Mehmet TIRAŞ
Yazı yazdığı ve gazetecilik yaptığı için, İstanbul 26.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ağırlaştırılmış müebbede mahkum edilen, bu mahkumiyeti İstanbul Adliyesi 2.Ceza Mahkemesi tarafından onaylanan Ahmet Altan, Bin gündür suç olmayan eylemlerden dolayı tutuklu.
Suç olmayan eylemlerden dolayı suçlanan sadece Ahmet Altan değil,Nisan 2019 Tarihi itibarı ile şuan cezaevlerinde tutuklu 162 gazeteci var,tek suçları gazetecilik yapmak.
Temel hak ve özgürlüklerden yola çıkan her birey Ahmet Altan’ın savunmasını baştan sona kadar okusun,neyle suçlandığı konusunda hayretler içinde kalır.
Bu yazıyı sizler okuduğunuzda Ahmet Altan Silivri Cezaevinde tutukluluğunun bin gününü tamamlamış olacak.
Ahmet Altan 11 Eylül 2016 tarihinde göz altına alınıp on gün İstanbul emniyetinde sorgulandıktan sonra,tutuklanarak Silivri cezaevine konuldu ve o gün bugündür tutuklu ve tutukluluğu hükümlülüğe dönüşmüş durumda.
Masamda Ahmet Altan’ın iki savunma kitapçığı var birisi ”Bir iddianamenin Hukuk Pornosu olarak portresi” başlıklı 19.06.2017 Silivri tarihli ve İkincisi Yine Silivri 12-16 2018 Tarihli “Ahmaklığın Adaleti” başlıklı savunması.
Ahmet Altan’ın birinci savunması 57 sayfadan,İkinci savunması ise 35 sayfadan oluşuyor,birinci ve ikinci savunması da İngilizce olarak basılıp yayınlanmış.
Bu savunmanın hepsini bir makalede anlatmak mümkün değil ama, ben öne çıkan vurucu olan ve savcının iddialarını çürüten savunmalarına yorumsuz yer vereceğim..
Ve bu savunmalardan bir seçki yapacağım.
Birinci savunmasında Ahmet Altan Sayın yargıçlar diye başlıyor.
İddianame olduğu ileri sürülen,zekadan yoksun ve hukuktan yoksun,ağırlaştırılmış müebbet gibi heybetli bir cezayı taşımaya mecali yetmeyen bu cılız metin, ciddi bir savunmayı asla hak etmiyor.
Ama benim hakkımda söylenen yalanları gördüğümde 15 Temmuz’dan sonra hapse atılan binlerce insanın nasıl bir hukuk katliamının kurbanı olduklarını daha iyi anladım.Hakkında yalan söylenen tek insan ben olamayacağıma göre ,bu tür yalan dolu iddianamelerin zehirli bir sarmaşık gibi yargıya dolanıp onu boğduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Bu iddianameyi yazan savcının yalan söyleme ve saçmalama konusunda gösterdiği pervasızlık,bunun yargı sisteminde bir alışkanlık haline geldiğini kanıtlıyor.
Bu iddianameyi okuduğunuzda,içinde sanıkların,sanık sandalyelerinin ,Avukat sıralarının ,silahlı jandarmaların,kürsülerin,cübbelerin bulunduğu ve Adliye Sarayı diye adlandırılan yerlerin nasıl bir hukuk mezbahasına döndürüldüğünü rahatça kavrıyorsunuz.
Mehmet Altan’ın çok sevdiğim bir sözü vardır,”Bir damla kana baktığında bünyedeki bütün hastalıkları görürsün” der.
Şimdi bu iddianameyi,bu bir damla kanı incelediğimizde,hukuk sisteminin cüzama yakalandığı korkunç hastalığı,bu iddianameyi madde madde inceleyerek göstereceğim.
“Hukuk bazen uyur ama asla ölmez” diyen atasözüne inanırım.
Şimdi gelelim iddianame olduğu söylenen bu hukuki garabete.
Ne diyor İddianame?
Bir kaç yazımla ,bir televizyon konuşmam dışında bu iddianamenin “ darbececiliğimize” temel dayanarak olarak sunduğu iddia şu:
Biz,darbeyi yönlendirdiği iddia edilen adamları tanıdığı iddia edilen adamları tanıyormuşuz.
Bu özetin sizin kulağınıza bile gülünç geldiğine inanıyorum ama,suçladığı bir kaç yazımla bir konuşmam dışında üstüne yerleştirdiği temel,bu garip ve gülünç iddia.
Bu darbeyi yönlendiren bazı adamlar varmış..Onları tanıyan bazı adamlar da varmış..Biz de onları tanıyan adamları,tanıyormuşuz.
İnanmak çok güç biliyorum ama bu iddianame sayfalarca bunu anlatıyor.
Önce şunu sorayım,birini “tanımak” nasıl bir suç kanıtı olarak kabul edilebilir.Bir suçluyu tanıyorsanız bu sizi suçlu yapar mı?
