Bize dürüstlük dersi veren Avrupa,

Bize insan hakları eleştirisi yapan Avrupa,

Bize soykırım suçlamasında bulunan Avrupa,

Bize ekonomik şeffaflığını örnek gösteren Avrupa,

Bize bireysel hak ve hukuk alanında yetersiz diyen Avrupa,

Bize şiddet uygulamalarının çağ dışılığını öğretmeye çalışan Avrupa,

Avrupa, ah Avrupa!

Modanın, seksin, şehvetin, hazzın kulu Avrupa. Bu kulluğu bihakkın yerine getirmek için her türlü zulmü, yalanı, çarpıtmayı, katliamı, sahtekârlığı kendisine helal kılan Avrupa.

Acımasızlığı, adaletsizliği, zulmü imana dönüştüren Avrupa...

Avrupa/Batı medeniyetinin iki temel özelliği var;

Bir, her türlü zulüm, haksızlık, adaletsizlik, katliam, talan ve sahtekârlığı yaparak kazanmak aradan uzun yıllar geçtikten sonra “Biz fi tarihinde zulüm, sahtekârlık, …katliam yaptık gerçekleştirdik özür diliyoruz”demek.

İki, tam da bir önceki katliam, zulüm ve talandan dolayı özür dilerken yeni sahtekârlıklar, yeni zulümler, yeni katliamlar, yeni haksızlıklar, yeni talanlarla meşgul olmak. Kısır, değişmez ve kanlı döngü.

Batı/Avrupa yaptığı bütün katliamları, haksızlıkları, sahtekârlıkları işlediği dönemde uydurduğu gerekçelerle meşrulaştırıyor. Herkesi de bu uydurdukları gerekçelere inanmaya zorluyor, karşı çıkanı da karşı kampa sokup kriminalize ediyor. İşi bitince:

Pardon!..

Evet, evet, “pardon” diyerek bütün çirkefliğini, bütün katliamlarını, bütün sahtekârlıklarını tek kalemde siliyor. Kendilerine, geçmişte olduğu gibi yine zulüm ediyor, kan akıtıyorsunuz dediğinizde “e biz geçmişle ilgili özür diledik ya” diyerek kendilerini sütten çıkmış ak kaşık gibi temiz görmemizi istiyor Batı.

Zannedersem “kendini yazan” Hasan Cemal de bunlardan esinlenerek“kimseyi kızdırmadan kendini yazmıştı” da sonra yine kendisi olup fabrika ayarlarına dönerek 19-20 yaşlarındaki gibi dewrimci-darbeci oldu arkadaşlarıyla.

Ah Avrupa ah!

En son İngilizler mealen, “2003'teki Irak işgali yanlıştı, ABD bizi yanılttı, öyle nükleermiş, biyolojik silahmış hak getire” demiş. Irak'ın komşuları Irak'ta -bırakın nükleer ya da biyolojik- ciddi silah falan bile olmadığını pekâlâ biliyordu. Batı ve Rusya ne vermişse o silahlar vardı Irak'ta.

Biliyorum, ne diyorsun, İngilizler Irak işgali ile ilgili nedamet içinde miymiş diye merak ediyorsunuz.

Yukarıda anlatmaya çalıştım, önce zulüm, iş bitince, “pardon” demek var Avrupalılarda. Bu pardon yeni bir işgale ya da yeni bir katliama veyahut da yeni bir sahtekârlığa hazırlık demek.

2009 yılında İngiltere hükümeti Chilcot'a Irak İşgali ile ilgili bir rapor hazırlama talimatı vermiş. 3 yılı aşkın süre rapor üzerinde çalışılmış, 2012 yılının sonuna doğru rapor bitmiş, lakin 2012'de değil de 4 yıl sonra, geçen hafta rapor açıklanmış.

Raporda altı çizilecek boyutta “Irak İşgalinde İngiltere ABD'nin yalanlarına kandı” vurgusu var. Tamam, diyelim ki İngilizler Amerikalılara kandı, peki, bu kandırılmayı 4 yıl önce öğrenen İngilizler neden dört yıl boyunca bu rapordaki “kandırıkçılığı” sakladı?

Ve neden şimdi açıkladı?

Evet, ne demiştik?

Batı her türlü çirkefe, zulme, sahtekârlığa bulaşır ve yıllar sonra “pardon”diyerek geçmişte yaptıklarından dolayı pişmanlık duyduğunu söyler. Ama bu itiraf/özür yeni zulümlere, yeni sahtekârlıklara, yeni katliamlara hazırlıktır demiştik.

Bu Avrupa aynı zamanda terörünü meşru müdafa, hırsızlığını meşru hak, iftiralarını enformasyon olarak görmemizi ister. Dostlukları olmayan, menfaati için yapamayacağı şeyi olmayan Batı bize dürüstlük satar, bizimkiler de almaktan keyif ve onur duyar!

Bize dürüstlüğü ve şeffaflığı anlatan Avrupalılar sahtekârlıkta 1 numara, her dönem korkunç boyutlarda sahtekarlıkları deşifre olur, bizim kevaşe severler de “bakın Avrupa'ya, nasıl dürüstmüş, ya biz?”diyerek iç çekerler.

Bakın son birkaç yıla:

Panama Papers,

Julian Assange,

Wosvagen,

Kara Para merkezleri, İsviçre Bankaları, Monaco vs…

Aslında Avrupa/Batı Medeniyetini yazmak gerek, yazarız…