Merve Şebnem Oruç
Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi'nin (AKPM) Türkiye'nin siyasi denetime alınmasını öngören raporu, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) gözlemcilerinin 16 Nisan referandumuyla ilgili ön raporu, Avrupa kurumlarının Türkiye'ye karşı yürüttüğü soğuk savaşın süreceğini gösteriyor. Hatırlarsanız beş ay önce de Avrupa Parlamentosu (AP), Avrupa Birliği'ni Türkiye ile üyelik müzakerelerinin dondurulmasına çağıran bir karar almıştı. 15 Temmuzsonrası alınan bu karar ve Avrupa Birliği üye ülkelerinin darbe girişimi sonrası takındığı tavır, PKK ve FETÖ terör örgütü üyelerine AB şehirlerinde kucak açılması, son yıllarda gerilmekte olan Türkiye-AB ilişkilerini kötüleştirmişti. 16 Nisan kampanya sürecinde Almanya, Hollanda gibi AB ülkeleriyle yaşananlar bu tabloyu iyice kararttı.
Son yıllarda medya kuruluşları ve sosyal medya, Uluslararası Af Örgütü ve Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) gibi bağımsız(!) kuruluşlar üzerinden kurulmaya çalışılan baskı oluşturma görevi, görünen o ki resmi kurumlara devredilmiş durumda.
Peki Avrupa'yla ilişkilerimiz neden bu hale geldi? Bazı kesimler, son dönem Orta Doğu politikalarında Batı'yla ters düşmemizin bunun nedeni olduğunu söylüyor. Özellikle Mısır'da ve Suriye'de, 2012-2013'te Batı politika değiştirip devrimlere karşı, karşıdevrimciler safına geçerken bizim buna uymamamızın ilişkileri bu noktaya getirdiği düşünülüyor. Hatta bazıları meselenin geçmişini 2010 Mavi Marmara saldırısına dayandırarak, geminin hükümetin olumlu fikir beyan etmemesine rağmen yola çıkmasına dayandırıyor.
Oysa bir milat koyacaksak filmi biraz daha geri sarıp 29 Ocak 2009gününe gitmemiz gerekir. Davos'ta dönemin İsrail Devlet Başkanı Simon Peres, dönemin BM Genel Sekreteri Ban ki Moon ve dönemin Arap Konseyi Genel Sekreteri Amr Musa'nın katıldığı bir panelde o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'ın önce Moderatör David Ignatius'a süreyi adil ayarlamadığı için tepki gösterdiği, sonra Peres'e dönerek kısa ve öz bir konuşmayla sert bir mesaj verdiği gün, yakın dünya tarihinde o güne kadar görülmemiş bir şeydi. Tarihe 'One Minute' vakası olarak geçen olay, Batı cephesinde soğuk duş etkisi yaparken Erdoğan, Müslüman halkların gözünde o gün bir kahramana dönüşmüştü. Planlı bir hareket değildi bu; söz hakkı verme noktasında bile adaletsiz davranan Batı'nın yerleşik düzenine karşı duygusal bir patlamaydı; haksızlığa karşı yürekten kopup gelen bir meydan okumaydı.
Bu yazıyı okuduktan sonra o videoyu bulup bir kez daha izlerseniz bugün artık hemen her gün Batı medeniyetinin adaletsizliğini yüzlerine çarpan, 'Dünya 5'ten büyüktür' diyen Erdoğan'ı o podyumda göreceksiniz.
Batı ve Doğu, akıl ve yürek arasında
Erdoğan'ın kalbiyle hareket ettiği son yer olmayacaktı Davos; liderliği döneminde dünyayla iletişim içinde, geleceğe dönük, uzlaşmacı ve kalkınmaya dayalı politikalar geliştirmeyi, akılcılığı tercih etse de, dönem dönem küresel düzenin zulmüne karşı karar alması gerekirken, baskılara rağmen vicdanının sesini dinleyecek, gerçek bir Müslüman'ın davranması gerektiği gibi davranacaktı.