İddianame,”terör örgütü yöneticilerinden” Said Sefa’ya ait bir haber sitesinde haftada bir yazı yazdığımı söyleyerek başlıyor.
Said Sefa hakkında kesin bildiğim kadarı ile kesinleşmiş bir suç yok ama savcı varmış gibi başlıyor.
Hukuku vurrurken bu kavramı da mı, öldürdünüz?
Bu iddianame kanıt yerine sadece savcının suçlamaları var,onlar da yalan.
Girişin ardından Ahmet Keleş, diye birinin gizli tanıklığı geliyor.Karmaşık yazıldığı için bu tanığın ne dediğini anlamak epey zor.
Anladığım kadarı ile bu Ahmet Keleş,Gezi olaylarının bir komplo olduğunu ve “Taraf Gazetesi yazarı Ahmet Altan’ın yazıları okunduğunda” bunun daha net anlaşılacağını söylüyor.
Gezi olayları sırasında ben Taraf Gazetesi’nden çoktan ayrılmıştım,eve kapanmış roman yazıyordum.
Ben Taraf’tan 2012 yılında ayrıldım,onlar hala benim 2013’teki Gezi olayları kapsamında Taraf’ta ki yazılarımdan,yani olmayan yazılarımdan söz edip, bir de utanmadan bunu iddianameye yazıyorlar.
Savcı böyle yalanları yazmak yerine bana Gezi olayları hakkındaki fikirlerimi sorsaydı, ona da bunları söylerdim.Yalan olduğu bu kadar kolay kanıtlanacak yalanları iddianameye yazıp kendini rezil etmezdi.
Aynı tanık benim Uludere olayı sırasında “Devlet Halkını Bombaladı” diye manşet attığımı da söylemiş.
Ama bunun 15 Temmuz darbesiyle ile ne ilgisi var?Bu iddianamede bu konu ne arıyor?Onu da kafası epey karışık olan savcıya soracaksınız.
Bu Ahmet Keleş bir şey daha söylemiş.
Keleş’in söylediğine göre Gezi olaylarından önce bir adam gelip “dolarla borçlanma” demiş.Haberi gönderen de “Hoca efendi” denilen örgüt lideriymiş.
Altan bir başka gizli tanık Osman diye birinin saçma sapan suçlamalarına maruz kalıyor bu söylenenleri de savcı iddianameye alıyor.
Bu kadar rahat yalan söyleyen bir adamın ifadesini savcı iddianameye koyabiliyor.
Bu adam,Alattin Kaya’nın Gülen’le bizim aramızda ilişki kurduğunu,bizim Kaya ile sık sık görüştüğümüzü “bildiğini” söylüyor.
Ve bizim savcı “nereden biliyorsun” diye sormuyor.
Sormadığı gibi kendisi de bu iddiayla ilgili tek bir kanıt koymuyor iddianameye.
Savcı şaşkın olduğu için bu ifadeyi iddianameye yazıyor,sonra aynı iddianamenin içine koyduğu bir belgeyle bu sözlerin yalan olduğunu kanıtlıyor.
Kendi yazdığı iddianameyi okusa yalan olduğu açıkça belli olan bu lafları, o lafları iddianameden çıkarırdı. Ama savcı kendi yazdığı iddianameyi bile okumak zahmetine katlanmıyor.
Şimdi burayı dikkatle dinleyin.
Mehmet Altan’la benim 10 yıllık telefon kayıtlarımızı incelemişler ve Alattin Kaya’yla görüşmelerimizin yekununu da çıkarıp, iddianameye koymuşlar.
Bizim “sık sık görüştüğümüz” söylenen Alattin Kaya ile 10 yılda kaç kere görüşmüşüz,biliyor musunuz?
Mehmet Altan 10 yılda sadece bir kere görüşmüş Kaya ile,o da 2008 yılında.
Ben de sadece iki kez 2010 ve 20112 yılında konuşmuşum
On yılda bir adamla bir ya da iki kere konuşmak nasıl “sık sık” görüşmek oluyor.
Artık hukuktan vazgeçtim biraz utanma duygusu arıyorum..Ama o da yok.
Zaten hukukun ırzına geçmek için önce hukukçuların utanma duygusunu kaybetmesi gerekiyor.Hukukçular utanma duygusunu kaybetmezler bu kadar rahatça yalan söylemezler,hukuka ve adalete bu kadar rahat düşmanlık etmezlerdi.
Ben yazıyı burada kesiyorum ama Ahmet Altan’ın savunmasından seçmeler olarak yazıya devam edeceğim.
Tüm okurlarımdan daha da ötesi,bu ülkede demokrasi ve hukuk mücadelesi verenlerin Altan kardeşlerin savunmalarını internetten bulup, okumalarını hararetle öneriyorum .
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025
29.09.2025
22.09.2025
15.09.2025
1.09.2025