Ümit Akçay
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek koordinasyonunda uygulanan ekonomi politikası kilitlendi. Ne demek bu? Arabadaki direksiyonun kilitlenmesi gibi; yani aracın karşısına gelen ne olursa olsun, sabit bir yönde hareket etmesini düşünebiliriz. Kilitlenmiş bir ekonomi politikası varsa, politika yapıcıların umudu karşısına çarpacakları bir nesne çıkmaması olur. Ancak dünya, sizin ekonomi politikası deneyinizin sonuçlanmasını beklemeyecek elbette. O yüzden, Şimşek yönetimin uyguladığı ekonomi deneyi tehlikeli noktalara varıyor. Kısaca açıklayayım.
KİLİT MEKANİZMALARI
Şimşek yönetiminin uyguladığı ekonomi politikasının öncelikli amacı, 2023 seçimleri öncesinde oluşan ödemeler dengesi krizi riskini ortadan kaldırmaktı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCBM) rezervlerinin artırılması, bu kriz riskini azaltmak için öncelikli hedeflerden biri haline gelmişti. Bu hedefe ulaşmak için faiz artırıldı.
2024’e gelindiğinde, ödemeler dengesi krizi riski ortadan kalkınca öncelikli sorun enflasyonla mücadele oldu. Gerçekten de Şimşek yönetimi görevi devraldıktan bir yıl sonra neredeyse iki katına çıkan ve yerel seçimlerin kaybedilmesinde önemli rolü olan enflasyonun gerilemesi, 2024’te öncelikli ekonomi politikası haline geldi.
Gerek TCMB rezervlerinin güçlendirilmesi gerekse enflasyonla mücadele için kullanılan yol olan faiz artışları, ilginç bir şekilde ekonomi politikasını kilitliyor ya da bir başka ifadeyle ekonomi politikası esnekliğini ortadan kaldırıyor.
İki temel mekanizma var. Bunlardan ilki, TL kredi faizinin artması dövizle krediyi ucuzlatıyor, bu ise döviz biçiminde alınan kredinin toplam krediler içindeki payının artmasına neden oluyor. İkincisi ise, enflasyonla mücadeleyi TL’nin reel olarak değerlenmesine bağlamak, yabancı yatırımcıya kâr garantisi vererek, yabancı girişlerini teşvik ediyor.
Bu iki mekanizmanın sonucu şu: Şimşek yönetiminin yumuşak iniş senaryosu doğrultusunda faiz indirimi yapması, giderek daha zor ve maliyetli hale geliyor. Ancak yüksek faizde ‘takılı kalmış’ bir para politikası ekonomik yavaşlama ve hatta kriz riskini giderek artırıyor.
DÖVİZ BORCU BÜYÜYOR
İlk mekanizmadan başlayalım. Dövizle borçlanmanın ne mahsuru olabilir? Mahsurunu 2018 döviz krizinde gördük. 2009’da Ali Babacan ekonomi yönetiminin direksiyonundayken yapılan bir düzenleme ile döviz biçiminde alınan krediler serbest bırakılınca, özel sektörün döviz biçimindeki borcu katlanarak artmıştı. Ancak 2018’daki döviz krizinde TL sert bir şekilde değersizleşince, döviz borcu olan firmaların bilançolarının büyük hasar görmesine ve pek çok firmanın iflasına yol açmıştı. ‘İflas etmek için çok büyük olanlar’ ise borç yeniden yapılandırmalarına gittiler, zira bu büyük firmaların borçlarını ödeyememeleri, bankacılık sistemini de zora sokmaya başlamıştı.
Her ne kadar dövizle borçlanmaya 2018 yılında bir kısıtlama getirilse de 2023 sonrasında TL faizleri ile döviz faizleri arasındaki farkın TL kredileri aleyhine giderek açılması, dövizle borçlanabilen firmaları, daha ucuz finansman sunan bu olanağı kullanmaya teşvik etti. Ancak dövizle alınan kredilerin artması, faiz indirimlerinin başlamasını giderek daha maliyetli hale getiriyor.
DEĞERLİ TL
Ekonomi politikasını kilitleyen ikinci mekanizma, Şimşek yönetiminin enflasyonu düşürmeyi, TL’nin reel olarak değerlenmesine bağlamasıdır. Bu yaklaşıma göre, üretim yapısı ithalata bağımlı olduğundan, ithal fiyatları yurt içi fiyatların oluşmasında önemli bir etken olarak görülebilir. Bu nedenle TL’nin değerlenmesi ithalatı ucuzlaştıracağından, yurt içi fiyatların da kontrol altına alınabilmesi mümkün olacaktır.
