Ahmet AY
“Türkiye bizi arkadan vurdu” Putin’e ait bu sözü tarih yalanlıyor. Tarihte mevcuttur ki Osmanlı döneminde 12 kez Ruslarla savaş yaşanmış ve hiçbirisinde biz Rusya’yı “arkadan vurmamışızdır.”
Putin çok iyi biliyor ki egemen devlet dışarıya karşı sınırlarını de facto koruyabilen devlettir. Türkiye dışarıya karşı bu egemenliğinetoz kondursa uluslararası arenada, devletlerarası hukuk öznesinin “eşit” ve “bağımsız” bir devleti olarak kabul görmesi sıkıntıya düşer.
Suriye’de olayların başladığı tarihten bu yana ilk kez Suriye dışındaki iki ülke karşı karşıya geliyor. Bu sabah “aidiyeti belli olmayan” denilse de Rus savaş uçağı Türkiye sınırını beş dakika boyunca ihlal ediyor, Türkiye defalarca uyardığı halde ihlalden vazgeçmeyen Rus uçağı F15’lerimiz tarafından düşürülüyor.
Bölgede yaşanan gelişmelerden dolayı Türkiye 5 yıl önce angajman kurallarını değiştirmiş, bu değişiklik gereği sınırımızı ihlal eden savaş uçaklarını vuracağını duyurmuştu.
Rusya Gürcistan, Ukrayna sonra Kırım ile bölge benim demeye başlamıştı. Suriye’de diktatörlük zulmüne karşı demokrasi talebine katliamlarla cevap veren Esed’e karşı sivil halk yaklaşık 4 yıl önce ayaklanmıştı. Bu ayaklanmada diktatörlük rejimine en büyük desteği İran ile beraber Rusya verip, 400 bine yakın vatandaşını katleden Esed’in ömrünü uzatmaya yardım ediyor.
Aslında Rusya’nın son üç yılda yaptıklarına bakılırsa -bazı ülkeler için- yaptığı bir devletin egemenlik hakkını tanımamaktır. Bunu pervasızca yapan Rusya 30 Eylül itibariyle DAEŞ terörüne karşı mücadele adı altında Suriye topraklarında hava ve kara operasyonları yapmaya başladı. Zaten silah ve mühimmat konusunda Esed’e her türlü desteği veren Rusya bilfiil Esed’in yanında yer aldı.
Buraya kadar Türkiye için tahammül edilebilir bir durum söz konusuydu. Lakin Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi “"Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu bölge DAİŞ’in bulunduğu bir bölge kesinlikle değildir. Kimse kimseyi kandırmasın. DAİŞ’i vuruyoruz diyerek Bayırbucak Türkmenleri vurulmaktadır."Rusya DAEŞ’i bahane ederek başta Türkmenler olmak üzere Suriye muhalefetini sindirmeyi hedef alıyor. Batı ise başta desteklediği Suriyeli muhalifleri Esed, İran, Hezbolla (Hizbullah diyemiyorum) ve Rusya’nın saldırıları ile baş başa bıraktı.
Bu durum, Suriye’de 400 bin insanı katleden bir cani ile Rusya’nın ortak olması demekti. Ancak Suriye rejiminin ortağı Rusya DAEŞ yerine Türkmenleri hedef alınca Türkiye için tehdit olabilecek adımlara imza attı.
Şimdi ise Rusya’nın yaptığı sınır ihlaline cevap vermeyen bir Türkiye düşünün, bu, Türkiye’nin kendi sınırını koruyamayan bir ülke durumuna düşür(ül)mesi demekti. İşte bu Rus uçağının düşürülmesi ile Türkiye bu algıya izin vermedi. Kaldı ki bu sadece bir sınır ihlalinden ibaret değildir.
Suriye üzerinden Ortadoğu’nun yeniden dizaynı kavgası devam ediyor. Paylaşım çok kanlı, çok büyük oyunlarla sürüyor. Türkiye buna ilgisiz kalamazdı, komşusu bir ülkede, milyonlarca akrabasının yaşadığı bir ülkede olan bitene kayıtsız kalamazdı. Nitekim ilk günden itibaren Suriye rejiminin gitmesini, kardeşkanının dökülmemesini dile getiriyordu Türkiye. Lakin Batı sözünde durmadı, halkı Esed diktatörü ile baş başa bıraktı ve bu günler yaşandı.
Esed’in en büyük destekçisi ise bir saniye bile Esed’i yalnız bırakmadı. İran rejimi de ilk günden itibaren askerleri ile Esed’le beraber savaşmayı sürdürüyor. Batı sözünü yediği için Suriye halkının destekçisi olarak sadece Türkiye kaldı.
Rusya’nın hava kuvvetleri ile DAEŞ bahanesi ile Suriye sorununa direkt müdahil olması dünya için sürpriz olsa da bizler için sürpriz değildi. Zira Suriye konusunda, Esed’e destek bağlamında Rusya öteden beri kararlıydı. Bölgede ABD’nin tek hâkim olmasına razı olamazdı Rusya. Ne var ki bunu uluslar arası hukuku hiçe sayarak engellemeye çalıştı, ABD’nin de uluslar arası kuralları hiçe saydığı gibi.
Şimdi ne olacak?
Türkiye bir NATO ülkesi, Rus uçaklarının Türkiye sınırlarını ihlal etmesi aslında NATO sınırlarını ihlal demekti. Bunun için Türkiye NATO’yu toplantıya çağırarak durumun NATO tarafından değerlendirilmesini istedi.
Rusya’nın bu sorunu derinleştirmek isteyeceğine ihtimal vermiyorum. Prestijini kurtarmak için Türkiye ile kısa vadeli bir gerginlik politikası izlemesi dışında yeni aktrasyonlar geliştirmeyecek. Diplomatik ve Ekonomik alanda ilişkileri kısıtlaması beklenen Rusya’nın Suriye’de sertleşmesi, Türkmenlere biraz daha zayiat vermesi dışında yapabileceği manevrası yoktur. Bu da sınırlı ve geçicidir. Şayet Rusya Türkiye ile gerginliği “intikam” boyutuna taşırsa kendisini NATO ile karşı karşıya bırakır.
“Türkiye haklıdır, kendini savunma hakkını kullanmıştır” diyen NATO da yaptığı açıklamayla gerginliğin artmasına yönelik hamlelerden kaçınılması Türkiye ile Rusya’nın diyalog yollarını kapatmaması tavsiyesinde bulundu.
Türkiye bu durumu arzu etmiyor, yaşananlardan keyif almıyor, ama kendi egemenliğine saygısızlığı da kabul etmiyor.
Türkiye mecbur bırakıldığı için Rus Ruletinde tetiği çekti, şimdi sıra Ruslarda, bakalım onlar mecbur olmadıkları halde tetiği çekecek kadar basiretsizler mi?
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019