Ümit Akçay
ABD Başkanı Donald Trump'ın BRICS ülkelerinin (orijinal olarak Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti’nden oluşan ancak daha sonradan genişleyen bir birlik) doların hâkimiyetine karşı çıkmalarına dair yaptığı son açıklamalar, küresel ekonominin yeni bir aşamaya doğru evrildiğinin önemli bir göstergesidir. Trump sosyal medyada paylaştığı açıklamasında şunları söyledi:
"BRICS ülkelerinin dolardan uzaklaşmaya çalıştıkları ve bizim de buna seyirci kaldığımız düşüncesi bitmiştir. Bu ülkelerden ne yeni bir BRICS Para Birimi yaratacaklarına ne de güçlü ABD dolarının yerini alacak başka bir para birimine destek vereceklerine dair bir taahhüt istiyoruz. Aksi takdirde yüzde 100 gümrük tarifeleriyle karşılaşacaklar ve harika ABD ekonomisine satış yapmaya veda etmeyi beklemeliler. Gidip başka bir 'enayi' bulabilirler! BRICS'in uluslararası ticarette ABD dolarının yerini alma şansı yoktur ve bunu deneyen herhangi bir ülke Amerika'ya elveda demelidir."
Trump, bu ülkelerin doların egemenliğine alternatif bir rezerv para birimi yaratma girişimlerini engellemeye yönelik tehditlerde bulunurken, ABD'nin finansal gücünü sürdürebilmek adına kullandığı baskı mekanizmalarını ön plana çıkarmıştır. Ancak bu açıklama, aynı zamanda ABD’nin ekonomik hegemonyasında yaşanan ve uzun süredir devam eden bir gerilemenin de bir yansımasıdır (ekonomik, finansal ve askeri güç ayrımını aşağıda detaylandırdım).
Bu yazıda ABD hegemonyasındaki gerileme ve doların geleceği konusunda yapılan tartışmaları özetlemek istiyorum ancak önce Trump’ın ileri sürdüğü bu yaptırım tehdidinin doları güçlendirmekten çok alternatif rezerv para birimlerini ya da ödeme sistemi arayışlarını daha da güçlendireceğine işaret etmeliyim. Hatta bir adım daha atıp, bir an Trump’ın söylediğini yaptığını ve başta Çin olmak üzere BRICS ülkelerine yüzde 100 gümrük tarifesi uyguladığını düşünelim. Bu elbette diğer ülkelerin ABD pazarına olan erişimini sınırlar, ancak aynı zamanda dolarla yapılan ticareti de sınırlar; yani amaçlananın tersi yönde sonuçlar da verebilir.
Bu tehdidin önemli bir kısmının retorik olduğu belli. Zira bu tip bir uygulama yapıldığında ABD ekonomisinin enflasyonla birlikte resesyon yaşama ihtimali yüksektir. Ancak yine de, Trump’ın bu açıklaması dolardan uzaklaşma çabalarının ABD Başkanı düzeyinde takip edildiğini ve ABD’deki müesses nizamın BRICS ülkelerinin bu girişimlerinden son derece rahatsız olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu girişten sonra, gelin bu tartışmanın bağlamına kısaca göz atalım.
ABD'NİN GERİLEYEN EKONOMİK GÜCÜ
Giovanni Arrighi’nin "Uzun Yüzyıl" adlı eserinde tartıştığı gibi, dünya ekonomisinde hegemonik güçlerin yükselişi ve gerilemesi, kapitalist sistemin evrimsel döngülerinin bir parçası olarak görülebilir. ABD’nin kapitalist sistemin başat gücü olarak yükseldiği 20. yüzyılın ortalarından itibaren, bu hegemonya, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda siyasi, askeri ve finansal üstünlükleriyle şekillenmiştir. Ancak 21. yüzyılın başından itibaren, ABD'nin bu hegemonik konumu sarsılmaya başlamıştır. Özellikle Çin, Hindistan, Brezilya gibi ülkelerin ekonomik yükselişi, ABD'nin küresel hegemonyası üzerindeki baskıyı artıran önemli etkenlerdir.
Ancak burada bir ayrım yapmak gerekiyor. Ekonomik alanda, özellikle de bizzat somut üretim anlamında ABD’deki ve Avrupa’daki sanayisizleşme, Çin’deki ve Doğu Asya’daki sanayileşme eğilimleriyle örtüşür. Hatta bu, Batı sermayesinin 1970’li yıllardaki krizden çıkmak için geliştirdiği uluslararasılaşma stratejilerinin bir sonucu olarak gelişmiştir. Küresel değer, tedarik ve üretim zincirleri, bu uluslararasılaşma stratejisinin 2000’lerde geldiği aşamayı göstermektedir. Ancak Çin’in son 20 yıldaki muazzam gelişmesinin, Avrupa ülkelerinin Çinli yatırımları kabul etmek için teknoloji transferi şartı getirmeye hazırlanmasında görüldüğü gibi, sadece emek yoğun ve standart teknolojiler alanında değil ileri teknoloji alanında da yaşandığını göstermektedir. Dolayısıyla, ABD’nin ekonomik üstünlüğü tartışmasız şekilde sarsılmıştır ve getirilen gümrük vergileri bunun bir göstergesidir.
