Merve Şebnem Oruç
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani’nin büyük tepki toplayan referandum çıkışına dair tartışmalar, referandumun yapılması planlanan 25 Eylül tarihi yaklaşırken sertleşerek devam ediyor.
Ankara bölgede yeni bir kaosa, yeni çatışmalara kapı açabilecek bu karardan vazgeçilmesi için çağrılarını sürdürürken, Bağdat’tan askeri müdahale yönünde mesajlar da gelmeye başladı. Tahran henüz çok sert açıklamalarda bulunmasa da, İran tarafından yönetilen, maaşları ödenen ve silahlandırılan, Batı ülkelerinde adı Popüler Mobilizasyon Birimleri (PMU) olarak bilinen Haşdi Şaabi gruplarının liderlerinin sarf ettikleri cümlelerden de yeni bir çatışmaya hazır oldukları anlaşılıyor. Kürt tarafındaki çatışmayı göze almış olma halini ise Barzani’nin mesajlarından görebiliyoruz.
Gerçi, ortada bir referandum tartışması yokken de Irak’ta bu gerilim üstü kapalı olarak vardı, referandum örtülü tartışmaları açığa taşıdı. Geçen sonbahar Musul Operasyonu’nun şafağında Irak’a bir seyahat gerçekleştirmiş ve özellikle Kerkük’te gördüklerimden, farklı aidiyetlere sahip Iraklılarla konuştuklarımdan sonra oldukça endişelenmiştim. Ekim’de kaleme aldığım “Irak’ta Üç Gün” başlıklı yazımda endişelerimi bu köşede paylaşmıştım.
Özetlemek gerekirse, “DAEŞ’e karşı mücadele” adı altında Sünni Arapların elinden geride kalan topraklarını da alma süreci başlarken kimse Irak’ın yakın gelecekte huzura kavuşacağını düşünmüyordu. “DAEŞ’le mücadele” bitince Irak’ta yeni bir savaş başlayacağı düşüncesi herkesin ortak kanaatiyken bu çatışmanın Şiiler ve Kürtler arasında geçeceği fikri yaygın kanaatti; Barzani karşıtlığı nedeniyle Talabani ve Goran hareketleri İran’a yakın dururken bu çatışmanın içinde bir Kürt iç çatışması da çıkabileceği âşikârdı. Barzani’nin her Kürt’ün savaşmaya hazır olduğunu dile getirdiği ve sandık kurulacak tartışmalı bölgeler içine aldığı Kerkük’ü ise Haşdi Şaabi milisleri de bu olasılığı ağızlarından düşürmüyordu. “Kendilerinin ‘Saddamcı’ dedikleri DAEŞ’le işleri bitince önce Kerkük’e, ardından daha da kuzeye yöneleceklerini” söylemekten çekinmiyorlardı.
Nitekim Kasım’da Donald Trump’ın ABD Başkanı seçilmesini müteakip, Barzani daha önceden de sıkça dile getirdiği referandum için somut adımlar atmaya başladı. Bu adımların arasında Avrupa ülkelerini üst düzey bir heyetle ziyaret, Avrupa Parlamentosu’nda bu konu hakkında konuşma yapmak da vardı. Barzani, yeni Amerikan yönetiminin Obama’nın o güne kadar süregelen yumuşak tavrından farklı olarak, İran’a karşı daha sert politikalar izleyeceğini düşünerek referandum için doğru zamanın geldiğini hesaplamış olmalı ki aceleci davrandı. Ancak 7 Haziran’da referandum kararını ilan ettiği günden bugüne gerek ABD’den gerek Avrupa ülkelerinden istediği biçimde olumlu destek mesajlarını alamadı. Bağımsızlık referandumuna en açık desteği veren ülke İsrail olurken, Tel Aviv’in bölünmeyi teşvik eden mesajları Batılı çevrelerde “İsrail’in İran’ın bölgede artan gücünü kesecek bir adıma verilen destek” şeklinde okundu.
