Tuncay TOP
Allah, insanları hep acıyla terbiye ediyor.
Beşer ise, aczin ve çaresizliğin kıyısında durduğu anlarda daha bir yakın duruyor yaradanına.
Biz sıradan kullar, bize şah damarımızdan daha yakın olan o kutsiyetten, merhametini esirgemez bir rahmet yatağı olsun istemiyoruz sadece; bozguncuyu, fesadı, cümle nifak sokucuyu helâk etsin de istiyoruz.
Depremler bu tür hesapların görüldüğü, bu dünyada yaşanan mahşer anlarıdır bir tarafıyla.
Tanrı’nın, adaletinden sual olunmaz nurdan bir terazi gibi adil olmasını istemek yetmez kimi zaman. Bazen, Lut ve Semut mesellerindeki gibi kindar ve hesap sorucu da olabilsin istiyoruz.
Deprem, kötü bildiklerimizin kötülüklerine sebep oluyorsa şayet, o beton yığınlarının altında kalması gerekenin de bizatihi kötülerin olmasını, ilahi adaletin yeryüzündeki tecellisine işaretmiş sayıyoruz.
Bu yanıyla deprem gibi felaketler, iyiler ve kötülerin olduğu kadar, asıl olarak Tanrı’nın da sorgulandığı afetler olabiliyor…
Bir deprem, yüzeyde oluşturduğu fay kırıkları kadar derin çatlaklar açabildiği gibi kalplerde, bir çift eldiven olarak gönderilen yardımla onarabiliyor da kırılgan tüm gönülleri.
Van ve Erciş depremine bir de bu gözle bakmak galiba en doğrusu.
Van’da yaşanan deprem, felaketin kendisinden çok, bin yıldan beridir, beraber kurdukları duygusal köprüleri yıkmak üzere olan iki halkın, birbirine daha farklı bir gözle son bir kez daha bakmasına yol açtı.
Yıkılan binalardan ziyade, acıların penceresinden bakarak, bir başkasının yüreğindeki yangını görmek ve anlamak fırsatıydı yaşanan.
Yüzlerce bedene mezar olmuş moloz yığınları içinden, sağ çıkarılan bir çocuğun yüzündeki şaşkın ifade kadar tuhaf, henüz 14 günlük yaralı yüzlü bir bebeğin canlı olarak çıkartılması kadar mucizevî bir durum yaşandı Van’da.
Hepimizi acılara gark eden o kasvetli hava, enkaz altından bir can kurtarıldığında nasıl da yerini mutlak bir tebessüme terkediyordu.
İnsan hayatının ne kadar değerli olduğunu anlamak için, ne bedbaht bir seremoni değil mi…
Bazıları Kürtler bu depremi hak etti dedi, önceki depremlere bakmadan.
Bazıları yardıma ne hacet, ne de olsa bunlar PKK’lı dedi.
Bazı TV sunucuları, ‘’polise taş atacaksın, sonra da yardım isteyeceksin, yok öyle yağma’’ gibi şeyler söyledi.
Sosyal medyada bazıları hakaret, bazıları küfretti depremde can verenlere. Kimi yardım kolilerinde bayrak, kimi de taş gönderdi yardım niyetine.
Türkiye’de bir deprem, ölenlere ağlayıp kalanlara şükretmeye değer bir felaket olamadı bu zavallılar yüzünden. Barışı barış gibi, hürriyeti hürriyet gibi yaşatmayanlar, depremi de deprem gibi yaşatmadılar vesselam.
ÇIKIN HAYATIMIZDAN…
Koca koca TV kanallarında insan olma rolleri yapan sirk maymunları!.. Bir insan gözüne bile çıkarsız bakamayan zavallılar!..İnsan hayatları ve onların dramatik öykülerinden zenginleşen duygu sömürgenleri!..
Hadi çıkarın dilinizin altındaki baklaları, dolu dolu küfredin daha fırsat varken. O depremde can veren kapkara gözlü Yunus, polise taş atan bir çocuktu aslında değil mi? Göçük altında kalan 40’a yakın öğretmen de belki KCK’lıdır ha, durmayın söyleyin.