Ancak ABD halen askeri ve finansal alanda rakipsiz denecek kadar hegemoniktir. Şu andaki gündem, rakiplerinin ABD ile arasındaki farkı giderek daha fazla kapatmaya başlaması karşısında ABD yönetiminde alarm zillerinin çalmasıdır. Trump’ın doların hâkimiyetini koruyacakları yönündeki bu açıklamaları, bu alarm zillerinden biri olarak görülebilir. "Amerika'nın yeniden büyük olması" fikri, aslında aşınan ABD hegemonyası karşısında bir tür geriye dönüş arayışıdır.
BRICS ÜLKELERİNİN DOLARA KARŞI HAMLELERİ
Bilindiği gibi BRICS ülkeleri, uzun yıllardır doların küresel ticaretteki baskın konumunu sorgulamaktadır. Bu ülkeler, Çin'in yuanının uluslararası ticarette daha fazla kullanılması, Rusya'nın rublesini güçlendirilmesi çabaları ve Hindistan’ın bölgesel ticaret anlaşmalarında yerel para birimlerinin kullanılmasını teşvik etme gibi adımlar atmaktadırlar. BRICS'in bu adımlarının temelinde, doların küresel ticaretteki egemenliğine karşı bir alternatif oluşturma arzusu yatmaktadır.
Bu alternatif arayışlarında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi sonrasında ABD’nin Rusya’ya uyguladığı ekonomik yaptığımlar bir katalizör etkisi görmüştür. Rusya merkez bankasının Batılı ülkelerdeki rezervlerine el konulması ve bir ucu Rus şirketlerine varan ticari ödemelerin, uluslararası ödemeler sisteminden atılmaları, ABD’nin küresel finansal gücünün kritik dönüm noktalarından nasıl operasyonel hale getirilebileceğini göstermiştir.
Doğaldır ki, bu durum ileride başı ABD ile derde girebilecek ülkeler arasında yeni bir ödemeler sistemi altyapısının kurulması ve daha sonraki aşamada da yeni bir rezerv para sisteminin yaratılması yönündeki arayışları hızlandırmıştır. Bu gelişmeler, kapitalist dünya sisteminin merkezi olan ABD'nin hegemonyasında ciddi bir tehdit oluşturmakta ve global ekonomik düzenin yeniden şekillenmesine dair bir potansiyel barındırmaktadır.
YENİ BİR ULUSLARARASI PARA SİSTEMİ Mİ?
BRICS ülkelerinin doların egemenliğini sorgulayan adımlarının kısa dönemde bir sonuç vermesini beklemek gerçekçi olmaz. Zira BRICS ülkelerinin kendi içindeki çelişkiler ve ekonomik modellerin farklılığı, ortak bir para birimi kurmalarını engellemektedir. Dahası, bu ülkelerin alternatif bir sistem kurma konusundaki yönelimleri de net değildir. Dolayısıyla BRICS ülkelerinin kısa vadede ABD’nin finansal ve askeri hegemonyası karşısında ciddi bir tehdit oluşturması beklenmemelidir.
Yine de, uzun vadede, ABD'nin hegemonik pozisyonunun gerilemesi ve BRICS ülkelerinin alternatif para birimleri veya ticaret sistemleri yaratma çabaları, dünya kapitalist sisteminin yeniden yapılandırılmasının bir parçası olarak görülebilir. Bu bağlamda, ABD'nin kendi hegemonik pozisyonunu savunması, kapitalizmin evrimsel bir aşaması olan hegemonik geçişin bir parçası olarak değerlendirilebilir. Bu geçiş süreci, yalnızca ekonomik değil, siyasi, finansal ve askeri düzeyde de yeni denklemlerin ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Yine kısa döneme dönersek, bu süreçte yalnızca bir para biriminin ön planda olacağı bir düzenin değil, farklı rezerv paralarının dolaşımda olduğu çok kutuplu bir finansal sistemin oluşması muhtemeldir. Bu gelişmeler, zaten ekonomik alanda gerileyen ABD hegemonyasının, finansal alanda da azalması anlamına gelir. Bu ise, orta vadede, çok sayıda para biriminin eş zamanlı olarak dolaşımda bulunacağı, daha karmaşık bir yapının şekillenmesi ihtimalini güçlendirmektedir.
ÇOKLU KRİZ VE SAVAŞ
Trump’ın açıklamaları, ABD’nin diğer ülkeler üzerindeki baskısını artıran bir söylemden ziyade, gerileyen gücünü savunma çabası olarak görülebilir. BRICS ülkelerinin ve diğer yükselen güçlerin doların egemenliğine karşı attıkları adımlar, küresel kapitalist düzenin değişimine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Ancak bu değişimin ne hızla gerçekleşeceği, ne kadar derin olacağı ve hangi yeni güç odaklarının ortaya çıkacağı hala belirsizdir. Bu süreç, kapitalist sistemin dinamikleri ve büyük güçler arası rekabetin kızışmasıyla şekillenecektir. Bu ise bizi, bir süredir tartıştığım çoklu kriz konjonktürüne ve savaş ihtimalinin güncelliğine getiriyor. Yazı epey uzadı, ileride bu konuları detaylandırmak üzere burada kesiyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025