Paralelciler ve şimdilerde kol kola oldukları marjinal tedhişçi sol cenah aylarca “Erdoğan ile Davutoğlu anlaşamıyorlar, araları çok bozuk” diye etrafa mutluluklarını saçıyorlardı. Kimse itibar etmese de uzun süre bununla uğraştılar.

Sonra paralelciler aniden sustu, bu hayra alamet değildi. Ortalık kısa bir süre sessizliğe büründü. Akabinde bizim medyada kimi kalemler  “Reisçi” kimileri de “Hocacı” yazılar yazmaya başladı. Araları çok bozuk, görüşmüyorlar, olağanüstü kongreye gidecekler, Erdoğan partinin başına dönecek, Davutoğlu, Gül, Arınç parti kuruyorlar vs vs…

Baştan söyleyeyim, bir kere KAVGA şıkkını geçiniz. Lakin;

Ebeveyn ile evlatları arasında, eşler, kardeşler arasında her zaman çeşitli sebeplerden dolayı görüş ayrılıkları yaşanabiliyor. Ortaklar, örgüt yöneticileri arasında tercih farklılıkları olabiliyor. Bu ayıpsanmadığı gibi yadırganmaz da.

Kavga mı var, kavga çıkarmayı hedefleyen mi?

Bana, “Ahmet Hocam siz neden kavgayı yazmıyorsunuz, artık saklı gizli değil ki?”diye çok sordular. “Ama sakın arada durma ha!” diye tehdit edeni de oldu.

Kendilerine, Sayın Davutoğlu hem özel görüşmelerimizde hem de kamu önünde “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan” derken ağzından bal akıyor, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da Ahmet Davutoğlu'ndan bahsedince sözlerinden aynı güzelliği görüyorum, bunun üstüne söz söylemek onlara ve bana yakışmaz cevabını veriyorum.

Hani, her şey arzu ettiğimiz gibi desem hilaf-i hakikat olur. Bazen benim de buna şu muamele gerekirdi dediğim halde gerekenin yapılmadığını müşahade ediyorum, lakin bu ayrılık şarkıları için yeterli değil.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan Sayın Ahmet Davutoğlu'nu bugün tanımıyor, Sayın başbakan da genel başkanı, başbakanı ve şimdi de Cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan'ı yeni tanımış değil. Elbette aralarında görüş ayrılıkları olacak ve bunları tartışa tartışa giderecekler, bunlar sorun teşkil etmez. İşin daha vahimi en son görüştüğüm bir gazeteci herkesi kendisi gibi bildiği için “Ahmet Bey, daha iyi bir gazetede iyi bir parayla yazmak istiyorsan safını belli et” diye gözdağı da verdi. Ona verdiğim cevabı aynen yazıyorum:

Biz gazetede yazarken de

Konferanslarda nutuk atarken de

Televizyonlarda tartışırken de

Bundan sonra daha büyük, parası daha çok olan bir yerde olayım demeyi aklımızın ucundan geçirmedik. Yazdığım bu güzel, duruşu essah gazeteden de 3,5 yıldır bir tek kuruş talebim olmadı, kiminle konuştuğunun ve neden söz ettiğinin farkında değilsin dedim.

Tekrar başa dönüyorum,

Elbette Cumhurbaşkanı da başbakan da kimi konularda farklı düşünecekler. Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu bir konuda yaklaşım farklılığı gösterebilirler, bu gayet normal, kendi doğrularını savunmada ısrarcı da olabilirler, bunda bir anormallik yok.

Unutulan en önemli husus şudur:

Kimilerinin iddia ettiği gibi AK Parti ‘eğilimler'den oluşmuş bir siyasi partiden ziyade bir dava partisidir. Bu dava, ‘Türkiye'de iktidara gelip bir süre nimetlerden faydalanalım'cılık değildir. AK Parti öncelikle dünyanın gıpta ile andığı 78 milyonun ‘dünü'ne layık bir medeniyet kurmaya gayret etmektedir. Daha, sonra İslam dünyasının içinde bulunduğu durumun dini mubine layık bir seviyeye gelmesi için çabalayan bir harekettir. Mazlumun, mağdurun kendilerine duydukları ihtiyacı müdrik partidir.

Sayın Ahmet Davutoğlu'nun da içinde yer aldığı bu hareketin lideri Recep Tayyip Erdoğan'dır. Sayın Erdoğan başbakan Ahmet Davutoğlu'nun bu millete hizmet için en layık şahsiyetlerden biri olduğunu pekâlâ biliyor. Bütün bunlara rağmen aralarında zaman zaman görüş ayrılıklarının çıkması sevindirici olmalı, yoksa tek görüş olacaktı ki asıl o zaman endişelenmemiz gerekirdi.

Biliyorum, şimdi birileri yazdıklarımdan hareketle bana “orta yolcu, 3. yolcu” diyecek. Desin. Fitneci, g/ayrılıkçı, daha çok ücret veren gazetede yazma uğruna birilerinin gözüne girmek için yazıyor demesinler de…

Efendiler, dilinize doladığınız Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun ilişkisini size anlatayım mı?

En yakınlarından bazılarının da bilmediğini benden öğrenin:

Bugün Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp “Ahmet Bey, kusura bakma seninle anlaşamıyoruz” dese başbakan Davutoğlu “Sayın Cumhurbaşkanım, o zaman Rabbimize daha hayırlısının olması için dua edelim” diyerek affını isteyecek kadar vefa ve “İSAR” anlayışına sahip bir Müslüman'dır. Tabi siz ‘isar'ı bilmezseniz sığ kalmaya mahkûmsunuz.

İstediğiniz kadar “artık böyle yürümez, sona gelindi” deyin, “başbakan daha fazla dayanamaz” deyin, ne derseniz deyin;

Erdoğan-Davutoğlu dünyanın nereye doğru yol aldığını, bu süreçte Türkiye ile ilgili hangi planların devrede olduğunu, bu planların Türkiye'yi hangi açık ve zaaflarımızdan vuracağını gayet iyi biliyorlar. Onlar indi meselelerden dolayı bizi vurmak isteyenlere bu fırsatı vermeyecekler, müsterih olun.