14 günlük bir bebek de çıktı betonların altından. O da muhtemelen büyüdüğünde canlı bomba falan olacaktır deyin, rahatlayın.
Durmayın, sevinin. Yüzünüzdeki çakma hüzün maskesini çıkartın artık, zira tam günüdür. Ne o kat be kat makyajınızla gizleyebiliyorsunuz iki yüzlülüğünüzü, ne de dilinize doladığınız sahte kardeşlik sözcükleriyle…
Ama, her şeye rağmen ve bir kez daha, Türkün ve Kürdün kardeşleşme serüveni sağ salim çıkacaktır bu enkazın altından. Hem de sizlere rağmen.
Bu ülke bir çok kez birlikte geçti bu eşikleri, yine geçecektir el ele.
Ve bu yara sarılacak, bu acı unutulacaktır muhakkak.
Başka bir depremde daha az acıyacak içimiz. Çünkü buna hazırlanacağız ilk günden. Başka felaketler de yaşayacağız mutlaka, fakat, daha çok kenetlenecek, daha az yıpranacağız.
Bir musibet, bir felaket, tarihinde görülmedik bir heyecanla yakın kılacak bizi birbirimize ve sizin çığırtmalarınıza rağmen hep bir ağızdan türküler söyleyeceğiz.
Bir gün bu ülke savaşı def ederek güne uyanacak, buna hiç şüphem yok. Ve biz barışık yaşayanlar olarak size ıslık çalacağız uzaktan. İnsanın insana yanmasına hor bakan sizler, belki biraz daha utanasınız diye.
Barışacağız sizlere inat. Ne aç yatacak çocuklarımız, ne açıkta kalacaklar.
Bu ülkenin Kürdü ve Türkü, birlikte yaşlanacağız.
Dünya dertlerini gam edeceğiz kendimize. Silah olmayacak lûgatımızda. Kimsenin tavuğuna kış demeden kız alıp kız vereceğiz çocuklarımıza …
Bir karış toprağın hesabını da göreceğiz elbette. Bir dikili taş ve birkaç metre patiska kefenle beraber huzurla yatmak için dibinde…
Aynı toprakta soğan ekip, aynı suya olta atacağız. Her dilde zılgıta eşlik edip birlikte horon tepeceğiz. Ortak vatanımızda size inat, hürriyeti birlikte soluyacağız.
Genç ölülerimiz olmayacak heyhat. Ne şehit karşılayacağız kardeş eliyle ölen, ne de kayıp annelerinin mezarsız ölülerine ağlanan.
İnsan öyküleri acıtmayacak içimizi. İnsanın insana kulluğunu yok ederek begonyalar dikeceğiz tüm kapı önlerine. Soğuktan donmayacak hiçbir kedi, hiçbir kuş.
Biz, zemherî kışı bastırdığında, Kürdü ve Türküyle, bir parça ekmek, bir tas su bırakacağız zavallı sokak köpeklerinin önüne.
Sizin her yeni gün, daha bir köpekleşerek yaşadığınız günlerde…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bakkal-çakkal siyaseti
11.12.2014 - O asansör yine düşecek...
12.09.2014 - Akçakoca seçimlerinde rakamların gösterdiği
2.04.2014 - Uçkur ve duvar
15.11.2013 - AK Parti’nin yeni ilçe yönetimine dair izlenimler !...
29.07.2013 - IŞIĞIN DOĞDUĞU YERE YOLCULUK –BÖLÜM 2-
19.07.2012 - IŞIĞIN DOĞDUĞU YERE YOLCULUK…
8.07.2012 - İSTİSMAR
7.06.2012 - KAR
7.02.2012 - KCK MUAMMASI
19.01.2012
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
serhat bora aydin
Yandasliginizi anliyorum ama yandasliginda bir haysiyeti onuru var. yazilarinizi gercekten bundan sonra okumayacam.