Ahmet AY
III. Dünya Savaşının ayak seslerini duyduğumuz şu günlerde bile ülkede başkanlık tartışmaları tüm hızıyla devam ediyorsa bu işi daha ciddiye almalıyız.
Yaklaşık 200 yıldır süren siyasal sistem tartışmalarında daha demokratik, daha özgürlükçü bir sistem için arayışlar sürüyor. Kimi zaman meşruti, kimi zaman tek partili ve 1946 sonrası süreçte de çok partili parlamentarizm sistemleri oldu Türkiye’nin.
Ülkemizdeki siyasal sistem ve hükümet biçimi tartışmalarına baktığımızda, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde Tanzimat, meşrutiyet gibi süreçlerden sonra parlamento ile (Meclis-i Mebusan) ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile ete kemiğe bürünen bir yönetim biçimi oluşmuştur. 1946’da Demokrat Partinin parlamentoya dâhil olmasıyla da çok partili siyasi hayata geçilmişti.
Osmanlı sonrası kurulan cumhuriyet 23 yıl boyunca tek adamlıkla yönetildi. Atatürk ve İnönü sadece bir Cumhurbaşkanı gibi değil, devlet başkanı kimi zaman da yarı başkan olarak ülkeyi yönettiler, hem de partili reisicumhur olarak. Bu hem anayasadaki düzenlemeler-yetkiler itibariyle, ama daha çok defacto olarak böyleydi.
Turgut Özal döneminde başlayan başkanlık tartışmalarına 10 yıl sonra Demirel de katılmıştı. Ama asıl tartışma dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başkanlık fikri ortaya atılınca başladı. Tartışma Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatıldığı için, evet, sırf bu yüzden başkanlık sistemine karşı çıkanlar oldu ve bu yüzden kamuoyunda sağlıklı bir başkanlık tartışması yaşanmadı. Zira kaç zamandır başkanlık tartışmaları gündeme geldiğinde belli bir kesim konuyu “Erdoğan tek adam olmak istiyor” basitliği ile ele alıyor. Dolayısıyla çok önemli gördüğümüz bu konuyu kamuoyu huzurunda adam akıllı tartışamıyoruz.
Başkanlık sistemleri siyaset bilimleri literatüründe yeterince tartışılmış, önümüze hatırı sayılır çalışmalar koymuş olmasına rağmen “tek adamlık” gibi son derece sığ ve konuyu sulandırmaktan başka bir işe yaramayan tartışmalara girmek haksızlık olur. Çünkü hem başkanlık hem yarı başkanlık, parlamenter rejimler gibi demokratik yönetim çeşitleri olup gelişmiş pek çok ülkede başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.Dolayısıyla otoriteryen rejimlerdeki “başkancılık” ile demokratikrejimlerdeki başkanlık karıştırılmamalıdır.
Türkiye’nin bugün tartışmaya çalıştığı başkanlık sistemi daha önceki dönemlerde gündeme gelen başkanlık taleplerinden oldukça farklılık arz eder. Rahmetli Özal ve Demirel “başkanlığa geçelim” derken sadece siyasal sitemde değişiklik taleplerini dile getiriyorlardı. O dönemde yapılan tartışmalarda da anlaşılacağı gibi iki liderin anayasal sistemin baştan sona değişikliğine dair bir hedefleri yoktu.
Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın hedefi ise siyasal sistem değişikliği ile yetinmeyip, anayasal sistemin baştan sona yenilenmesidir. Bu iki istek birbirinden oldukça farklıdır. Yani Sayın Erdoğan’ın talebi bağlamında düşünürsek bütün erkler, siyasal sistem anayasada belirtileceği gibi başkanlığa göre yeni bir yapılanmaya gidecek. Özal’ın da Demirel’in de düşünmediği bir hedef var Erdoğan’da. Hatem Ete’nin de belirttiği gibi başkanlık sistemi bugün için “…Fren ve denge mekanizmaları iyi kurgulanmış daha iyi yönetim arayışının bir sonucu olarak gündeme taşınıyor.”
Ama yukarıda da değindiğimiz gibi Erdoğan düşmanlığı yüzünden konuyu kamuoyunu aydınlatacak kadar açık ve objektif ölçülerde tartışabilmiş değiliz. Oysa her başkanlık demokratik yönetim olmayabileceği gibi (Ör. Latin Amerika uygulamaları) her Krallık da (İngiltere, Norveç örneklerinde olduğu gibi) anti demokratik olmayabiliyor.
Başkanlık sistemini gerçekçi bir şekilde ele alıp tartışanların asıl endişe duymaları gereken şey, başkalıkla yönetilen ülkelerde parlamentonun kitlenmesi durumunda decretismo türü uygulamaların başını alıp gitmesi olmalıdır. Zira demokratik kültürü oturmayan Afrika ve Latin Amerika’da kimi devlet başkanları KHK (Kanun Hükmünde Kararname) ile ülkeyi yönetme (decretismo) arzularını diri tutmuşlardır. Türkiye bu handikapları yaşayacak ülke değildir. Kaldı ki;
Parlamentarizm ne kadar demokratik ise özünde başkanlık da o kadar demokratik bir yönetim biçimidir. Askeri-militarist yönetimlerde başkanın tek adam olması söz konusu olsa da, demokrasilerde başkanın yürütmenin başı olması hasebiyle direkt olarak halk tarafından seçilmesi başkanlık yönetimini daha demokratik kılıyor.
Başkanlıkta toplumsal kutuplaşmaların muhalefete evrilmesi sosyal barış için de büyük avantajdır. Marjinalliğin anarşizme kayması ve nihayetinde terörize olması demokrasilere katkı sağlayamayacağını biliyoruz, başkanlık sisteminde oluşacak güçlü muhalefetle kendilerini ifade edecek demokratik bir alanın varlığı marjinal kesimler için önemli bir kazanım olur. Çünkü başkanlık iki partiyi öne çıkararak hem iktidar hem de muhalefeti güçlü kılma özelliğine sahiptir.
Türkiye, “tek adam, eyalet, federal” gibi parantezlerden kurtularak başkanlıkla hem “milli”bütünlüğümüzü essah temellerle tesis eden, hem istikrarı pekiştiren ve hem de bürokratik hantallığı ortadan kaldıran bir yönetim biçimini çoktan hak etti.
Bakın Musul’a giriyoruz, Suriye her an patlaTma noktasına gelebiliyor, savaş hazırlıkları bütün dünyada tam gaz gidiyor…
Başkanlık sistemi bugünler için bir başka lazım.
Nasıl bir başkalık mı?
Unutmadım, 4 yıl önceki bir yazımızın başlığı YARI(M) BAŞKANLIK İYİDİR olmuştu. Hem Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan daha birkaç gün önce “Partili cumhurbaşkanı da olur” dememiş miydi?
Alın size nur topu gibi Yarı(m) Başkanlık, hayırlı olsun.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları


































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.04.2019
13.04.2019
8.02.2019
27.03.2019
25.03.2019
6.02.2019
21.02.2019
6.02.2019
4.02.2019
26.01.2019