Osman CAN
Adli Yıl açılış konuşmalarına devam edeceğim, lakin hukuken yazmasam olmaz diyeceğim bir başlık var.
Geçen hafta Gezi Olayları sırasında eylemler nedeniyle Çarşı Grubu’ndan 35 kişi hakkında müebbet hapis cezası isteyen iddianame kabul edildi ve dava açıldı. Suçlamanın konusu şu:
“Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşünde Görevlendirilenlerin Görevlerini Yapmalarına Engel Olma, Kanuna Aykırı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Düzenleme Yönetme Bunların Hareketlerine Katılma, Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma veya Taşıma veya Bulundurma, Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma, Görevi Yaptırmamak İçin Direnme, Terör Örgütü Kurmak veya Yönetmek.”
İddianameye konu eylemlerin vaki olup olmadığı yargılama sürecinde ortaya çıkacak. Biz iddianamede geçen eylemlerin gerçekleştiği varsayımından hareket edelim ve şu soruyu soralım: Bu eylemlerin darbeye teşebbüs olarak nitelendirilmesi, hukuk düzeninin amacına uygun mu?
Hukuk düzeni anomalilerle uğraşır. Toplumsal ortalamayı bu tür anomalilere karşı korur. Kendisi de toplumsal ortalamayı dikkate alan bir hukuki çerçevede işler. Bu tür grupları çok ciddiye alan bir hukuk düzeni, marjinalliği meşrulaştırıcı etki yaratır, onlara yaygınlık kazandırır. Netice itibariyle toplumun hukuk düzeninde görmek istediği “rasyonel otorite” iddiasını kendisi zedeler.
Öte yandan, demokratik ve akılcı bir hukuk düzeni kriminal hadiselerle toplumsal düzeni tesis etmek ve korumak amacı doğrultusunda mücadele eder. Bu yüzden siyasal muhalefet mahiyetindeki eylemler ile kriminal eylemleri birbirinden dikkatlice ayırır. Eylem ve olayların kriminal boyutunu elverdiğince dar yorumlar, daraltır ve siyasal muhalefetin sağlıklı işleyişine imkan sağlar. Kriminal boyutun siyasal boyutu kuşatmasına ve kriminalleştirmesine izin vermez.
Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs gibi politik ve kriminal boyutun iç içe geçtiği vakaların zorluğu karşısında özellikle duyarlı davranır. Zira bu vakalarda, siyasal muhalefetin kriminalize edilmesi riski vardır. Özensizliğin bu vakalara ilişkin yargısal süreçlerin meşruiyetini yok etmesi riski de oldukça yüksektir.
İddianamede de belirtildiği gibi, başlangıçta iyi niyetle başlayan bir hareket söz konusu. Ancak bu hareket siyasi ve idari mercilerin başlangıçtaki hatalı tutumları ve polisin aşırı şiddet kullanımı nedeniyle hem kitlesellik kazandı, hem de hiç bir şekilde hukuk düzeninin ciddiye almayacağı marjinal ideolojik unsurların sahne almasına imkan sağladı.
Büyük çaplı kitlesel eylemlerde kitle psikolojileri ve “devrimcilik” veya, Halil Berktay’ın ifadesiyle, “devirmecilik” coşkusu egemendir. Bu coşku merkezde yalın bir politik söylemler ve eylemler, çeperde ise devrim hayalleri ve bunun ikizi mahiyetinde vandalizm belirleyici hal alır. “Hükümetin devrilmesi” ortak bir talebe dönüşür. Türkiye gibi aşırı politize olmuş bir ülkede tepkinin bu boyutta olması olağandır.
Bu durum kitleselleşen talebin meşru veya haklı olduğu anlamına gelmiyor elbet. Kitlesel eylemlilik içinde olan kesitleri hedef, motivasyon ve siyasi paradigma yönünden “demokratik” kılmıyor. Toplumda halen ciddi bir kesitin vesayetçi ve darbeci bir düzeni mevcut iktidara tercih edebileceği ve bu kesitin “muhalefet”in göbeğinde yer aldığı bir vakıadır.
Ancak bu eylemliliğin gerek merkezinde, gerekse çeperinde olan örgütlü veya kendiliğinden oluşmuş örgütlü yapıların “darbe teşebbüsü” içinde olacağını söylemek için kitlesel gösterilerin başarı ihtimalinin çekiciliğine kapılmışlığın ötesinde bazı verilerin olması gerekiyor. Yani hem elverişli eylem olmalı, hem de TCK 312/1 anlamında ciddiye alınabilecek “kast” unsuru kanıtlanmalı. Belirteyim ki iddianame bu noktadan oldukça uzaktır.
Ancak, “kamu malına zarar verme” veya“silah bulundurma” vs eylemlerin “özgürlükçü” ve “barışçı” olmadığı, bu eylemlerin cezalandırılması gereği de açık.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015