Merve Şebnem Oruç
HP lideri Devlet Bahçeli Ekim'de referandum sinyalini verdiğinde “Şimdi zamanı mı?” dediler, “Türkiye bir beka sorunu yaşıyor. Önce dış sorunlarımızı halletmemiz gerekiyor; sonra iç meselelerimize döneriz.” Oysa 16 Nisan başından beri sadece iç meselemiz değildi, Türkiye'nin dünyadaki konumuyla da doğrudan ilgiliydi.
Malum 1980 Anayasası darbe anayasası. 1961 Anayasası da bir darbe anayasasıydı. Yine hepimiz biliyoruz ki, 60 darbesi de 80 darbesi de birer NATO darbesiydi. Yani 1961 Anayasası bir NATO darbesi anayasasıydı; 1980 Anayasası da bir NATO anayasası. Mevcut düzen NATO'nun kurduğu bir vesayetçi sistem. O yüzden bugün kurulan sandık, bir bağımsızlık meselesi, bir dirilişin hikayesi. Bugün sandıkta sadece 'Evet' ya da 'Hayır' demiyor, Türkiye'nin geleceğini, yerini, iç ve dış politikalarını kimin belirleyeceğine karar veriyoruz: Biz ve bizim seçtiklerimiz mi, başkaları ve başkalarının başımıza getirdikleri mi?
Yılbaşındaki Ortaköy saldırısından birkaç gün sonra ve Obama'nın görev süresinin bitimine iki hafta kala, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği resmi Twitter hesabında ne paylaştığını hatırlıyorsunuzdur: TürkAmerikanDostluğu ve #tbt (ne günlerdi ama) etiketiyle 1980'de THKP-C tarafından öldürülen 71 darbesinin başbakanı Nihat Erim'in Beyaz Saray'da Richard Nixon'la çekilen bir fotoğrafı... ABD için Türk-Amerikan dostluğu suikastlar ve darbeler demekti; terör örgütlerinin kol gezdiği günlerde güzeldi. O günler geçti gitti.
Kampanyalara start verildiğinde gördük, en büyük 'Hayır' kampanyasını Avrupa yürüttü. Gazeteler İngilizce, Almanya ve Türkçe 'Hayır' mesajlarıyla doldu taştı. İsveç parlamentosu önünde terör örgütlerinin yaptıkları mitinglerde taşınan posterlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın şakağına silah dayandı. 'Hayır'cılara kapılar sonuna kadar açılırken Bakanlarımız kendi toprağımız sayılan Başkonsolosluklarımıza sokulmadı. Bu zorbalıklara direnen Türk vatandaşlarının üzerine atlarla, köpeklerle yürüdüler.
PKK 'Hayır' diyor, FETÖ 'Hayır' diyor, sözde müttefikimizmiş gibi davranıp aslında sadece zincirlerimizi elinde tutan Batı 'Hayır' diyorken, “Beka sorunu yaşarken sistem değişikliğinin sırası mı?” demek, meseleyi ıskalamaktan başka bir şey değildi. Zira karşımızdaki sorunlar, zaten bize kağıt üzerinde çizilen sınırların 'fiili olarak' ötesine geçtiğimiz için, geri çekilelim, içe dönelim, haddimizi bilelim, 16 Nisan'lara yeltenmeyelim diye önümüze çıkarılan iç ve dış kaynaklı engeller.
Bu yüzden haftalarca sadece anayasayı ve sistem değişikliğini değil, kimin 'Evet' kimin “Hayır' dediğini, 'Milli İrade'nin ne demek olduğunu, Misak-ı Milli'yi, Lozan'ı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş sürecini, 100 yıl önce neler olup bittiğini konuştuk. Türkiye'nin potansiyeli, sorumlulukları, karşı karşıya olduğu fırsat ve tehditler ortadaydı, ama öte yandan ellerini kollarını bürokratik vesayetle bağlayan, derin ve paralel devlet yapılanmalarıyla, krizlere gebe olan ve 10 yılda bir darbelere kapı açan bir sistemin içinde ancak cesur ve korkusuz bir lider çıkıp fiili durum oluşturduğunda adım atabiliyorduk.