Peki ABD ve Almanya dahil olmak üzere Avrupa ülkeleri referanduma değişik nedenler öne sürerek de olsa karşı çıkıyordu? Doğruya doğru, Batı ülkelerinin PKK’ya verdiği destekten, Suriye’nin kuzeyinde inşa etmeye çalıştıkları PKK koridorundan Irak ve Suriye’de bölünmeye ve nihayetinde bir PKK devletinin kurulmasına yönelik bir projeye verdikleri desteği artık buralarda yaşayan herkes biliyor. Irak ve Suriye’nin bütünlüğünün korunması bizim sık sık vurguladığımız hassasiyetlerimizden biriyken, Batı’da sık sık bu toprakların fiili olarak bölünmüş olduğu, bütün kalmasının imkansız olduğu dile getiriliyor. O zaman ABD’de sadece Trump yönetiminin değil aynı zamanda yerleşik düzenin önde gelen bürokratlarının da Barzani’nin referandum kararına destek vermemesinin nedeni ne olabilir? Son düzlükte bölme projesinden vazgeçmiş olabilirler mi? Ya da, “Burası bundan sonra zaten illa ki bölünecek ama bölenin biz olduğumuz ortaya çıkmasın” tavrındalar mı?
Çok değil kısa bir süre önce Barzani’yi de, tıpkı Türkiye’de Erdoğan’a yaptıkları gibi devirmeye çalışan ABD’den bahsediyoruz. Muhtemel sebep şudur ki, bağımsızlık çıkışı için kurguları Barzani yönetimi üzerine değil, PKK üzerine kurulu. Irak topraklarından DAEŞ’in temizlenmesi sonrası Kürt topraklarına yönelen İran destekli Şii milisleri önce izleyecek, Erbil’in yardım çağrılarına “Bağdat’la diyalog” ve sonu gelmez toplantılarla cevap verecek, bu sırada PKK’nın Kuzey Irak’ta meşru bir aktör, bir kurtarıcı gibi ortaya çıkması için gereken hamleleri yapacaklardı. Barzani’yi zayıflatır, PKK’yı güçlendirirken Irak’ın fiili olarak bölünmüş olduğu iddiasını ortaya sürecek, köpürtecek ve bunu PKK’nın hanesine yazacaklardı. Tam da bu yüzden, ABD bağımsızlık referandumuna karşı çıkarken zamanlamasının erken olduğunun altını çizme gereği duyuyor.
Suriye’nin kuzeyinde yaşanan gelişmeler nedeniyle İdlib ve Afrin’e odaklandığımız için doğuda ve özellikle Deyrezzor’da olan bitenler pek çoğumuzun gözünden kaçıyor olabilir. Orada bugün ABD destekli PKK güçleriyle İran ve Rusya destekli rejim arasında amansız bir yarış sürüyor. “DAEŞ temizliği”nin yeni nesil savaşın sadece bir kılıfı olduğu herhalde daha önce hiç Deyrezzor’da olduğu kadar açık hale gelmemişti. İlkbahardan beri gerek bu köşede gerek televizyon ekranlarında Irak ve Suriye sınır hattıyla çevresinde ABD’nin PKK üzerinden İran’la çatışmaya hazırlandığını ifade etmeye çalışıyorum. Deyrezzor, ABD’nin Kuzey Irak ve Suriye’nin kuzeyinde PKK’ya ilan ettirmek istediği bağımsız Kürdistan’ın Akdeniz’e açılan yolunda kritik önem taşıyor. Dolayısıyla Irak’ta ve Suriye’de olan biteni ayrı ayrı değil, bir bütün olarak görmek büyük bir gereklilik arz ediyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
4.02.2020
5.01.2020
29.12.2019
8.02.2019
29.07.2018
22.07.2018
15.07.2018
12.07.2018
5.02.2018