Mavi Marmara yolculuğunu olumlu bulmasa da, gemi Akdeniz'de saldırıya uğradığında sırtını dönmeyecek, Güney Amerika'daki temaslarını yarıda keserek Türkiye'ye dönecek ve İsrail'i 'devlet terörü' ile suçlayacaktı. Batılı ülkeler Suriye'deki iç savaşın ortasında politika değiştirip Türkiye'ye de bunu dayattığında o “Bana mı kaldı dünyayı kurtarmak?” demeyecek, insan olmanın gerektirdiği şekilde davranacaktı.
Erdoğan değişti de mi İsrail'le ilişkiler normalleşme yoluna girdi?
Hayır, Cumhurbaşkanı Erdoğan değişmedi, ama dengeler değişti. 2013'te İsrail Başbakanı Netanyahu Erdoğan'dan özür dilemiş, ilişkilerin normalleşmesi adına ABD Başkanı Barack Obama'nın arabuluculuğunda en önemli adımı atmıştı. Tam Türkiye-İsrail arasındaki anlaşma bir iki ay içinde tamamlanacak derken Gezi olaylarıçıktı. Gezi'yi 17-25 Aralık takip etti. Ancak Türkiye'ye yönelik Batı'nın ortaklaşa saldırıları sürerken o paktta başka gelişmeler de oluyordu. Örneğin Obama, İran'la nükleer anlaşmasına yönelince İsrail'in asla affetmeyeceği bir hamle yaptı. ABD de İsrail de Erdoğan'dan rahatsızdı ama Obama'nın İran hamlesi İsrail'e büyük bir kazıktı. İki ayrılmaz dostun arası açıldı; FETÖ bile bir tercih yapmak zorunda kaldı, 'Güney'deki sevdikleri ülke' yerine Washington'ı tercih etti. ABD İran'ı, FETÖ ABD'yi tercih edince, İsrail de bir tercih yapmak zorunda kalacaktı.
Öte yandan, Batılı anaakım medya üzerinden pompalanan anti-İslam, anti-Erdoğan öfkesi, Batı toplumlarında İslam, Erdoğan ve Türkiye karşıtlığının yükselmesine neden olacak, ortaya İslamofobik bir canavar çıkacaktı. Seçimler gelip çattığında o canavarı besleyen kazanacaktı. O işi en iyi yapan Donald Trump ABD seçimlerini kazanacak, Obama da varisi Hillary Clinton da kaybedecekti.
Mülteci akımı korkusuyla dehşete kapılan Avrupa da aynı rüzgardan etkilenecekti. İngiltere'de David Cameron ancak AB'den ayrılma referandumu vaat ederek seçimleri kazanacak, ama referandumda 'Evet' çıkınca istifa edecekti. Hollanda, Fransa ayrılıkçıları durdurmak için İslamofobik canavarı beslemeye devam edecek, Erdoğan'a saldıracak da saldıracaktı. Eylül ayında AB'nin en kritik seçimi Almanya'da yaşanacak, ve açıkça söylemek gerekirse Erdoğan'la mücadeleye etmek o seçim kampanyalarının da merkezinde olacak.
Batı artık birkaç yıl önceki gibi birleşik değil, dikişler sökülüyor. Önceden 'ortak düşman'a karşı birleşip topluca saldırırlarken, bugün Yerleşik Düzen (ya da Üst Akıl) dağılıyor, durum değişiyor. Batı artık kendi içinde rekabet etmeye başlıyor. Bu yüzden İngiltere ve İsrail, Türkiye ile yeni bir döneme girerken ABD'yle de bu ihtimal beliriyor. Yerleşik düzeni korumaya çalışanlar içinse Türkiye'nin elinde hala geri kabul anlaşmasının iptali gibi pek çok hamle fırsatı var. Ama kapıda da seçimler bekliyor, AB'den ayrılmak isteyenler fırsat arıyor.
Kısacası, Türkiye kaybetmedi, onlar kazanmadı, mücadele hala devam ediyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018