ve özgürlük kelimelerini görünce bazıları fena halde tedirgin oluyorlar. Ama özgürlük ortamı olmadan derinlikli ilmi çalışmalar ve tartışmalar yapılamaz ki... Düşünün ki, Kur’an ve Sünnet ilmine vakıf bilim insanları daha ağızlarını açar açmaz ‘zındıklık’ ithamıyla karşı karşıya kalıyorlar. Maalesef, Cumhuriyet’in başından itibaren tamamen devletin kontrolü altında gelişen din anlayışı, farklı seslere ve yaklaşımlara kapalıdır. Böylesine kapalı devre işleyen bir dini yapıda ancak ‘Yatak-yorgancı’ zihniyete mensup hastalıklı din pazarlamacıları hayat bulabilir. Dolayısıyla, öncelikle bu hastalıklı zihniyetten kurtulmak gerekiyor.
Bilmek gerekiyor ki, İslam’ı yatak-yorgan hikayelerine indirgeyen din kılıklı yobazları yasaklayarak, adli takibata tabi tutarak Müslümanlık anlayışını güncelleyemeyiz. Unutmayalım, bugün Diyanet’in, İmam-Hatipler’in, ilahiyat fakültelerinin öğrettiği din, Nureddin Yıldız tipi yobazların anlattığı dinden farklı değildir.
Açıkça belirmek gerekiyor ki, asırlar içinde menkıbe ve hurafelere dayalı bilgilerle oluşan geleneksel İslam kültürüyle yüzleşmeden, sadece eski bilgileri tekrar ederek gidişattaki olumsuzluklara çözüm üretmek de, modern dünyaya İslam’ın mesajını iletmek de mümkün değildir.
Öncelikle, halihazırda İslam ülkelerindeki insan hakları ihlallerini ortadan kaldırmadan, kadınların, kızların ve çocukların haklarını koruma altına alan evrensel normlarda bir adalet sistemi inşa etmeden içine düştüğümüz bu bataklıktan kurtulamayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025