Mümtazer TÜRKÖNE
“Daha kaç çocuk öldüreceksiniz?” manşetini, dün PKK-HDP'nin yayın organı olan Özgür Gündem yerine, Cumhuriyet veya Yeniçağ gazetesinde görmek daha makul olurdu.
Cizre'de aralarında çocukların da olduğu 20 civarında insan hayatını kaybetti. İlk olarak sivillerin arasına saklanarak güvenlik güçlerine ateş açtıkları için, ikinci olarak sivil kayıpların çokluğuna dayalı bir taktik izlediği için bu cinayetlerin sorumlusu doğrudan PKK. Sadece Cizre'de değil, Güneydoğu'da bazı il ve ilçe merkezinde PKK “özyönetim” ilan etti ve silahla bu düzeni tesise çalışıyor. Sivil kayıpların sebebi, kuş gribi cinsinden bulaşıcı bir hastalık veya polislerin durduk yere ateş etme isteği değil, PKK'nın başlattığı bu “halk savaşı”. “20 sivil kimin silahından çıkan mermiyle öldü?” sorusuna da hiç tereddüt etmeden, “PKK'nın” karşılığını verebilirsiniz; çünkü izlenen taktik, 200-300 silahlı PKK'lının güvenlik güçlerine galebe çalması değil, mümkün olduğu kadar çok sivil kaybın olması. “Devrimci halk savaşı” Cizre'de tanık olduğumuz şekilde yürütülüyor.
“Halk savaşı”, başına “devrimci” ibaresi gelince Marksist-Leninist ideolojinin “iktidarı ele geçirme” teorisi anlamına geliyor. Mao Çin'de bu teoriyi zengin bir pratikle geliştirdi. 1960'larda Latin Amerika'da bu teori başarıyla uygulandı. 1971 yılında daha 26 yaşında iken öldürülen Mahir Çayan'ın “Kesintisiz Devrim” kitabında, bu teorinin Türkiye'ye özgü eklektik bir versiyonunu bulabilirsiniz. PKK'nın KCK'nın ana sözleşmesine aldığı ve bugün Cizre'de uyguladığı teori, Öcalan'ın Mahir Çayan'dan olduğu gibi aşırdığı işte bu “devrimci halk savaşı” teorisidir. Bu teori, geniş halk kitlelerine dayanarak sosyalist bir iktidar inşa etme stratejisine dayanır. Üç aşamadan meydana gelir: Birincisi silahın propaganda aracı olarak kullanıldığı küçük silahlı grupların vur-kaç taktiğine dayalı “savunma”, ikincisi “denge”, üçüncüsü de Cizre'de olduğu gibi “topyekûn saldırı” evresidir. PKK bu teoriyi sol-ulusalcı totaliter bir ideolojinin hakimiyeti için kullanıyor.
İki çürük yanı var. Birincisi bu savaş Kürtlerin bağımsızlığı için değil, PKK'nın örgüt hakimiyeti için veriliyor. Kürtlerin yarısı, Türkiye'nin batısında yaşıyor ve bu strateji Kürtleri değil sınırlı bir bölgede hakimiyeti amaçlıyor. İkincisi ise sonunda başka hiçbir görüşe, hayat biçimine yer vermeyen totaliter bir diktatörlüğü hedefliyor. Mao'nun köylü Çin'i veya Mahir Çayan'ın esas aldığı 50 yıl öncesinin Türkiye'sinden farklı şehirli toplum ise bu stratejinin en önemli taktik zaafını oluşturuyor. Kısaca bu strateji aslında halka karşı yürütülen “örgüt savaşı”nı benimsiyor. Devlet güçlerine karşı askerî üstünlük sağlamayı değil, abartılı sivil kayıpların yol açacağı uluslararası müdahaleyi ve bölgesel dengelerde değişikliği hedefliyor.
PKK aynı savaşı Şemdinli merkezli olarak, Türkiye-İran-Suriye sınırında 2012'de denedi ve hüsrana uğradı. MİT-Öcalan çözüm süreci'ne, taktik üstünlük aracı olarak baktı ve bölge halkı üzerindeki hegemonyasını derinleştirmek için bu fırsatı kullandı. Mart ayından itibaren 7 Haziran için mola verdi, HDP'nin aldığı oyla meşruiyet alanını genişletti ve temmuzun ortasında KCK Eşbaşkanı Bese Hozat'ın “devrimci halk savaşı” ilanı ile mola sona erdi ve “üçüncü evre” kaldığı yerden yeniden başladı. Gelen şehit cenazeleri ve birçok şehir merkezinde devam eden çatışmalar bu “savaş”ın eseri. Peki sonuç? İki önemli sonuç var. Birincisi Kürtler, PKK'nın “savaşı”na destek olmuyor, barış ve çözüm için gelen destek savaş çıkınca ortadan kalkıyor. Demirtaş'ın Cizre için Mao tarzı “halk yürüyüşü” çağrısının derin ve öfkeli bir sessizlikle karşılaşması halkın tavrı konusunda önemli bir işaret. İkinci sonuç ise 1 Kasım'a dair. PKK, Özgür Gündem'in yukarıda başlığı verilen haberine göre halka karşı bu savaşı yaymaya niyetli. O zaman seçim sandığını altın tepsi içinde, hatta dizlerini kırarak İktidar'a sunmaya karar vermiş durumdalar.
HDP mi? O sadece gerektiğinde gözden çıkartılacak taktik bir enstrümandan ibaret.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025