Ümit Akçay
Geçtiğimiz iki haftadır, uluslararası siyasal iktisadın güncel konularından biri olan ‘politika alanı’ konusunu ele alıyorum. İlk yazıda, bu konunun küreselleşme ve devletin dönüşümü tartışmasının bir parçası olduğunu vurgulamıştım. Bu tartışmadaki görüşlerden biri, küreselleşme ile (özellikle de küresel finansal bütünleşme ile) birlikle ulus devlet ölçeğinin giderek anlamsız bir analiz birimi haline geldiğini, dolayısıyla da Küresel Güney ülkelerinin ‘politika alanının’ daha da sınırlandığını ileri sürüyor. Bu yaklaşımın Marksist ve liberal versiyonları mevcut. Yine ilk yazıda, bu tartışmaya küresel krizlerin etkilerini ekleyerek genişletmemiz gerektiğine ve 1970’lerdeki krizle 2008 krizinin farklı sonuçları olduğuna işaret etmiştim.
İkinci yazıda ise, bu tartışmaya küresel finansal çevrimleri dahil etmek gerektiğini ileri sürdüm. Kısaca, belirli konjonktürlerde merkezdeki krizlerin çevreye bir hareket alanı açabileceğini belirttim. Bu yazıda ise, belki de başta yapmam gereken bir açıklamayı yaparak, ‘politika alanı’ kavramının içeriğine değineceğim.
ANA AKIM YAKLAŞIMLAR: MALİ ALAN
Politika alanı kavramı (İngilizcesi ile ‘policy space’), farklı disiplinler ve farklı yaklaşımlar tarafından çeşitli şekillerde tanımlanıyor. Örneğin ana akım yaklaşımlar politika alanı tartışmasını daha dar anlamda ‘mali alan’ kavramı etrafında ele alıyor. Mali alan (fiscal space) literatürü, politika yapıcıların kriz durumlarında döngü karşıtı politika uygulayabilmeleri için, kriz öncesi dönemde kamu borcunun milli gelire oranının düşük olması gerektiğine işaret ediyor. Elbette bu öneri, sürekli kemer sıkma politikasının bir yan sonucu olarak ortaya çıkıyor.
Mali alan tartışmasına biraz daha yakından bakınca ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Zira ana akım modellerde mali alanın genişlemesi, ancak politika alanının daralması ile mümkün. Bir başka ifadeyle mali alanın genişlemesi için kamunun kemer sıkması gerekliliği, kriz zamanları dışında politika alanını daraltıcı bir öneri olarak işlev görüyor. Zaten Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) koşullu kredilerinin eleştirilen yanlarından biri de bu.
ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR: SANAYİ VE TİCARET POLİTİKASI
Ana akımın bu dar tanımını eleştiren farklı yaklaşımlar var. Örneğin eleştirel kurumsalcı perspektif, bir ülkenin özerk sanayi ve ticaret politikası uygulayıp uygulayamamasını politika alanı tanımının önemli bir bileşeni olarak değerlendiriyor. Bu yaklaşım, politika alanını Küresel Güney’in ‘kalkınma’ çabası ile birlikte okuyor. Örneğin sömürgecilik döneminde mevcut olmayan politika alnının 1945 sonrasındaki Bretton Woods düzeni ile genişlediği, 1980 sonrasında da sürekli daralmaya başladığı öne sürülüyor.
Bu yaklaşıma göre dış ticarette korumacı politikaların uygulanabilmesi ya da ekonomi politikasının sanayileşme hedefi etrafında yeniden düzenlenebilmesi, politika alanını tanımlayan iki temel kriter. Yine bu görüşe göre, özellikle Dünya Ticaret Örgütü’nün getirdiği kısıtlamalar ile sermaye hareketlerinin serbestliği, neoliberal ana akımın dışında ortaya çıkabilecek herhangi bir alternatifi kısıtladığı oranda, ülkelerin özerk politika alanı giderek azalıyor.
SİYASİ ‘POLİTİKA ALANI’
Elbette politika alanı tartışmasının siyasi yönü de var. Örneğin Berlin Duvarı’nın yıkılmasından sonra ‘tarihin sonunun geldiğini’ ilan eden yaklaşıma göre, serbest piyasa ekonomisi ile liberal demokrasi ele ele giderek gelişecektir. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinin Avrupa Birliği’ne (AB) giriş süreci bağlamında yapılan tartışmalarda, bu ülkelerde uygulanan ekonomik modelin zorunlu olarak liberal demokrasiyi geliştireceği görüşünün yanında, AB’ye giriş koşullarının da ülkeler açısından liberal demokrasi dışındaki alternatifleri daha maliyetli kılacağının altı çizildi.
Tartışmadaki nüansları göz ardı etme pahasına özet olarak söylersek, 1990’lar sonrası küreselleşme ile tanımlanan yeni dünya düzeninde otoriter iktidarların gerileyeceği ve yeni bir demokratikleşme dalgasının geleceği öngörüsü, politika alanının otoriter yönetimleri dışlayacak (ve hatta cezalandıracak) şekilde yeniden tanımlandığını ileri sürdü. Bunun gerekçesi olarak da, otoriter yönetimlerin hukukun üstünlüğünü aşındırdığı, bunun ise sermaye çıkışları ile cezalandırılacağı varsayıldı. Dolayısıyla bu yaklaşım, küresel finansal bütünleşme ile otomatik olarak otoriter yönetimlerin varlık koşullarının ortadan kalktığını ileri sürdü.
Sadece 2008’den bu yana yaşananlar, ülkelerin demokratik gelişmesini sermaye hareketlerine bağlayan bu iktisadi indirgemecilik türünü yanlışladı. Bu anlamda, 2008 krizi sonrası dönemde siyasi ‘politika alanının’ otoriter yönetimleri de kapsayacak şekilde genişlediğini söyleyebiliriz. Son yıllarda yükselen ‘popülizm’ tartışmaları da bu bağlamda okunabilir.
Bu yazıda politika alanı kavramının bu farklı boyutlarına işaret etmeye çalıştım, önümüzdeki hafta bu farklı boyutların ‘küresel ara rejim’ ile bağlantısını ele alacağım.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları




















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
26.11.2025
17.11.2025
2.11.2025
26.10.2025
25.10.2025
12.10.2025
5.10.2025
30.09.2025
21.09.2025