Daha ötesi, devletlerin geçirdiği büyük değişimler tarih boyunca hep zor zamanlarda yaşanagelmişti. Değişebilenler gücünü korumayı, artırmayı ve sonuçta büyüyüp güçlenmeyi başarmış; değişemeyenlerse zayıflamış, küçülmüş ya da yıkılmıştı. Amerikan İç Savaşı'ndan Sovyetlerin çöküşüne, Roma İmparatorluğu'nun yıkılışından Vestfalya Barış Anlaşması'yla ulus devletlerin doğuşuna, krallıkların çöküp monarşilerin, demokrasi, cumhuriyet ve federasyonların yükselişine, Osmanlı'nın yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna tarihteki tüm büyük değişimler, böylesi kaotik zamanlarda gerçekleşmişti. “Hele şu problemleri çözelim, sonra nasıl yönetileceğimize bakarız,” diyen mecburi değişimi ve dönüşümü ertelemiş, sonunda kaybeden, çöken, yıkılan olmuştu.
Tüm bunlara rağmen “Niye acele ediyor, apar topar sistem değiştirmeye çalışıyorsunuz?” demekte beis görmediler. Oysa Turgut Özal ve Muhsin Yazıcıoğlu başta olmak üzere çok sayıda liderin Türkiye'nin önündeki engelleri aşmak için gerekli gördüğü bir değişiklikti bu ve yıllarca tartışılmıştı. Dahası, tam 10 yıl önce başladığımız ve adım adım bugüne yaklaşmakta olduğumuz uzun süreli bir değişim süreciydi. 2007'de yaşanan 367 krizi ve 27 Nisan e-muhtırası, yani yargı vesayetinin devleti kilitleyerek Cumhurbaşkanını seçtirmeme çabaları ile ana akım medyada bir darbenin ayak sesleri imiş gibi karşılanan malum bildiri bu sürecin ilk domino taşlarıydı. O dönemde Başbakan olan Erdoğan'ın bazı bakanlarla Başbakanlık konutunda kaleme aldığı karşı bildiri, sivil bir tokattı. Orduya esas görevini hatırlatıyor ve bundan sonra siyasetin, 15 Temmuz gibi kanlı bir kalkışma yaşansa bile, darbecilerin önünde eğilmeyeceğini açıkça gösteriyordu. Türkiye o 2007 yılının sonunda referanduma gitmiş ve bundan sonra Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçilmesine %68'le 'Evet' demişti.
Mevcut anayasadan güya 'Hayır' cephesi de rahatsızdı. Ama alternatif bir değişikliği kimse önermedi. Belki kuru kuruya iftiralar, yalanlar ve terör örgütleriyle yan yana duran bir kampanya yürütmek yerine biraz çalışmayı ve terlemeyi deneselerdi, bugün sandıkta iki farklı değişimden birine karar veriyor olabilirdik. Oysa CHP, “Mevcut parlamenter sistem sorunlu ama değişime 'Hayır', biz böyle iyiyiz,” demekten ötesine gidemedi. Yardıma Şili'de diktatör Pinochet'e karşı kampanya yürütmüş olan Francisco Garcia Ferrada'yı çağırdılar. Adamcağız, onları dinledi dinledi, sonunda “Bir haftadır buradayım, 'Hayır' oyunun ne önerdiğini anlamış değilim. Benim yaptığım, bir diktatöre karşı tanıtım kampanyası gibi bir şeydi, buradaki durum farklı,” dedi ve daha en başında çekti gitti.
Biz de şimdi sandığa gidiyoruz. Büyük değişim için 'Evet' mi? “Güçlü bir Türkiye için 'Güçlü bir Evet' mi? Yoksa, olan biten her şey ortada, dönen dolaplar çevrilen oyunlar ortada, kimin 'Evet' kimin 'Hayır' dediği ortada, mevcut düzenin sorunlarını da herkes kabul ediyor ama 'Hayır, biz böyle iyiyiz, üstü kalsın' mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018