İthal fiyatlarının enflasyona etkisinin olduğu doğru. En somut olarak 2021 sonbaharında ya da 2023 yazında TL’deki değersizleşmenin, hemen takip eden aylarda enflasyon olarak geri dönmesi örneklerini verebiliriz. Ancak Türkiye’de ilginç bir durum var. 2023’ten beri TL reel olarak değerlenmesine ve reel ücretler gerilemesine rağmen, baz etkisini saymazsak, enflasyondaki gerileme henüz gerçekleşmiş değil. Buradaki temel sorun, firma kârlarının ittirdiği enflasyon dinamiğinin, ekonomi yönetimi tarafından görmezden gelinmesidir. Bu nedenle, TL’deki reel değerlenmeye ve ücretlerin baskılanmasına rağmen enflasyondaki katılık sürmektedir.
Enflasyonu düşürmek için ithal fiyatlarının ucuzlaması, yüksek faiz politikasıyla sermaye girişlerini cezbetmek suretiyle gerçekleşiyor. Yani bu yaklaşıma göre, yurt içi fiyat artışlarının sınırlanması için sermaye girişleri, onun için de faizlerin yüksek tutulması gerekiyor. Ancak TL’nin reel olarak değerlenmesi enflasyonu düşürmek için tespit edilen temel yollardan biri olarak ilan edildikçe, yabancı fonlar için TL’ye yatırım yapmak risksiz bir getiri, yani kâr garantisi anlamına geliyor.
KİLİTLENEN EKONOMİ POLİTİKASI
Geçen haftaki yazıda, Türkiye ekonomisindeki güncel kriz dinamiklerine işaret etmiştim. Güncel kriz dinamiklerinin en önemli özelliği, bunların bizzat Şimşek programının uygulanması sonucunda ortaya çıkmasıdır. İşsizliğin artması, sanayinin yavaşlaması, kapasite kullanımının düşmesi ve ekonomiye güvenin gerilemesi, bir resesyonun yaklaşmakta olduğunu söylüyor.
Bu kriz eğilimlerine karşı TCMB faiz indirimine gidebilir mi? Hem de dünyada faiz indirimi mevsimi açılmışken? Dünkü TCMB faiz kararından (faizlerin yüzde 50’de sabit tutulması) da gördüğümüz gibi, bu pek kolay olmayacak.
Şimşek koordinasyonunda uygulanan ekonomi politikası kilitlenmesi yani esnekliğin ortadan kalkması, TCMB’nin ‘sert iniş’ yani kriz senaryosundan kaçınmak için atacağı olası adımları giderek daha maliyetli hale getiriyor.
Gerçi TCMB yöneticileri geçtiğimiz haftalarda, enflasyonu düşürmek için ‘sert inişin’ yani bir ekonomik krizin dahi gerekli olabileceği yönünde açıklamalar yaptı. Ancak burada vurgulamak istediğim husus, ekonomi politikasının esnekliğini kaybetmesi nedeniyle, ekonomi yönetimi istese dahi faiz indirimlerinin kısa vadede uygulanması mümkün görünmüyor. Zira bu durumda TL’nin olası değersizleşmesi, hem döviz borçlusu firmaların bilançolarında hasar yaratacağı, hem de büyük bir hızla giren sermayenin aynı hızla çıkmasını tetikleyebileceği için, başladığımız yere geri dönmemize neden olacak. Kısacası, Şimşek yönetiminin uyguladığı ekonomi politikası deneyi, tehlikeli bir boyut almış durumda.
Ümit Akçay Kimdir?
Doç. Dr. Ümit Akçay, 2017 yılından bu yana Berlin Ekonomi ve Hukuk Okulu’nda (Berlin School of Economics and Law) ders vermektedir. Daha önce İstanbul Bilgi Üniversitesi, ODTÜ, Atılım Üniversitesi, New York Üniversitesi ve Ordu Üniversitesi’nde çalışmıştır. Akçay, Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş: Küresel Kapitalizmin Geleceği (Ankara: Notabene, 2016) kitabının ortak yazarı; Para, Banka, Devlet: Merkez Bankası Bağımsızlaşmasının Ekonomi Politiği (İstanbul: SAV, 2009) ile Kapitalizmi Planlamak: Türkiye’de Planlamanın ve Devlet Planlama Teşkilatının Dönüşümü (İstanbul: SAV, 2007) kitaplarının yazarıdır. Akçay, güncel olarak, yeni otoriterliğin ekonomi politiği, büyüme modellerinin ekonomi politiği, merkez bankacılığı ve finansallaşma konularıyla ilgilenmektedir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025