Mümtazer TÜRKÖNE

Mümtazer TÜRKÖNE
Mümtazer TÜRKÖNE
Tüm Yazıları
Anayasanın modeli değişir mi?
5.05.2024
216
Her halükârda bu gündem iktidar kanadının mutfağında güç dengeleriyle ilgili bir hesap hatası olduğunu açık ediyor. Yeni Anayasa gündemi, maksat ne olursa olsun iktidara değil muhalefete hizmet ediyor. Demek Yeni Anayasa gündemi ile eski modele geçişi enine boyuna tartışacağız."

Araba modelinden farkı var; anayasaların yenisi değil eskisi makbul.

Yunan şehir devletlerinin doğrudan demokrasiyi kurumlaştıran anayasalarını saymazsak, modern temsilî demokrasilerin 250 seneyi pek geçmeyen bir anayasa geçmişi var. Erken yola çıkan avantajlı sayılıyor. İftihar edebilmek için, köklü bir anayasa tecrübesine sahip olmanız gerekiyor. “Yeni”, “yepyeni”, “son model” anayasa mevzuya ne kadar geç uyandığınızın göstergesi.

Hele içeriğine dair tek kelime etmeden, “yeni anayasa” başlığıyla bir gündem oluşturmaya teşebbüs etmek doğrudan “gizli gündem” maksadını akla getirir. Bu sefer de anayasa dışında her şey konuşulur.

Bizim köklü bir anayasa geçmişimiz var. 1876 Kanun-ı Esasîsi, birçok Avrupa ülkesinden daha eski bir anayasa geleneğini temsil eder. Eğer yeni anayasa konusunda ciddi iseniz, bu zengin tecrübeye yaslanmak ve anayasacılık konusunda daha mahir başlıklarla konuya girişmek zorundasınız. Böyle bir tecrübenin size telkin edeceği ilk istikamet, anayasanın toplum sözleşmesi olduğunu hatırlamaktır. Devlet ve iktidarlar yönetme hakkını halkından alır. Halk dışında hiç kimsenin kerameti olmaz. Bütün sözleşmeler gibi anayasalar da iki taraflıdır. Halk yönetme hakkını kurumlara devrederken temel hak ve özgürlükleri garanti altına almak için egemenliği sınırlandırır ve karşı güçlerle dengeler. Anayasacılığın altın formülü olan kuvvetler ayrılığı prensibi ve özellikle yargının bağımsızlığı yoluyla, iktidarın kötüye kullanılması engellenir.

Bu sözleşmenin bütün modern anayasalarda mevcut olan en kritik dengeleyici kurumu da anayasa mahkemesidir.

1 MAYIS VE CİDDİYET SORUNU

Anayasa mahkemesinin mevcut olmadığı veya etkin bir konumda bulunmadığı bir anayasa teşebbüsü söz konusu ise ne anayasanın ne de böyle bir anayasa için mutabakat arayışının anlamı olmaz. Hele hele, Anayasa Mahkemesi’nin temel hak ve özgürlüklerin korunması adına verdiği kararlara uyulmadığı bir zaman aralığında sosyal sözleşmenin tarafları anayasa teşebbüsünü ciddiye almaz. Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Taksim meydanının 1 Mayıs’a kapalı tutulması bu ciddiyet sorunu altında ezilmek için yeterli. İktidar öteden beri 1 Mayıslarda Taksimi kutlamalara kapalı tutarak kendine göre sembolik bir savaş veriyor. İktidar gücünün seferber edildiği bu savaşta anayasa düzeni tepe taklak oluyor.

“Darbe anayasası yerine yeni bir anayasa yapalım” tezi içi boş bir retorikten ibaret. Zaman içinde bu anayasanın maddeleri boydan boya değişti ve 12 Eylül’ün fırça darbelerinin üzeri kapatıldı. Daha süratli, daha hızlı ve daha konforlu bir araba aramıyoruz. Tek bir kişinin temel hakları bile ihlal edilebiliyorsa ve bu müdahale anayasaya rağmen yapılıyorsa, anayasa gündemi abesle iştigalden ibaret olur. Özgür Özel’in “Mevcut anayasa hükümleri uygulanmazken yeni anayasadan bahsetmenin ne anlamı var” itirazına cevap bulmak kolay değil. “Giymeyeceğimiz elbiseyi niye alalım” argümanı ise çok saçma. Anayasa bir elbise değil, bir milletin omurgası.

ANAYASA VE SAMİMİYET… 

Görünen o ki, iktidar kanadı samimi ve inandırıcı olmayan bir gündemin peşinde. Normal şartlarda, böylesine sun’i bir gündemin örtüsü altında Ali’nin külahını Veli’ninki ile değiştirmek mümkün olabilirdi. 31 Mart’tan sonra iktidarın bu kadar açıklıkta algı oluşturacak gücü kalmadı. Ortada içerik yok. İçeriği olmayan yeni Anayasa olur mu?

Bu kadar içi boş bir gündemi ısıtmanın kendisine faydadan çok zarar vereceğini bilen bir iktidarın gerçek niyeti ne olabilir?

Tek bir ihtimal var: 2017 değişikliklerini iptal ederek parlamenter sisteme geri dönmek. Hatta daha geriye giderek Cumhurbaşkanının parlamento tarafından seçilmesini sağlamak. Bu U dönüşü iktidarın aktüel ve yakın gelecekteki çıkarlarına uygun. 2017 değişikliklerinin mimarlarından Abdülhamid Gül, bu niyeti geçtiğimiz gün açık etti. Öyleyse Yeni Anayasa gündemi gerçekte parlamenter sisteme dönüş programına dönüşecek. Öyle olursa tam da CHP’nin istediği gibi, mevcut anayasa hükümlerinin uygulanması, bu gündemin sahibi olan İktidar kanadını köşeye sıkıştıracaktır. Anayasa, hele eski sisteme dönüş tartışılırken siyasetin yumuşaması mukadder.

Her halükârda bu gündem iktidar kanadının mutfağında güç dengeleriyle ilgili bir hesap hatası olduğunu açık ediyor. Yeni Anayasa gündemi, maksat ne olursa olsun iktidara değil muhalefete hizmet ediyor.

Demek Yeni Anayasa gündemi ile eski modele geçişi enine boyuna tartışacağız.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar